İnovasyon'da daha fazlasına ihtiyacımız var!

Yapılanlar ümit verici, ama daha fazlasına ihtiyacımız var

Cumhurbaşkanı  Sayın R. Tayyip Erdoğan’ın Türkiye İnovasyon Haftası programının ödül törenindeki konuşmasının temel mesajı: Yapılanlar ümit verici, ama daha fazlasına ihtiyacımız var. Konuşmada öne çıkan satır başları ise aşağıda maddelendirilmiştir:

·         Üretimi emek yoğun işlerden marka değeri yüksek anlayışa kaydırmak gerekiyor.

·         Eğitim öğretimde belirli bir seviyeye geldik, lakin içeriğinin geliştirilmesinde istenen noktada değiliz.

·         Milli gelirde AR-GE payı 2002 yılında binde 5 iken, 2014’te yüzde 1’e çıktığı ve 2023 hedefi olarak üçte ikisi özel sektörden gelecek şekilde %3 olarak belirlenmiş.

·         Güney Kore ve Japonya örneklerinde olduğu gibi katma değeri yüksek ve inovatif ürünler geliştirmeliyiz.

·         İleri teknoloji ürünlerin ihracattaki payı %10 olmalı ki 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşılabilsin.

·         Üniversitelerde sanayi ile çalışabilecek ekosistem oluşturulmalı. Teknoparkların sayısı ikiden 59’a çıktı.

·         10 küresel markamız olmalı

·         İnovasyon ve AR-GE bakımından çok önemli bir müktesebata sahibiz. Tarihimize bakmamız yeterli.

    Gündemde olan Rusya ilişkilerine zengin enerji kaynakları olan bir ülke olmadığımızı belirterek; dışarıdan %90,5 oranında petrol, %98,5 oranında ise doğalgaz ithal ettiğimizi vurguladı. Ardından Rusya’nın bu oranda çok önemli bir payı olduğunu, lakin tek ithal edilen ülke olmadığını ve diğer alternatiflerin masada olduğunu ifade etti.

Yürek ve bilek yetmiyor, güçlü ekonomi ve savunma sanayine sahip olma, sahada kazanıp masada kaybetmemek gerekliliğini çok açık ve net iletti.

İlk kez canlı olarak izlediğim Cumhurbaşkanı’nın, beden dilini çok iyi kullandığını, salonun gönlüne girdiğini ve istediği anda coşturabilme yeteneğinin olduğunu gözlemledim.

Kendisinin son sözlerinde aktardığı Üstad Necip Fazıl’ın dizeleri ile yazıyı sonlandırırken, meselenin azimli çalışmaktan geçtiğini vurgulamak isterim.

Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes 
Ey kahpe rüzgâr artık ne yandan esersen es...