diorex

Kahramanlar ve Hainler Meselesi

Kahramanlar ve Hainler Meselesi

Kahramanlar ve hainler meselesi

Bu vatanın gerçek sahipleri halkın kendisi mi, derin devlet mi tartışması henüz netleştirilmemişken, bu vatanın gerçek hainleri kim tartışmalarına bile başladık.

Geçen hafta Mardin'de “Yatırımcı Buluşmaları” konulu bir toplantı gerçekleştirildi.

Bu toplantıda, Mardin Valisi Turhan Ayvaz, “şimdiye kadar ülkemizde gemi, uçak, helikopter yaptırmayan” bazı yönetici ve kurumların bizleri geri bıraktığından bahsetmiş..

Bunda sorun yok.. Bunu tümüyle inkar eden, gerçekleri görmemek için kafasını kuma gömen devekuşuna özenmekten başka bir şey yapmamış olur...

Vali Ayvaz eklemiş: “Bir zamanlar kahraman olarak bildiklerimizin aslında hain olduğunu yeni yeni öğreniyoruz”…

İşte ne olduysa bu sözden sonra oldu..

Eline kalemi alan yazdı,

Önüne haberi alan yaydı,

Elinde mikrofonu bulan konuştu..

Neymiş efendim. Türkiye’nin sendikacılıktaki hali içler açısıymış, trafik kazaları artmaya devam ediyormuş, bebek ölümleri doludizginmiş, Okuma alışkanlığında gerilerdeymiş, cari açıkta alarm veriyormuşuz tarzında sayıp dökmeler...

Allah aşkına bazı konularda hala ilerleyemeyişimiz, şimdiye kadar ülkemizde gemi, uçak, helikopter yaptırmayan sözüm ona zamanında kahraman ilan edilenlerin aklanıp paklanmasını sağlar mı?

Hem bu ülkede, anketlerde en güvenilirler sıralamasında üst sıralardan inmeyen bazı kahramanların, darbeleri bile günlüğe dökerek fantezi yaptıklarına şahit olmadık mı?

Bu millet, memlekete hiç bir yatırım yapmadan ithal otolardan ciddi paralar kazananlara karşın, yerli otomobil sevdasına düşenlerin, sözüm ona kahramanlar tarafından bir kaşık suda iflas ettirilmeye çalışıldığına şahit oldu mu olmadı mı?

 Bu ülke, seçkin kolejlerinden mezun insanların başına geçtiği merkez bankası vb. kurumlardaki pozisyonunu kullanarak devalüasyon sonrası paraya para demeyen kahramanlar gördü mü görmedi mi?

Bu ülke, bir gün sonrasında başımıza neyin geleceğini kestiremezken, “Her şey yolunda, Türkiye büyük bir devlettir” şeklinde koltukları kabartarak halkı bu şekilde oyalayan kahramanları bildi mi bilmedi mi?

En nihayetinde bu millet, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” felsefesini ağzında sakız etmesine rağmen yabancı devlet adamlarının dizlerinin dibinde suspus olan sanal kahramanların “Yurtta barış dünyada barış” sözünü kulak arkası ederek Ata’sına ihanetini gördü mü görmedi mi?

Ve daha yüzlerce hafif veya ağır örnekler…

Ha..! balık hafızası ise mesele, eyvallah.. Ama devekuşu başka bir şey....

Muasır medeniyetler seviyesine çıkma meselesi

Tartışma konusu edilen diğer bir söz de Atatürk’ün “Muasır medeniyetler seviyesine çıkmalıyız” sözü ile ilgili..

Mardin valisi, son yıllardaki ekonomik kalkınmadan memnuniyetini dile getirerek  “Önceden Atatürk’ün, ’Muasır medeniyetler seviyesine çıkacağız’ vecizesini kullanırdım. Şimdi artık kullanmıyorum.” demiş ve eklemiş:

“Dünya ülkelerinde 16-17 seviyede isek, çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmışız demektir.”

E ne var bunda.. Sizde çıkar, dünya ülkelerinde bahsedilen seviyenin on yıllardır çok altında olduğunuzu ilan edersiniz olur biter.

Çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmak için hala bir fırın ekmek yememiz gerektiğini, 80 yıldır Atatürk’ün bir sözünü bile yerine getiremediğinizi anlatmaya çalışırsınız mesele hallolur..

Veya, “Ben, Atatürk’ün Muasır medeniyetler seviyesine çıkacağız sözüne iman ettim ve ilelebet her gün kullanmaya devam edeceğim” der, bırakırsınız.

Hatta, “Ülkenin son yıllarda kalkındığına inanmaktansa, bu sözün ilelebet top 10 listesinde kalmasını tercih ederim” bile diyebilirsiniz.

Ya da tersine bir yaklaşımla, “çağdaş medeniyetler seviyesine çıkıp bu sözün geçerliliğini sonlandırmaktansa, çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmamış olmayı temenni ederim” der, kendinizi haklı bile çıkartırsınız.

Kopartılan fırtınaya değer mi yani?

Atatürk, “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz” sözünü de kullanmıştır.  Şimdi bir akıllı çıkıp bu sözün bugünün ordusu tarafından her gün yerine getirmesi gereken bir sözdür diyebilir mi?

Elbette diyemez.

Savaştan çıkmış yorgun ve oldukça geri kalmış bir ülke için Atatürk’ün hakikati vecih ile meseleleri mütalaa etmek sözünde hareketle,  “Muasır medeniyetler seviyesine çıkma” hedefi gayet akıllıcaydı.

İnsaflıca bir yaklaşımla, sağlıkta, ulaşımda, teknolojik altyapıda pek çok   muasır medeniyetin üzerine çıkmış bir Türkiye’nin önüne bundan sonra koyacağı hedef, muasırların seviyesine yetişmeye çabalamak değil, en muasırın imrendiği bir ülke haline gelmek olmalıdır..

Şimdilik yeterli mi peki? Değil..

Vali Ayvaz’ın art niyet olmaksızın sarf ettiği bu sözlere yapay bir kutsallık atfedip olduğumuz yerde sayacağımıza, daha ileriye hep ileriye koymak lazım hedefi..

En iyisine, hep iyisine layık bir Anadolu insanı var..

Referandumda yetmez ama evet diyen bu millet,  yepyeni, özgürlükçü, sivil bir anayasa istemişti.

Aradan uzunca zaman geçti ve hala sabırla bekliyor..

Söz Atatürk’ten açılmışken, Atatürk’ün "Zamanın değişmesi ile hükümlerin değişmesi inkâr olunamaz" sözü yeni baştan bir anayasa için referansınız olabilir.

Sağlıcakla kalın..

http://twitter.com/#!/Ustad_2011

http://www.haberx.com/kahramanlar_ve_hainler_meselesi(19,w,10361,616).aspx

Yorumlar

Image
A.selam
08.12.2011 / 15:51

yüreğinize sağlık. güçlü ve güçlü olduğu kadar akıcı ve mesaj verirken hedefini şaşırmayan, mesajını veren ama kanatmayan bir kaleminiz var. devamını dilerim.

Image
M.Aydın
08.12.2011 / 11:59

Sayın valimizin alışık klişe lafları aşıp gayet anlamlı ve isabetli demeci için kendilerini kutluyor ve açık ufukla daha iyi icraatlar bekliyorum.

Image
süleyman Bayraktar
05.12.2011 / 22:20

Ahmet bey: Bazı yazılara yazacak yorum bulamıyorum bu yazınızda onlardan biri.Tebrik etmek boynumuzun borcu oldu tebrik ederim.Selam ve dua ile.

Yorum Yaz