tatlidede

Kaddafi İktidarı ve Aşiretçilik (1)

  • 30.03.2011 12:05
Kaddafi İktidarı ve Aşiretçilik (1)
Libya’da aşiret olgusu yüzyıllardır bir toplumsal örgütlenme biçimi olarak şekillenmiş, politik ve toplumsal alanlarda çok etkin rol oynamıştır. Bedevi yaşam tarzı ve ananelere dayanan aşiretler geçimlerini; tarım ve kervan ticareti yaparak sağlamışlardır.

Osmanlı İmparatorluğu ve (1912-1943) yılları arasında Libya’yı işgal eden İtalya’ya karşı çok etkin bir mücadele veren bu aşiretler ve aşiretçilik sistemi, Kaddafi’nin iktidarı ele geçirdiği 1969 yılından beri azda olsa bazı dönüşümlere maruz kalmıştır.

Libya’nın modernleşmesi ve çağdaş eğitim sistemlerinin hayata geçirilmesi gibi etkenler, nüfusun büyük kesiminin geleneksel kabile yaşam alanlarını terk ederek yetiştikleri kabile aidiyetlerinden uzaklaşmalarında büyük bir rol oynamıştır.

Netice itibariyle bu durum Libya’da mevcut geleneksel kabile sistemi üzerinde büyük bir istikrasızlığın oluşmasına neden olmuştur.

Ancak aşiret sisteminin zamanla etkinliğini yitirdiği şeklinde yapılan iddialı yorumlara rağmen, kendini tanımlama noktasında aşiret bağlılığını ön plana çıkartan nüfus oranının tahminlerin üzerinde olması ve özellikle 70 li yıllardan itibaren aşiretçiliğin ekonomik kazançlar sağlama, iş bulma ve devlet mevkilerinde yükselme gayesiyle çıkar aracı olarak kullanıldığı gerçeği aşiretçiliğin Libya’da hala etkinliğini koruduğu, ülkenin en önemli sosyal, siyasal ve ekonomik dinamiklerini tesis ettiği sonucuna rahatlıkla götürebilir.

Böl ve Yönet

Buna ilaveten Kaddafi her ne kadar aşiret sisteminin etkinliğini azaltmak hatta tamamen yok etmek için bir politik eğilim sergilediyse de, siyasi iktidar erkini arttırmak ve ülke genelinde, sosyo- politik yapı üzerinde hâkimiyeti sağlamak için aşiretleri kullanmıştır.

İktidarıyla işbirliği yapan aşiretlere yönelik ekonomik ve siyasi ödüllendirme, karşı çıkanları ise cezalandırma şeklinde rejimin aşiretlere yönelik politikasının iki temel boyutu mevcuttur.

Bir yandan bazı aşiretlerin göçe zorlanarak yerlerinin kısmen değiştirilip güçlerini kırmak hedefiyle şiddet kullanılması, öte yandan rejimle aralarında iyi ilişkiler kurulması karşılığında kısmi haklar ve ayrıcalıklar tanınması, aşiretler arasında evliliklerin teşvik edilmesi gibi yöntemlerle aşiret- devlet olguları arasında denge kurma çabaları, Muammer Kaddafi’nin iktidarı lehine aşiretçiliği canlı tutmak istediğinin açık bir ifadesidir.

“Kadadifa “ aşiretine mensup Kaddafi, iktidarı istila ettiği 1969 yılından itibaren Ordunun asker ihtiyacını her türlü imtiyazlar tanıdığı bu kabileden sağlıyordu.

Ordu ve güvenlik kurumlarında etkin görevlere mensubu olduğu aşiret fertlerini getirmiş olması, nüfus olarak kalabalık ve çok geniş bir alana yayılmış olan “Mokaraha” aşireti mensuplarının da söz konusu etkin ve stratejik konumlarda görevlendirmeleri zaruriyetini doğurmuştur.

Nitekim son günlerde Libya liderini devirebilecek tek güç olduğu şeklinde uzmanların yaptığı yorumların temelinde “Mokaraha” aşiretine mensup büyük bir çoğunluğun, ordu ve güvenlik kurumlarında çok etkin görevlerde bulunması yatmaktadır.

Aşiretlere yönelik uygulanan bu çifte standartlı politik anlayış aşiretler arası çatışmalara ve rekabete neden olmuştur.

Görünen o ki Kaddafi, aşiretlerin siyasi ve toplumsal gücünü kendi iktidarına entegre etmek için aşiret reisleri aracılığıyla kendisine olan bağlılıklarını sürekli canlı tutmaya çalışmıştır. Libyalı vatandaşları; haklarını elde etmek ya da kazanımlarını korumak amacıyla aşiretlere olan bağlılıklarını ön plana çıkartmak zorunda bırakan bir yönetim sergilemiştir.

Devamı yarın…

Yorum Yaz