matesis
dedas

HDP Riskleri Aşabilecek Mi?

HDP Riskleri Aşabilecek Mi?
Artık 7 Haziran 2015 genel seçimlerinin atmosferinin oluştuğu ve seçim psikolojisinin yaşandığı bir zemindeyiz. Aynı zamanda bu duyarlı bir süreç ve bir çok kritik ve kırılma anlarını da yapısında barındırıyor. Yapılan açıklamalara bakılırsa HDP seçimlere kurumsal kimliği ile girecek. Geçmiş seçimlere bakılırsa ve yüzde 10 seçim barajını hesaba kattığımızda parti olarak seçimlere girmenin büyük bir risk taşıdığı ortada. Zaten bir anlamda siyaset risk sanatı da değil mi? Biz HDP’nin yüzde 10 barajını aşacak mı aşamayacak mı gibi basit bir yaklaşımda değiliz. Zira, HDP Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş’ın dediği gibi ‘Barajı aşamazsa bu dünyanın sonu değildir.’ Evet gerçekten doğru bir yaklaşım ama HDP barajı aşar ve daha fazla milletvekili ile parlamentoya girerse bu, hem Türkiye’nin demokrasisi adına hayra alamettir hem de Kürt siyasi hareketinin Türkiyelileşme politikasının bir zaferi olacağı gibi Kürt sorununun köklü çözümü için daha uygun bir zemin yakalanacağı anlamına gelir. Ondan sonra belki AK Parti-HDP ortaklığı ile ‘Demokratik Cumhuriyet’in temeli atılır hem de yeni bir anayasa ile. Peki siyasettte risklerle nasıl başa çıkılır? Rasyonel seçim yaparak sahip olduğu kaynakların seferber edilmesini başaran bir siyasi parti önemli oranda fırsat yapılarını somutlaştırabilirse HDP barajı aşar. Tabi barajı önce zihniyette aşmalı diyen Başkan Demirtaş, işe doğru noktadan başladı. Kaynaklar, hem maddi (İnsan, para, iletişim ve medya olanakları vb) hem de maddi olmayanlar (meşruiyet, beceriler, grup üyelerinin kendini adaması, vb.) olabilir. İletişim ve medya olanakları bakımından HDP’nin diğer partiler gibi imkanları mevcuttur. Ancak bunu parasal bakımdan diyemeyeceğim. Fakat HDP’nin seçim süreçlerinde ya da siyasal parti olarak kitlenin gözünde meşru, pari üyelerinin fedakarca çalışmaları kaygı ve çıkar beklemeksizin kendilerini ortaya koymaları artılara sahiptir. Fakat siyasal beceriler konusunda parti çalışanlarının yeterli becerilere sahip olduğunu düşünmüyorum. Bugüne kadar yetenekli insanların önü pek fazla açılmadı. Tabi parti genel merkezini bunun dışında tutmak rasyonelce bir yaklaşım. Özellikle yerel seçimlerde beceri sahibi olmayan insanların öyle veya böyle seçtirilmesi partinin bu yaklaşımı hep tartışma konusu olduğu gibi tepki de topladı. Fırsat yapıları kavramı ise modern siyasette yeni yeni kullanılan bir kavramdır ve günümüz siyaset biliminde önemli oranda yer edinmiştir. Fırsat yapıları kavramı toplumsal hareketlerin uyanış biçimi ve ortaya çıkış koşulları hakkında bilgi vermektedir. Politik fırsatların elde edilebilmesinde ortaya çıkan değişikliklere bakılarak mücadeleye atılan hareket için fırsat pencerelerinin nerede ve ne zaman açılacağı kestirilebilir. Ayrca ortaya çıkan fırsatların türü ortaya çıkmakta olan hareketin alacağı biçimi de etkileyebilir. Fırsat yapıları kavramı ile geride bıraktığımız cumhurbaşkanlığı seçimini değerlendirebiliriz. Örneğin cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP için de bir fırsat penceresi açılmıştı ve doğru bir adayla politik tercih ve hamlesini yapıldı. Sayın Demirtaş’ın ortaya koyduğu politik söylem ve performans konjontürel payı olmakla beraber oluşan fırsatı iyi değerlendirdiğini belirtmek isterim. Ancak bazen elde edilen fırsat pencereleri yanlış değerlendirilebilir veya heba edilebilir. Örneğin 6-7-8 Ekim olaylarında Sayın Demirtaş şahsında bir dizi olanaklar tartışılır hale geldi ve politik yıpranmalar söz konusu oldu. Bu gibi stratejik yanlışlar oluşan politik yapıları yok eder ve sahip olunan maddi ve maddi olmayan kaynaklar heba olur. İşin genel çerçevesini bu şekilde çizdikten sonra HDP’nin seçime giden yolda yapacaklarının önemli olduğunu vurgulayalım. Adı Yolsuzluk İddiaları İle Anılanlar Aday Gösterilmemeli Peki her başvuran HDP’de aday olabilecek mi? Tabi ki HAYIR ya da olmamalı. Bunu biraz tartışmakta yarar görüyorum. Eskisi gibi ‘Ben kimi aday göstersem tabanım kabul eder’ anlayışı artık prim getirmez. Çünkü Türkiyelileşme politikasıyla HDP artık normal bir partidir; henüz kutsal alanlarına dayanmakla beraber…Bu ne demektir? Bundan sonra diğer Türkiye partileri gibi siyasetin normallarını uygulayan bir partiye tabanından hata ve yetmezliklere karşı eleştiri ve uyarılar daha yüksek ve gür seslerle ortaya konulacak. Özellikle seçim öncesi dönemlerde ‘adaletsiz’ uygulamalarla taban tarafından itham edilen partiye tepkiler artık ‘fısıltı’ ve ‘homurdanma’ şekliyle değil daha cesaretli ve demokratik olacağını öngörüyorum. Mesela popülist anlayışları dikkate alarak isimleri yolsuzluk veya zimmetine para geçirme gibi iddialarla anılan şahsiyetlerin aday gösterilmeleri durumunda siyasi handikapların olabileceği hesaba katılmalıdır, diye düşünüyorum. Böyle isimler seçim sürecinde felaketlerin yaşanmasına sebep olabilir. Son sözler… Son sözler olarak şunları söyleyebilirim: Daha yeni deklare edildi, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için 10 milyon 328 bin imza toplanmış. Eğer bu sayı oy olarak sandığa yansırsa bu, şu anlama gelir: HDP en az 130 vekil ile mecliste ve AK Parti ile belki ‘Yeni Türkiye’ yi birlikte inşa edecek. Hayırlısıyla… diyelim.

Yorum Yaz