tatlidede

Hicri Yılbaşı ve Muharrem

Hicri Yılbaşı ve Muharrem

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

            Muharrem ayı, Rasul-i Ekrem (s.a.s.)’in “Allah’ın ayı” olarak nitelendirdiği bir aydır. Rahmet Peygamberinin Mekke’den Medine’ye hicreti esas alınarak Hz. Ömer (r.a.) zamanında tarih başı olarak kabul edilmiştir. Hicret, içerdiği anlamlar açısından Müslümanlar için bir milattır.

            Her yıl Muharrem’in 10’uncu günü geldiğinde kalbinde iman taşıyan her kardeşimizi bir acı, bir hüzün ve bir keder kaplar. Zira Hicrî 61. yılın 10 Muharremi, Sevgili Peygamberimizin “Benim dünyadaki çiçeğim, reyhanım” dediği, “cennet gençlerinin efendisi" olarak tavsif ettiği, Hz. Aliyyü’l- Murtaza’nın, Hz. Fatımatu’z-Zehra’nın ciğerparesi, Hz. Hüseyin Efendimizin ve pek çoğu Ehl-i Beyt’ten olan 70 kişinin Kerbela çölünde şehadete ulaştıkları tarihtir.

            Yürekleri dilhûn eden bu acı, dünyanın dört bir yanında, mezhebi, meşrebi, kültürü, coğrafyası ne olursa olsun, Rasul-i Ekrem’e, ashâbına ve Ehl-i Beyt-i Mustafa’ya zerre kadar muhabbet besleyen her müminin ortak acısı ve ortak elemidir. Neredeyse her evde bir Hasan, bir Hüseyin, bir Fatıma, bir Cafer, bir Zeynelabidin bulunduran bu topraklarda, bu acıyı yüreklerinin tâderinliklerinde hissetmeyen hiç bir mümin yoktur. Kerbela’da acımasızca şehit edilen Hz. Hüseyin ve arkadaşları, bu hadisedeki asil duruşu ve haksızlıklar karşısındaki onurlu mücadelesi ile bütün müminlerin gönüllerinde taht kurmuş, ona ve yakınlarına bu zulmü reva görenler ise Müslümanların ortak vicdanında mahkûm edilmiştir.

            Kerbela’nın acısını hissetmek ve hüznünü yaşamak elbette önemlidir. Kerbela şehitleri için gözyaşı dökmek elbette takdire şayandır. Ancak Kerbela’nın acısını ve kederini yüreklerinde hisseden Müslümanlar olarak bugün bize düşen görev, Kerbela’yı doğru okumak ve doğru anlamaktır. Kerbela’nınkerbu belasını bugüne taşımak, Kerbela’yı anlamak değildir. Onu tarihte yaşanmış bir kıssaya, tarihsel bir hadiseye, bir mitolojiye dönüştürmeye de hakkımız yoktur. Bilakis ondan dersler ve ibretler çıkarmaya ihtiyacımız vardır:

            Biz Müslümanlar için bu hadisenin en acı yönü, Sevgili Peygamberimizin ahlakî öğretisine tanık olanların henüz hayatta yaşıyor olduğu bir dönemde cereyan etmesidir. Hz. İmam Hüseyin’in ve arkadaşlarının, uğruna canlarını verdikleri yolu bilmeden, kendilerini feda ettikleri yüce değerleri anlamadan, idrak edip yaşamadan Kerbela’yı anlamak mümkün değildir. Kerbela’da can verenlerin yolu, canlarını uğruna feda ettikleri Hz. Muhammed Mustafa’nın, Hz. Aliyyü’l-Murtaza’nın, Hz. Fatımatü’z-Zehra’nın yolundan başkası değildir.

            Kerbela’yı anlamak, Kerbela’yı yaşamak, hakka, hakikate, hürriyete, adalete, ahlaka, erdeme, fazilete, izzete, onura, şerefe sevdalı olmak demektir. Kerbela’yı doğru anlamak için bize düşen vazifelerden biri de Kerbela’dan bir ayrılık-gayrılık değil bir birlik-beraberlik dersi çıkarmaktır. Bir sevgi, bir muhabbet devşirmektir.

            Muharrem ayı, içerisinde müstesna günlerden biri olan aşure gününü de barındırır. Aşure, muharrem ayının onuncu günüdür, ismini Arapça on manasına gelen “aşera” kelimesinden almıştır. Dilimizde, bugün pişirilip dağıtılan tatlıya ad olarak “aşure” şeklinde telaffuzu yaygındır. Tarihte bugün, insanlık ve İslam tarihi açısından önem taşıyan bazı olaylar meydana gelmiştir. Rivayetlere göre Hz. İbrahim aşure günü dünyaya gelmiş, Hz. Musa ve kavmi Firavun’unzulmünden bugünde kurtulmuş, Hz. Nuh’un gemisi Cûdi dağına aşure günü oturmuştur... Bu özellikleri bakımından aşure bir sevinç, mutluluk ve kutlama günüdür. Nitekim Hz. Aişe’den nakledilen bir rivayette, cahiliye döneminde Kureyşlilerin aşure gününü kutladıklarından; Kabe’nin örtüsünü değiştirip oruç tuttuklarından bahsedilmektedir. (Müsned, VI, 244.)

            Muharrem ayı ve aşure günü, ehlikitap olan Hristiyan ve Yahudiler tarafından da mukaddes sayılmıştır. Nitekim Peygamberimiz Medine’ye geldiği zaman Yahudilerin aşure orucu tuttuklarını görmüş, kendilerine bu orucu niçin tuttuklarını sormuş. Onlar, “bugün hayırlı bir gündür, bugünde Allah İsrail oğullarını düşmanlarından kurtardı. Musa (a.s.) bugünde oruç tuttu” cevabını vermişlerdir. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, “biz Musa’ya sizden daha evla ve layığız” demiş, aşure orucunu tutmuş ve ashabına da tutmalarını emretmiştir. (IbnMace, “Siyam”, 41.)

            Bi’setten önce birkaç kere aşure orucu tutan Hz. Peygamber, hicretten sonra da birkaç kere aşure orucu tutmuş, diğer Müslümanların da tutmasını istemiştir. (Buhari, “Savm”, 69.) Ramazan orucu farz kılınınca aşure orucu bir yükümlülük olmaktan çıkarılmakla birlikte tutulması tavsiye edilmiş ve sünnet kabul edilerek tutula gelmiştir.

            Hz. Peygamber sadece aşure gününde değil bir önceki ve bir sonraki günlerde de oruç tutulmasını öğütlemiştir. (Buhari, “Savm", 69.) İslam âlimleri de, bugünü oruçlu geçiren Yahudilere benzememek için, aşure orucunun önceki veya sonraki günle birlikte tutulmasının uygun olacağını bildirmiştir.

            Bu mübarek ay vesilesiyle kutsal zaman ve mekânlara saygımızı tazelemeliyiz. Muharrem ayı ve aşure gününde meydana gelen hayırlı hadiseler hatırına Yüce Rabbimize kulluk ve şükrümüzü arttırmalıyız. Kerbela’da meydana gelen zulmü de hatırdan çıkarmamalıyız ki bir daha hiç kimse böyle bir zulüm yapmaya cesaret edemesin.

            Zalimlerin ve zulmün içimizi kin ve nefretle doldurmasına ve kirletmesine de izin vermeyelim. Zalimin zulmü varsa mazlumun da “Âh”ı var. İçimizdeki Allah (c.c.), Peygamber (s.a.s.) ve ehlibeyt sevgisi, nefret, kin ve zulmü yok etmeye kadirdir.

            Bu duygu ve düşüncelerle, 2013 Yılı Muharrem Ayı başlangıcı 04 Kasım 2013 Pazartesi günü kutlayacağımız hicri yılbaşınızı tebrik ediyor, başta şehitlerin efendisi İmam Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitleri olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmetle anıyor, onların İmam Zeynelabidin ile süren aziz hatırasını yad ediyor; asırlardan beri Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt sevgisi etrafında kenetlenen milletimizin barış, huzur, güven, karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde yaşamaya devam etmesiniCenab-ı Mevla’dan niyaz ediyorum.            

Yorum Yaz