tatlidede

Kaddafi'nin Kadınları Ve Çakma Ahlak Anlayışı

Kaddafi'nin Kadınları Ve Çakma Ahlak Anlayışı

Bu dünyaya verilen zararların yarısı kendini önemli hissetmek isteyen insanların eseridir.”(T.S.Eliot)

Sosyalizme vurgu yaparcasına Bolşevikleri andıran “Ushanka”sıyla, Afrikalı boyutunu göstermek için rengârenk “boubou”suyla, “kanzu” suyla, Arap bedevi kimliğini haykıran “bournous”uyla, parıltılı madalya ve nişanlarla bezenmiş askeri üniformasıyla, “maşlah”ıyla, tek parça kumaştan yapılmış,benzeri olmayan özel tasarım garip tarzda giyimiyle izledik, O’nu yıllarca…

Sadece, kadınlardan oluşan bir birlik tarafından korunuyor.

Sayıları 300 ile 400 arasında değişiyor. Kadınlara atfedilen zarafet ve letafetten tamamen, uzak bir meslek icra ediyorlar.

Ellerinde taşıdıkları çok yüksek düzeyde eğitimini gördükleri ve sadece, soğuk ölüm vadeden silahtır. Çiçek, kitap, müzik notaları, fırça-palet değil…

Modern dünyanın “parlak ışıklı ortamlara götüren her yol mubahtır” düsturlu kariyer kadıncıkları beklentisine de sahip değillerdir bildiğimiz kadarıyla…

 İnançlarını, duygularını, beklentilerini büyük bir gizlilik içinde yaşarlar ya da yaşamak zorunda bırakılırlar. Sosyal ve ailevi geçmişlerine dair hiçbir, malumata sahip değiliz.

İsimlerini dahi bilmiyoruz.

Her şeye muktedir, sert bakışlı, çatık kaşlı, öldüreceğine ve diriltebileceğine kendini inandırtmış zorbalık kaşarı tarafından hepsine “Ayşe” adı tensip buyurulmuş.

Ayşe1,Ayşe2,Ayşe3…

Peki, ya kızının ismi? O da Ayşe…

Muhafazakâr bir topluma anayasa adı altında dayatılmış “Yeşil Kitap ”ta, kadının evin dışında çalışmasının; zulüm ve diktatörlük olarak ifade edildiği, şahı şahaneleri tarafından her fırsatta meczupça haykırıldığı bir coğrafyada bunun, tezat oluşturduğu hatırlatıldığında sırnaşıkça, “Her güçlü erkeğin arkasında bir kadın bulunur” şeklinde cevap veren numarasız Ayşe…

Her Güçlü erkeğin Arkasında

Erkeklik sembollerinin paganlaştırılıp “erkek gibi “liğin, büyük bir ağırbaşlılık maskesiyle tavsiye edildiği toplumda, “her güçlü erkeğin arkasında bir kadın bulunur” la,kadını erkeğin arkasında rehine tutup, dilsiz tanık konumuna yerleştiren bu ucube yorumun bir kadının ağzından dökülüvermesi, dikkati çekilmeye çalışılan tezatla ne kadar da örtüşüyor.

Otoriter görüntüsünü vermeye çalışırken yetişkin rolü verilmiş müsamere çocuğuna benzeyen “mübeccel varlığı!” korumaya çalışan bu kadınlarda, şu ana kadar firar yaşanmamıştır.

Erkeklere özgü olduğu kabul gören bu çetin mesleği, seçmişler mi yoksa buna zorla seçilmişler mi bilmiyoruz.

Libya’da yıllarca görev yapmış deneyimli bir büyükelçinin ifadesiyle: “Muhafazakâr Libya toplumunda bu durum; çeşitli dedikodulara ve söylentilere yol açmışsa da Kaddafi, bütün rivayetleri kulak ardı etmiş ve açıklama yapma gereği bile duymamıştır.”

Ne de olsa “O” Afrika’nın Krallar Kralı’ydı.(2009 yılında ‘Afrika’nın Krallar Kralı’ unvanını, düzenlediği taç giyme merasiminde kazandığını bütün dünyaya ilan etti)

Sözde Hemşire

Kulislerde kendisiyle yaşadığı özel ilişkisi nedeniyle adı Wikileaks belgelerinde bile geçen vaatkar, cazibeli sarışın hemşiresi Galyna  Kolotnytska’yla anılıyordu oysa...

Başkaları üzerinden, narsisizmle taşan iktidarını kendisine zavallı bir çocuk gibi ispatlamaya çalıştığı Ukrayna’lı sözde hemşiresi.

Gittiği İngiltere’ye uçağı kaçırdığı için kendisine eşlik edemediğinden, özel jet tahsis edip getirttiği, Libya’da olayların patlak vermesiyle -batan gemiyi önce fareler terk eder-misali, kaçan Galyna Kolotnyska…

Varlığını görgüsüz bir muktedirin varlığına armağan etmiş ve huzura ermiş uzun bir birlikteliğin göz yaşartıcı vefası.

Ve zorbanın arkasında sayıları 300 ile 400 arasında değişen kadınlar...

“Her güçlü erkeğin arkasında bir kadın mı “yoksa “her güçlü olmayı hedefleyen kadının önünde bir erkek mi” paradoksunu yaşatan bir tablo ne yazık ki…

Çakma Ahlak

İnsanın doğduğu andan itibaren etkileşim içinde olduğu çevre şartlandırmaları, yaşadığı toplumdaki dönüşümler ve çevresinden edindiği izlenimlere göre kendine oluşturduğu referans çerçevesi kaygan bir kişilik zemini üzerinde tesis edilmişse, kişinin hayatında oluşan değişimler, kişiliği üzerinde çok sarsıcı bir rol oynayabilir.

Bundan dolayı din, ideoloji ya da alternatif inanç sistemine cahilce ve fanatik bir biçimde bağlanma bazı şartlarda insanı dağılmaktan bir süre için koruyor olabilir.

Ancak giderek felsefesinden uzaklaşma ve biçime yönelme eğiliminde olan inanç sistemleri, bazıları tarafından farklı amaç için kullanıldığında olay daha da karmaşık ve nevrotik bir hal alabiliyor.

Bu şirin darbeci, iktidarı istila ettiğinde, kuracağı siyasi yönetimle dünyada asla benzeri olmayan ve halkın gerçekten kendi kendini yöneteceği bir sistem inşa edeceğini vurgularken; erkek kadın eşitliğinden bahseder, çok mütevazı görünür, dini inançlara, gelenek ve göreneklere, asalete çok ta vurgu yapar, hatta şiir bile yazardı.

Beklenmedik bir anda önemli görünmenin şaşkınlığıyla ne yapacağına karar veremeyen menfaat endeksli dindar eskisi, günümüzün ahlaklı görünümlü çakma önemlileri gibi…

Ömer Hayyam’ın:

Paramız yok ki bir yar sevelim,

Bademiz yok ki içip haykıralım,

Madem günaha girmenin yolu yok:

Hadi kalkıp namaz kılalım

Rubailerini ispatlarcasına, günaha girmenin yolunu bulamamış olmalılar ki; alçakgönüllülük çalımlarıyla arzı endam eylerlerdi. Gözlerine baktığınızda sahip olamamışlığın ve yaşanmamışlığın kızgınlığını hep sırıtkan duran iğneleyici çehrelerinde görürdük.

Yarım yamalak ezberledikleri ve özümsemekten fersah fersah uzak kaldıkları ideoloji ya da din öğretilerinden, başkaları üzerinde tahakküm etme ve yargılama komedilerini hep yaşatırlar ve toplumun yozlaştığından dem vururlardı.

Onları ara sıra neyin yanlış neyin doğru olduğunu hararetle tartıştıkları ve bir üçüncü şahsın dedikodu öznesi haline getirildiği sürü sohbetlerini yaparken görürdük. Şimdi kravatlı, matruş çehreleriyle hayatın geçici lütuflarının şahikasında koltuk badesinin çakırkeyifliğini yaşıyorlar. Ara sıra da saplanıp kaldıkları bu konforun sonsuza dek süreceği yanılgısı içinde algı mühürlenmesine maruz kalıp emredip nehy etme sanrısındalar.

Geçmişten alacaklarını şimdi tahsil etmeye çalışırken ahlak tınılı kavramlarla tüllendirdiklerini zannettikleri sığlıklarıyla hep aramızdalar.

***

  Kaddafi Batı’ya cihat ilan etmek için şartların olgunlaşmasını bekliyor. Halkı tamamen silahlandırmaya ve dedesi gibi şehit olmak istediği iddiasında bulundu.

Peki, ne kadar vefalı olduklarını hala ispatlamamış onun için ölmeye ant içtikleri iddia edilen kadınlar…  

Galiba birilerinin bir diğerinin önünden ya da arkasından çekilmesi gerekiyor.

“Halkım beni çok seviyor ve benim için ölmeye hazırlar.” Şeklinde birazda güvensizliğini saklamak istercesine abartılı açıklamasını yaparken, herkesin derinden gelen iç sesinin tek bir kelimeyi dile getirdiğini hayal ediyorum: GEÇİNİZ…

Yorumlar

Image
Didem Yılmaz OTO
23.03.2011 / 10:48

Erkeklik sembollerinin paganlaştırılıp “erkek gibi “liğin, büyük bir ağırbaşlılık maskesiyle tavsiye edildiği toplumda, “her güçlü erkeğin arkasında bir kadın bulunur” la,kadını erkeğin arkasında rehine tutup, dilsiz tanık konumuna yerleştiren bu ucube yorumun bir kadının ağzından dökülüvermesi, dikkati çekilmeye çalışılan tezatla ne kadar da örtüşüyor.<br><br>müthiş bir anlatım...inanılmaz bir kalem...tebrik ederim Malik bey.

Image
CESUR YÜREK
21.03.2011 / 23:43

Malik Bey;<br>Yazınızı hep "GEÇİNİZ" diye bitiriyorsunuz.Hatırlarsanız ben de "Nereye Geçelim Abi Bekliyoruz da" demiştim.Siz nereye geçeceğimi söylemeyince ben de "KENDİMDEN GEÇTİM" haberin olsun abi.

Image
adsız kaharaman
21.03.2011 / 19:24

Malik bey,yazınızı okuma şansına sahip olduğum için çok şanslıyım.Kendize has üslubunuzdan etkilenmemek mümkün mü?Değindiğiniz konular en çekirdek aile yapısından ve en kalabalık aile yapısına kadar, var olan acı gerçekler..Tek başına ayakta durabilmenin aczini yaşayan kadın, erkek,toplum ve ülke olarak bizi o kadar güzel anlatmışsınız ki..İçim burkularak okudum..teşekkürler..

Yorum Yaz