matesis
dedas

İbretlik Bir Konu; Kabirdeki İnsanların Durumu

İbretlik Bir Konu; Kabirdeki İnsanların Durumu


Hiç ölen kişilerin mezardaki durumlarını derin derin tefekkür ettiniz mi? İnsana ibretlik olacak olan bu konu, aynı zamanda kişinin aklının açılmasına, ölümün gerçek mahiyetini anlamasına vesiledir. Örneğin, ölen kişiler yattıkları mezarlarda yalnız değildirler. Etraflarında birçok mezar vardır. Ancak orada hiçbirisi kıpırdayamaz ve ayağa kalkamaz. Yattıkları yerde nefes alınamayacak kadar kötü bir koku vardır. Hiç kimse bir başkasının yanına gidemez. Yiyecekleri, içecekleri bir şey yoktur. Tek manzaraları simsiyah topraktır. Her geçen gün yeni kişilerin dahil olduğu bu yerde insanların bedenleri parça parça olmaya devam etmektedir.

Sonsuz kudret sahibi olan Yüce Allah, ölümü ve sonrasını, insanların düşünüp, gaflet uykusundan uyanmaları için çok dehşet verici olarak yaratmıştır. Ölmüş bir bedenin kokusu dünyadaki en kötü kokudur. Ayrıca ölmüş olan beden artık eskisinden eser kalmayacak bir görüntüye de sahip olur. Gözler akar, bedenin etleri parça parça dökülür, beyin dökülen etlerin arasından dışarıya akar, bağırsaklar içindeki pisliklerle birlikte, basıncın etkisiyle insanın ağzından boşalır. Üstelik insan bedeninde görülen bu yıkım çok kısa bir süre içinde gerçekleşir.

Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş kalelerde olsanız bile… Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa, hiçbir sözü anlamaya çalışmıyorlar? (Nisa Suresi, 78)

İnsanlar, ölen bir yakınlarını toprak altına bıraktıktan sonra dünya hayatına sımsıkı sarılmaya devam ederler. Yakınları para kazanmaya, okulunu devam ettirmeye, evlenip, çocuk sahibi olmaya çaba gösterdiği sırada, o kişinin bedeni hızla görüntü ve koku olarak dayanılamaz bir hal almaya devam eder. Bu insanlar yakınlarını defnedene kadar ölümü bir süreliğine gündemde tutarlar, daha sonra unuturlar. Ancak insanların ölümü her zaman dipdiri zihinlerinde tutmaları, bu konu üzerinde düşünmeleri ve ibret almaları gerekmektedir.

Mezarlıklar her geçen gün genişler. İnsanların her bir yakınlarını buraya defnettiklerinde ölümü yakından hissedip, düşünürler. Fakat daha sonrasında unutur ve dünyanın geçici süslerinin ardından koşmaya devam eder.

İnsanlar dünyaya hiçbir şeyleri yokken, yalnız olarak gönderilmişlerdir. Fakat bazı insanlar, dünyadaki nimetlerin çoğundan faydalanabilmek için tamamen Allah’ı unutarak zengin olabilme peşinde ömürlerini boş işlerle tüketirler. Halbuki mezarlarda yatan insanların şimdiye kadar yanlarına dünyada sahip oldukları herhangi bir şeyi aldıkları görülmemiştir.  Her insanın cansız bedeni beyaz kefene sarılarak defnedilir. Kendisiyle birlikte olacak olan tek şey, Allah’ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmak için yaptığı fiillerdir. İnsanlardan bazılarının hiç ölmeyecekmiş gibi, dünya hayatına sarılmaları bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmiştir:

“…(Onlardan) Her biri, bin yıl yaşatılsın ister; oysa bunca yaşaması onu azaptan kurtarmaz. Allah, onların yapmakta olduklarını görendir” (Bakara Suresi, 96)

Bu nedenle dünya hayatını, ahiret hayatını kazanabileceğimiz bir mekan olarak görmek gerekmektedir. Bu mekandaki olayların ve nesnelerin  imtihanın bir parçası olarak hazırlandığı aşikardır. Bu yüzden akılcı olan, sahte değil, gerçek hayat olan ahiret için çaba göstermektir.

Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? (En'am Suresi, 32)

Yorum Yaz