matesis
dedas

Kaddafi Düşerken Libya

Kaddafi Düşerken Libya

Arap Baharı ile esen değişim rüzgârı tüm hızıyla ülkelerin yönetimlerini toz duman etmeye devam etmektedir. Değişim rüzgârı son olarak Kaddafi ve Yeşil Bayrağını da tarihin derinliklerine gömmüş durumda bugün.

           Kuzey Afrika’nın büyük bir kısmını oluşturan Tunus, Mısır ve Libya halkları diktatörlerinden kurtuldular. Direniş mücadelelerinde ülke halkları büyük bedeller ödedi. Bu ülkeler ekonomik olarak bir dönem geriye doğru gideceklerdir. Diktatörleri devirmekten öte daha önemli olan bir sorun var şimdi. Halkların kazandığı kazanımlar nasıl şekillendirilecek?  İsimleri değişmiş diktatörler mi geri gelecek? Bu zaferlerin sonucu ne olacak? Şimdi bu sorulara cevap arama zamanıdır.

           Önümüzde bütün canlılığı ile taze örnekler durmakta. Irakta Saddam Hüseyin devrildiğinde halkın zalim bir diktatörden kurtulduğunu sanmıştık. Halk arasında İslam tarihinde görülmeyen mezhep savaşları çıkartılmaya çalışıldı. Günde 20-40 kişinin öldürülmesi neredeyse sıradan bir hadise gibi algılandı. ABD ve diğer Batılı güçlerin Irak’ı işgallerinden beri bir milyondan fazla insan öldürüldü. Halk daha büyük bir musibet ile karşı karşıya kaldı. Bir zalimden kurtulayım derken daha mezalim olana teslim oldu. Zulüm öyle bir hal aldı ki nerdeyse Saddam Hüseyin aranır hale geldi. Diğer bir örnek Somali. Somali’de diktatör Muhammed Siyad Berri’nin 1990’da devrilmesinin ardından yaşanan iç çatışmalar halen devam etmektedir. Bir türlü siyasi mutabakat sağlanamadı. Ülkede yaşanan kıtlık belki mutabakata vesile olur.

            Bu iki örnek Libya’da Kaddafi’den sonra olabilecek muhtemel sonuçları göstermesi açısından oldukça önemli. Mısır’da entelektüel birikim devrimin daha fazla kan dökülmeden gerçekleşmesini sağladı. Mısırda ki bu birikim halkın yönetime katılmasını ve dış etkenlerden kurtulmasını da rahat bir şekilde sağlayacaktır. Libya’da ise ülkenin coğrafi olarak büyük bir alana yayılmış olması, toplumsal yapının aşiretlerden oluşması, Kaddafi’ye karşı girişilen direniş hareketinde halkın tamamının silahlanmış olması, Nato’nun devreye girmesi karşısında durumun Mısır’a benzemeyeceği bir takım gelişmelere gebe olacağını göstermektedir. Pragmatist Batılı devletler Libya’da pay kapmak için ciddi bir yarışa girişecekler. Bu devletlerin başında Fransa, İtalya, İngiltere, ABD ve Çin gelmektedir. Türkiye de pastadan pay almak için çaba sarf edecektir. İtalya petrol ihtiyacının büyük bir kısmını Libya’dan karşılamaktaydı. Fransa hakeza aynı şekilde. Çin 36 bin kişi ile Libya’da en fazla çalışanı olan ülke. Türkiye de 20 bin çalışanı ile ikinci sırada geliyor. Bu ülkeler Libya’daki bu ekonomik çıkarlarını bir kenara itemeyeceklerdir. Nato devletleri Kaddafi’ye atılan bombaların bedelini almadan bölgeyi terk etmeyeceklerdir.

           Bütün bu argümanlar bir araya getirildiğinde Libya’da Ulusal Geçiş Konseyini kuran Muhalifleri ciddi bir sınavın beklediği şüphesizdir. Arap Baharını ne ABD nede Batı tetikledi.  Direniş hareketleri onların inisiyatifi ile oluşmadı. Hatta halk hareketlerine hazırlıksız yakalandılar. İlk günlerde nasıl tavır koyacaklarını dahi algılayamadılar. Çünkü devrilen liderler batıya kulluklarını gün be gün tazelemekteydiler.  Seküler Batı direniş hareketlerinin önünün alınamayacağını algılayınca sonuçlarından nemalanmak ve kontrolleri altında tutmak için büyük bir uğraş içerisine girdiler. Devrimlerin sonuçlarını kendi lehlerine çevirmek için meşru-gayri meşru her türlü yolu deneyecekleri kesin. Entelektüel birikimden ziyade silahla Kaddafi’yi deviren Muhaliflerin silahı çözüm olarak görmeye devam etmeleri veya aşiretler arasında hakimiyet kavgalarının başlaması halinde Libya ikinci bir Somali, Irak olma yoluna girecektir.

           Umudumuz, Yeşil Bayrağı ve Sahibini tarihin çöplüğüne gömen direniş hareketinin halkın istediği bir şeklide halkın katılımı ile oluşacak bir yönetime ülkeyi terk etmesidir.  Batı güdümünde kurulacak olan hükümet ve oluşumlara müsaade edilmemeli. Aksi halde kan ve gözyaşı dinmeyecek, devrimin bir anlamı da olmayacaktır.

Yorumlar

Image
nurettin
08.09.2011 / 16:49

tespitler yerinde ve doğru tespitler, Libya'nın Kaddafi'den sonraki geleceği, belirtildiği gibi yine Libya halkının elindedir.

Image
mehmet
25.08.2011 / 00:47

Avukat bey kaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Halk hareketlerinin önünde duramayan zalimlerin sonunu hiç de iyi olamıyacağını çok güzel bir şekilde dile getirmişsiniz. Teşekkürler Selam.

Image
serdar47
23.08.2011 / 16:25

yazınızın büyük kısmına katılmakla beraber özellikle beşinci paragrafa naçizane itirazım var. bence batı da abd de bu sürecin en başından beri içerisinde. onlardan habersiz gelişmiş bi durum yok bence ortada. çünkü dewrim gerçekleşen bu ülkelerde dikkat edilirse muhalifler gerekli ve yeterli silahlı donanıma sahip olduğu görülecektir. batının ve abdnin her ekonomik kriz aşamasında artık klasikleşmiş savaş oyunları olarak görüyorum bunu ekonomoyi en azından bi on sene rahatlatacakları su götürmez bi gerçek... olan yine bir birine düşmüş iç çatışma vaziyeti almış, aynı tarihi kaderi toprağı paylaşmış insanlara oluyor tıpkı bizim gibi.. (bizdeki okadar masum değil tabiki egemen ve çoğul olanın tahakkümü ve zulmü göz ardı edilmemeli )

Image
Özgür canşin
23.08.2011 / 15:19

avukat bey. Başkabakan ABD sözcüsü gibi. muhalifler Fransızlara ve natoya teşekkür ediyorlar. düne kadar mücahit olan liderleri ABD çizdi diye bizdemi çizeceğiz. Bu liderlerin ortak ozalliği ABD düşmanları. bundan sonra sıra İranda bunu fark ettinizmi? ABD düşmanları bizimde düşmanlarımız mı? Yazınızın özeti islam lideri ABD. çok yanlış ve sadece AKP aldatmacası bir oyunu görememişsiniz. elbette demokrasi en güzeli. ama işin sonunda kurulacak düzen emperyalistlerin düzeni olacaktır.

Yorum Yaz