matesis
dedas

Kaygı ve Heyecan Fırtınası; Şubat Sürprizleri

Kaygı ve Heyecan Fırtınası; Şubat Sürprizleri

Biraz dik ve zemini gevşek dağlarda kar belli bir yüksekliğe çıkınca verdiği sakinlikten korkmak gerek.

Hele hava biraz ılıklaşır, ya da güneş biraz ısıtmaya başlayınca, insanın karlara doğru çekilmesi, karlı dağların cazibesi bir başka olur. Kart-kurt ayak sesleri, düşe-kalka yürüyüşler, insanın gözünü kamaştıran bembeyaz umman…

İnsanın içindeki tüm sırların, sıkıntıların kristalize olmuş kar parlaklığında eriyeceği duygusuna kapılır. Bir an beyaz şalla örtülmüş dağlara haykırmayı dener ama, olan olmuştur artık…

Bir çığlık bir  çığ meydana getirir dememişler boşuna. Tüm heyecan, coşku ve sevinci ağır kar tabakasıyla örter çığ.

*          *          *

Kara Afrika’nın derileri kavuran sımsıcak çöl ikliminde serinletici bir vaha gibiydi O.

İslam topraklarının dört yanı batılı güçlerce açgözlü kurtların sürüye saldırması gibi istilaya uğradığı birinci dünya savaşı sonrası…

Ümitlerin tükenmekte, gücün bitmekte, birlikteliğin dağılmakta, üretkenliğin daralmakta ve zihinlerin müşevveş olduğu yirminci yüzılın ilk yarısının son senesi…

Bin dokuz yüz kırk dokuz yılının on iki Şubatı.

Mısır’dan İslam alemine sıcacık bir nefha, donan zihinlere ve tükenen umutlara ılık bir tefekkür ve fikir  olarak nefes oluşturan güçlü ‘Müslüman Kardeşlik’  oluşumuyla tüm İslam alemini yeniden ayağa kaldırmaya çalışmıştı …

Şubatta adeta ıslak çalan rüzgarın eşliğinde bir hain elin kıymasıyla kızıl kanlar içinde ebediyete irtihal etti Hasan el Benna.

*          *          *

Şubat ayı…

Kürtçe bir deyim var; ‘Sıbatoka dınık, geh dıgri geh dıkenı.’

Ama ne zaman ağlar, ne kadar ağlar bilinmez Şubatın. Ne kadar ve ne zaman güleceğini de bilmediğimiz gibi.

Tam otuz iki yıl önceydi. Kış içini dökmüş, arta kalan Şubatında sürprizlerini tüm dünyaya gösterecekti. Hem de hiç kimsenin kestiremeyeceği çap ve etkide bir sürprizdi bu.

Şubatın on biri; yıl bin dokuz yüz yetmiş dokuz. İçinde kitaplığı, seccadesi ve ibriği olan mütevazi evine uzun sürgün döneminden sonra dönmek üzere Tahran Havaalanına inen uçaktan ak sakalı ve geniş abasıyla merdivenlerden iniyordu Ayetullah Humeyni.

Daha uçağın ilk merdivenlerinde iken hafif kaldırdığı ellerine yüz binler büyük tezahüratlarla karşılık veriyordu.

 Allahu Ekber, Allahu Ekber…

 La Şerkiyye La Ğarbiyye, Cumhuri İslamiyye…

 Merk ber Emrika!

Şubat gülüyor, güldürüyordu bu kez. Hem de sınırlara ve zamanlara sığmayacak kadar.

*          *          *

Gregoryan takviminin ikinci ayı…

Kurnazlığın zekayı avcuna aldığı İsrailoğullarının avlanma yasağı Sebt günü ile aynı kökten gelen Sabat.

Daha çok tüketme ve pazarlama fetişizmine, özellikle de çiçekçilik sektörüne alet edilen on dördüncü; ardından gelen günde de seroka bağlılık gösterileri diye güller yerine molotofların ve sokak arbedesinin ülkeyi dumanladığı günler…

Şubat; gah kıştan arta kalan ayazların, gah bahardan erken kaptırılan hafif sıcakların ayı.

*          *          *

İstanbulun sembol yapılarından Fatih Camisi’nin avlusu yağan hafif karda kayganlaşmış.

Bir Cuma günü, Şubatın yirmi üçü. Yıl bin dokuz yüz yetmiş dokuz.

Cuma namazına yetişme telaşında çocuklar, yaşlılar ve gençler. İlla da gençler. Anlamlı yaşamak, derinlikli yaşamak ve yarınlarda yaşamak uğruna yaşamlardan fedakârlıkta bulunan gençler.

Şubat, Fatih camisinin avlusu ve gençlerin idol ismi… Gözü kara, samimi, candan, yiğit ve öncü; Metin Yüksel!

Mala Hazret’in dağlar kadar özgür damadı, babası Molla sadreddin’in ilimdeki tebahhürü kadar cesur yürekli genç.

Uzun sürecek hıçkırıkları Cuma namazı çıkışı cami avlusunda tutuşturuverdi Şubat.

*          *          *

Dışarısı soğuktur Şubatta, güneşi bulutların kapladığı günler.

Amerikanyada ruhu da üşür insanın, parmak uçları kadar. Zenci iseniz gemi, beyaz adam, zincir gelirse hatırınıza; ruhunuzun titremesi okyanustaki dalgalar kadar olur.

Manhattan’da kalabalıklara gür ve vurgulu sesle konuşurken otuz dokuz yaşındaki Malcolm X, on altı kurşunla devrilmişti yere.

Oysa daha birkaç yıl önce terfi etmişti Malcolm’dan Malik Şahbaz’a.

Kalabalıklar şubatta ısıtmadı yalnız adamı. Simsiyah tenli biri, bembeyaz tüllerle çekildi arşı alaya.

*          *          *

Şubatın yirmi sekizi, niçin bu kadar acı ve göz yaşartıcı bir talihsiz tarihtir?

Göz yaşartıcı bombaların en etkilisi oldu bin dokuz yüz doksan yedide.

Nemli ve soğuk namluyu tutan ellerin, oy atan elleri büktüğü gündür bu. Binlerce zulümü, ahı, elemi, hicranı, sürgünü hatırlatır şubatın yirmi sekizi.

Siyasette ithal kavramlardan sağ ve sola sıkışmışlığı aşmak için 69’dan beri selametin anahtarıyla, refahın sümbülüyle, faziletin ve saadetin yıldızları ve hilaliyle inadına yürüyen, sendeleyen ama asla düşmeyen ‘Savunan Adam’ erdi nihai menziline şubatın yirmi yedisinde.

*          *          *

Şubat ayıdır bu.

Ağlatacak çok sadme de bulunur; güldürecek çok vesile de.

Rutini bozulmaya hazır olmak gerek Şubatta.

Tunus kadar, Mısır ve Libya kadar; siyasi ve insani sıkışmışlık içindeki yeryüzü kadar.

Yorumlar

Image
muallim idris
06.03.2011 / 23:26

ümmet coğrafyası tarumar bir haldeyken, ölü toprağını üzerimizden kaldıran ve hayata olan şahitliklerini şehadetle taçlandıran aziz davanın kutlu yolcularına selam olsun. Onlar ki, asrımızda bizi cahiliyenin, zulmün ve şirkin karanlığından kurtulmamıza vesile olup İslamın aydınlığıyla tanıştıran ümmetin nadide yıldızları. Onlar ki, yaşadığımız topraklarda en yakıcı şekilde yaşanan ayrıştırıcı ve ötekileştirici dilin yerine, ümmet birliği vurgusuyla yüzyıllık yalanı bin küsur yıllık hakikate yedirmeyen asrın rutin ve ezber bozan dava adamları. onlar ki, emperyalizme ve egemen zalim güçlere karşı sahici ve sarsıcı söylem ve eylemleriyle dik duruşlarını gösteren sembol isimler.Kıymetli Mustafa hocamızın bu değerli yazısında zikrettiği isimler dışında şubat ayında şehit olan "40 bin Hama şehidini, İskilipli Atif Hoca'yı, Seyh Said ve arkadaşlarını, Halil Camii şehidlerini, Şeyh İzzeddin El-Kassam'ı, Seyyid Abbas Musavi'yi ve Şeyh Şamil'i de rahmetle anıyoruz.

Image
abdulhakim yenigün
04.03.2011 / 21:52

tarihten şubat ayına ait olayları hatırlattınız. Şubat ayının yüzyılımızda özellikle son çeyreğnde hatıraları çokmuş....Allah cc razıolsun. Upim den (istanbul) selam ve dua ile.

Image
arafat
03.03.2011 / 00:28

saygıdeğer mustafa abi, bu güzel yazınız eğer nefes yeterse tek bir nefeste okunacak kadar güzel. ANDIĞINIZ İNSANLARA ALLAH GANİ GANİ RAHMET EYLESİN.

Image
Furkan ÖZGÜR
02.03.2011 / 16:24

Sünnet hududunda yapılan az amel, bidat dairesinde yapılan çok amelden hayırlıdır.Kiymetli Başkanım, sizlerin bu güzel yazılarınız ile münevver oluyoruz. sizler bizim eksik kalan ve unutmaya yüz tutacak, tutmuş, eğrisi ve doğrusu ile, acı veya ferah dolu olgusu içerisinde bulunduğumuz zamanın durulması gereken noktaya bizleri getirdiğiniz için teşekkür ederim.selametle kalın.

Image
Fatih
02.03.2011 / 14:31

Yüreğinize sağlık güzel bir yazı olmuş. İnşallah Şubatta başlayan devrim ruhu tüm islam aleminin dikta rejimlerden kurtulmasına vesile olur...

Image
nezir çelik
02.03.2011 / 14:01

saygıdeğer mustafa başkanım şubat ayının sıcak ve soğukyüzünü sıcak bir anlatımla hata serin bir anlatımla yok yok meltemi bir anlatımla içimizi kıpırtatın göğsümüzü kabartın ve aynı zamanda gözlerimizi yaşartınız.ama olsun gözlerimizin yaşarması bile sıcaktı...teşekürler bu güzel makale için başarlar...

Yorum Yaz