matesis
dedas

Katil uşak

Katil uşak

Alfred Hitchcock’un polisiye-gerilim filmlerini izlerken ya da Agatha Christie’nin polisiye romanlarını okurken katil hep olmaz bir olarak karşımıza çıkardı. Oradan kalan bir deyim ‘katil uşak’tır. Hrant Dink’in katlinde de katil arandı ve birileri suçlunun yalnızca bir iki gençle sınırlarken diğerleri de suçlunun aslında bu birkaç gencin haricinde ısrar etti.

Bu bilinen bilgidir. Bu bilgi sürekli irdelendi. Her şey katilin çevresinde döndü. Katil niye vurdu? Katilin suç profili neydi? Bunlar irdelendi de irdelendi. Kimileri televizyonda kendilerinin katilin yerine koyarak empati yaptı. Kimileri de “hepimiz Ermeniyiz” diye Hrant Dink’e duydukları sempatiyi sokakta sloganla dışa vurdular.

Tüm bu olayların nihayetinde geçen gün karar verildi. Katil tespit edildi ve mahkûm oldu. Üst mahkemeye giderler gitmezler o ayrı bir konu. Kanaatimce durum değişmeyecek. Fazladan belki birkaç kişiye dokunurlar. Ama olan olmuştur, ölen ölmüştür. Düzeltilecek hiçbir karar bir ölüyü geri getirmeyecektir. Bugünden itibaren de konu günden güne soğuyacaktır.

Ben esas olarak Rakel Dink’in “bebek” diye nitelendirdiği bu çocuklardan nasıl bir katil yaratıldığı üzerinde durmak istiyorum ve bunda da suçlu kavramına değinmek istiyorum. Suçlu ve katil aynı şeyler değil. Katilin suçlunun cezasını çekmesi aslında katilin suçluyu aklamasından ya da katilin suçluya kurban edilmesinden başka bir şey değil. Ve bu da Türkiye’deki istihbarat örgütlerinin çalışma prensibinden kaynaklanıyor.

Türkiye’deki istihbarat örgütleri “bir şekilde” birilerini “haber elemanı” olarak istihdam ettiklerinde yaptıkları işin buna değmesi için, harcadıkları zamanın karşılığını alabilmeleri için “suçu kuluçkaya yatırırlar”. Suçun kuluçkaya yatırılması bir nev’i suçlunun suça batmasını sağlamaktır. Bir haber elemanı basit suçlar için istihdam edilmez ama büyük suçluların arasına da sokulamaz. Bu yüzden istihbaratçılar tespit ettikleri küçük suçluların eğer büyük bir suç olmayı vaat ediyorlarsa büyümelerine izin verirler. Yanlarına kendi elemanlarını yerleştirirler. Onları meslekleri icabı takip eder veya ettirirler. Haber elemanı içinde bulunduğu grubun üyelerinin ne yiyip ne içtiklerini, nereye gittiklerini, ne konuştuklarını her buluşmada amirlerine anlatır. Bu önce sözlü olarak yapılır. Sonra yazılı rapor şeklinde olur. Raporlar tek nüsha yazılır, ama gerektiğinde farklı yerlere verilmek üzere de birden fazla farklı rapor düzenlenir.

Bu süreçte haber elemanı suçun bir parçası olarak yetişir. Tabiri caizse rapor verdiği amirinin isteğine göre arkadaşlarını yönlendirir. Ve bu işte grup elemanları daha işlenmemiş bir suçtan veya yanlışlıkla basit bir suçtan dolayı içeri alındıklarında amirin o haber elemanı için harcadığı zaman ve emek boşa gider. Bu yüzden amir beslediği suçu olgunlaşmadan ortaya çıkarmaz. Olgunlaştığında da aynen bu olaydaki Hrant Dink gibi bir masumun hayatına mal olur.

İşte Rakel Hanımın sorduğu “bebekler” bu şekilde katil olurlar. Bu yüzden katili yakalamışken suçluyu da tespit etmek gerekir. Yalnızca bu olayda değil son 30 yıldaki birçok olayda katil olmuş, bombacı olmuş, örgütçü olmuş onlarca “bebek” var. Tüm bu bebekler araştırıldığında hepsinin bir abisi veya ustası vardı. İşte bu haber elemanları öncelikle bulunmalı konuşturulmalı. Bu haber elemanlarının masum arkadaşlarını kimin bilgisi dâhilinde nasıl birer suç makinesine dönüştürdüklerini anlatabilirler. Ancak bu sayede Türkiye’nin bir başka karanlık yüzü aydınlanır.

Yorumlar

Image
ahmet arslan
22.01.2012 / 23:02

arkadaş yazını okudum bu işlerin böyle yapıldığını sormayacağım. ama mehmet arkadaşın yazdığını hatırlatayım sana. 10 değil binlerce muhbir şu anda türkiyenin kurumlarına dağılmış durumda. bunlar kimi sendikacı, kimi yerde partide, kimi yerde polis olmuş, asker olmuş. bunlar nasıl ortaya çıkacaklar. tuncay güney sıkıştırıldığında ergenkonun ipini pazara çıkardı. bu adamlar artık o kadar işine batmışlarkı kendilerini de mahkeme önünde aklayamazlar. suçla geçen bir ömrü polise muhbirlik yapmakla harap ettiklerini anlatamazlar. yaktıkları insanların mirasına konduktan sonra ben muhbirdim diyecek durumu yok. ama bu adamlar bir konuşursa taş üzerinde taş kalmaz.

Image
mehmet karaelmas
22.01.2012 / 15:27

sait bey, yazdığınız yazı rakel hanıma cevap olabilir. hiç bir ana bebeği katil olsun diye doğurmaz eğer aklı selim ise. bebekler sonradan katil olur. kendinizce açıklamasını zaten vermişsiniz. benim eklemek istediğim onlar katil yapan şey devlettir bunu da muhbirin eliyle yapıyor. bu mahkemede görüldüğü gibi ama bu muhbirler o kadar çok ki. bir çoğu şu anda partilerden tutun sendikalara kadar sızmışlar. onlar nasıl tespit edecekler. 30 yıl diyorsunuz. 30 yılda 30 bin muhbir olmuştur bunların hepsi şu anda kilit yerde. işte bunlar devlet. bunlar ortaya çıkarılamaz.

Image
i özbek
21.01.2012 / 18:51

haklısın, kimlerin ne yaptığı ortaya çıkmadan bu işler aydınlanmayacak. çünkü muhbirler savcılardan daha bilgili. işleri onlar yönetti. dolayısıyla muhbirleri sorguamak gerekir.

Yorum Yaz