matesis
dedas

İsrail-Filistin Sorununun Tarihsel Serüveni

İsrail-Filistin Sorununun Tarihsel Serüveni

         Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı'nda yenilmesinin ardından Filistin toprakları olarak bilinen bu bölgenin kontrolü İngiltere'nin eline geçti. Burada Arap çoğunluğun yanı sıra, Yahudi azınlık da yaşıyordu. Uluslararası toplum Filistin'de Yahudiler için bir "ulusal yurt" kurma görevini İngiltere'ye verdiğinde iki halk arasındaki gerilim arttı. Yahudiler buranın kadim toprakları olduğunu savunurken, Filistinliler buna karşı çıkıyordu. 1920-1940 yılları arasında, birçoğu Avrupa'daki zulümden kaçan ve İkinci Dünya Savaşı'ndaki soykırımdan sonra bir vatan arayan Yahudilerin sayısı arttı. Yahudiler ve Araplar arasındaki şiddetin yanı sıra İngiliz yönetimine karşı da şiddet arttı. 1947'de Birleşmiş Milletler (BM), Filistin'in ayrı Yahudi ve Arap devletlerine bölünmesini ve Kudüs'ün BM gözetiminde özel statülü ayrı bir şehir olmasını oyladı. Bu plan Yahudi liderler tarafından kabul edildi, ancak Araplar reddettiğinden hiçbir zaman uygulanmadı.

 İSRAİL'İN KURULUŞU VE "NAKBA" MESELESİ

           Nakba Günü Arapça da (Yevmü-n-Nakba), Türkçe karşılığı “talihsizlik günü” anlamındadır. Nakba, nekbet ya da nikbet kelimesi, Filistinliler açısından felaket olarak görülen İsrail Devleti'nin bağımsızlık ilanını ve ardından gelişen olayları nitelemek için kullanılır. Nakba olayi nedir?diye bakacak olursak,İngiliz hükümeti eliyle "Filistin'de Yahudi halkı için ulusal bir yuva kurulması" için bağlayıcı bir yükümlülük içeren Filistin Mandası'nın kurulmasının  ardından gerilim, Yahudiler ve Araplar arasında çatışmaya dönüştü. Bu sorunu çözemeyen İngiliz yönetimi 1948'de ülkeyi terk etti. Yahudi liderler İsrail devletinin kurulduğunu ilan etti. Karar, son İngiliz birliklerinin bölgeyi terk ettiği 15 Mayıs'ta yürürlüğe girdi. Birçok Filistinli buna karşı çıktı ve savaş başladı. Yüz binlerce Filistinli topraklarını terk etmek zorunda kaldı ya da evlerinden zorla çıkarıldı. Savaşa komşu Arap ülkeleri de dahil oldu ve askeri birlikleri bazı bölgeleri işgal etti. Çatışmalar ertesi yıl ateşkesle sona erdiğinde İsrail bölgenin çoğunu kontrol ediyordu. İsrail'in kurulması, Avrupa'dan ve Yahudilerin yaşadığı Arap ülkelerinden bu topraklara büyük bir Yahudi göçüne yol açtı.

İŞGAL ALTINDAKİ BATI ŞERİA VE GAZZE ŞERİDİ NERESİDİR ?

            Ürdün, batısında yer alan ve Batı Şeria olarak bilinen toprakları işgal etti. Burası Ürdün Nehri'nin batı kıyısında yer alıyor.Kuzey, batı ve güneyden İsrail ile çevrili bir bölgedir. Mısır ise sınırında küçük bir kıyı bölgesi olan Gazze Şeridi'ni işgal etti. Kudüs şehri, Batı'da İsrail kuvvetleri ve Doğu'da Ürdün kuvvetleri arasında bölünmüştü. Hiçbir zaman bir barış anlaşması yapılmadığı için sonraki yıllarda daha fazla savaş ve çatışma yaşandı. 1967'de İsrail, Doğu Kudüs ve Batı Şeria'nın yanı sıra Suriye'ye ait Golan Tepeleri, Gazze ve Mısır'a ait Sina yarımadasının büyük bölümünü işgal etti. Filistinli mültecilerin çoğu ve onların çocukları Gazze ve Batı Şeria'nın yanı sıra komşu Ürdün, Suriye ve Lübnan'da yaşıyordu. İsrail, bu insanların topraklarına dönmelerine izin vermeyerek,sebep olarak bunun Yahudi devleti olarak varlığını tehdit edeceğini söylüyorduy.İsrail hala Batı Şeria'yı işgal altında tutuyor. Gazze'den çekilmesine rağmen, BM bu toprak parçasını hala İsrail tarafından işgal edilmiş toprakların bir parçası olarak görüyor.

KUDÜS FİLİSTİN'İN Mİ İSRAİL'İN Mİ ?

             İsrail, Kudüs'ün tamamının başkenti olduğunu iddia ederken, Filistinliler Doğu Kudüs'ün gelecekteki bir Filistin devletinin başkenti olduğunu söylüyor. ABD, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan az sayıdaki ülkeden biri olmakla birlikte, şehrin nihai statüsünün müzakere edilmiş bir anlaşma yoluyla belirlenmesi gerektiğini söylüyor. Geçtiğimiz 50 yıl içinde İsrail, 600.000'den fazla Yahudi'nin yaşadığı bu bölgelerde yerleşim yerleri inşa etmiştir. Çoğu devlet ve uluslararası kuruluş tarafından desteklenen Filistinliler bu yerleşimlerin uluslararası hukuka aykırı olduğunu söylerken, İsrail bunu reddediyor ve herkese kafa tutmaktadır.

BM'NİN YÜZDE 70'TEN FAZLASI FİLİSTİN'İ TANIYOR

          BM 2012 yılında Filistin'i "üye olmayan gözlemci devlet" olarak tanıma kararı aldı. "Gözlemci tüzel yapı" statüsünden "gözlemci devlet" statüsüne geçiş, Filistinlilerin Genel Kurul tartışmalarına katılmalarını ve BM kuruluşlarına ve diğer organlarına üyelik şanslarını artırmalarını sağladı. BM oylaması bir Filistin devleti yaratmasa da, 193 BM Genel Kurul üyesinin yüzde 70'inden fazlası Filistin devletini tanıyor. İsrail ile Doğu Kudüs, Gazze ve Batı Şeria'da yaşayan Filistinliler arasında tansiyon genellikle yüksek seyrediyor.

GAZZE'Yİ KİM YÖNETİYOR?

     Gazze, İsrail'le birçok kez savaşmış olan Hamas tarafından yönetiliyor. İsrail ve Mısır, Hamas'a silah sevkiyatını engellemek için Gazze sınırlarını sıkı bir şekilde kontrol altında tutuyor. Gazze ve Batı Şeria'daki Filistinliler İsrail'in eylemleri ve kısıtlamaları nedeniyle sorun yaşıyor. İsrail ise kendisini Filistinlilerin şiddetinden korumaya çalıştığını söylüyor.

TEMEL SORUNLAR NELERDİR?

           İsrail ile Filistinliler arasında anlaşmazlık nedeni olan birçok konu var: Filistinli mültecilere ne olacağı, işgal altındaki Batı Şeria'da Yahudi yerleşimlerinin kalıp kalmayacağı, iki tarafın Kudüs'ü paylaşıp paylaşmayacağı ve “Belki de en zor olanı “ İsrail'in yanında bir Filistin devletinin kurulup kurulmayacağı gibi sorunlar. Barış görüşmeleri yaklaşık otuz yıldır aralıklarla devam ediyor, ancak şimdiye kadar çatışmayı çözemedi ve çözülecek gibi de görünmüyor.Bu da İsrail’in ve Yahudi zihniyetinin inandığı ve hayata geçirmek istediği sinsi planlarıdır.

GELECEK NE GETİRECEK ?

             Sorunların öngörülebilir bir gelecekte çözüleceğine dair hiçbir işaret bulunmuyor. Donald Trump'ın başkan olduğu dönemde ABD tarafından hazırlanan en son barış planını İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu "yüzyılın anlaşması" olarak nitelendirmişti. Ancak Filistinliler bunu İsrail lehine tek taraflı bir anlaşma olarak gördü ve hiçbir zaman hayata geçemedi. Gelecekte yapılacak herhangi bir barış anlaşması için her iki tarafın da karmaşık sorunları çözme iradesini göstermesi gerekecek.

SONUÇ  YERİNE !!

          İsrail devletine, AB(D)’ye ve malum destekçilerine karşı, İslam dünyası (Gelişmişler,gelişmekte olanlar ve bütün ezilen küçük-büyük ülkeler) bir araya gelmeden,(gerçek birliktelik) ile Filistin davasına sahip çıkmadan,sosyal,kültürel ve ticaret (yer altı kaynakları,petrol,gaz ve karşılıklı ticaret)’in yanında, bütün alanlarda “BOYKOT-AMBARGO-ÜSLERİ KAPATMA ve DOLAR ile TİCARET MECBURİYETİ”nden  vazgeçmeden Filistin Meselesi’nin çözümü ancak rüyalarda görülür diyorum.Şiddetli bir şekilde bu yaptırımları fiiliyata geçirmek çok çok önemlidir.Cesaret ve inanç gereken bu durumun fitilini kim ateşleyecek (On binlerce Filistinlinin ölümünü ve sus-pus duran İslam Dünyasını kıvranarak) bekleyip göreceğiz.Kalın Sağlıcakla..

Editör: Kadir Üründü

Yorum Yaz