matesis
dedas

Kesintisiz Eğitimin Açtığı Derin Yaralar.

Kesintisiz Eğitimin Açtığı Derin Yaralar.

İnsanlara vereceğimiz eğitimi; kesintisiz yıl veya sürelerle planlamaya kalkışmak ve bu yılların dışına çıkılmadan, tek düze bir sürecin içine hapsetmek, demek: Çocuklarımızın yeteneklerini kısıtlayarak; geleceklerini alternatifsizliğin pençesinde parçalanmasına rıza göstermek demektir.

      Çocuklar; yaşamlarını hayallerle ile süsler ve bu hayallerin üstüne geleceklerini inşa ederler. Bizler de onların bu hayallerini, tek düze bir eğitim müfredatı ile sınırlandıramayız.  Bunu 8 veya 12 yıl ile ve kesintisiz bir şekilde; tek program ve tek öğrenim süreci ile devam ettiremeyiz. Böyle bir eğitim sistemi nice çocuklarımızın yeteneklerini ve hayallerini söndürür. Yetişkinliklerindeki hayatları ise vasıfsız ve çaresiz bir hal alır.

       Askeri darbeler: Tek tip insan isteyen; özgürlüğe ve çok çeşitliliğe düşman olan sistemler üretirler. Bu itibarla sürekli kontrol altına alınan eğitim sistemimize; bir balyozda, post modern darbe olarak nitelenen; 28 Şubattaki askeri darbe ile atılmıştır. Hiç bir planlama yapılmadan, hiç bir eğitsel değerlendirme süzgecinden geçirmeden ve müfredat değişikliğine gidilmeden; bir anda okulların ilkokul tabelası kaldırılarak; yerine ilköğretim tabelası asılmıştır.

       Her ne kadar bu uygulama, bir ortaöğretim kurumun orta kısmını kapatmak için düşünülmüş ve bir insan topululuğunu törpülemek için yapılmış ise de; nice çocuklarımızın hayallerini sekiz yıllık kesintisiz eğitimin vasıfsız duvarlarına da boğmuş ve nice anne ve babayı çaresiz bırakmıştır.  Toplumumuzda derin yaralar meydana getirmiştir. Barışımızın damarlarını çatlatmış, gelecek neslin sağlıklı yetişmesini sağlayacak farklı modları derinden sarsmıştır.

       Şimdi bir düşünün bakayım. Sekiz yılık kesintisiz eğitim ile 6 yaşındaki 1.sınıf öğrencisini, 14 yaşındaki 8. sınıf öğrencisi ile arkadaş yaptık. Aynı bahçelerde oyun oynamalarını, aynı lavabo ve wc ‘leri kullanmasını istedik. Aynı koridorlarda koşmasını, aynı bayramlarda; aynı kodlarlara eğlenmelerini istedik ve aynı toplantılara katılmasını istedik, aynı etkinliklerde aynı başarıyı sergilemelerini ısrarla istedik. Bu yetmedi daha küçük olan anasınıflarını da bunlara monte ettik.

       Sınıf öğretmenlerin nöbet zamanlarında; 7.ve 8. sınıftaki öğrenciler ile diyalog ve iletişimleri, keza branş öğretmenlerin nöbet zamanındaki 1. sınıf öğrencilerle iletişime geçip geçmediği ve bu çocukların problemlerine çözüm bulmadaki yetersizliklerinin hesaplanamaması, öğretmen odasındaki sınıf öğretmenleri ile branş öğretmenlerin hararetli tartışmaların doğurduğu iletişimsizliği ön görmeyişimiz; eğitim sistemimizi derinden etkilemedi mi? Resim, Müzik ve Beden Eğitimi öğretmenleri zamanının çoğunu 2. kademe öğrencilerinin etkinliklerine harcaması ve 1.kademedeki öğrencilerini ihmal edip diğer çocuklarla ilgilenmesi bir eksiklik oluşturmadı mı? Hangi okulun tiyatro faaliyetinin içinde 1. kademe öğrencilerin çoğunluğu var, hangi sosyal faaliyetin başında 1. kademe öğrencisi mevcuttur.

        Yine birinci sınıf ile sekizinci sınıf öğrencisini aynı kulübe dâhil ettik. Peki, soruyorum size 1. sınıf öğrencisi, 7.ve 8. sınıftaki öğrencilerin hızına yetişebilirler mi? veya ne kadar bu öğrencilerle arkadaş olurlar. Veya hangi işi beraber yürütürler?

        Daha başka söyleyeyim Erginliğe girmiş 14 yaşındaki çocuk ile henüz altı yaşına yeni basmış çocuğa; aynı wc’ yi kullandırdık. Küçücük çocuğun nöbetçi öğretmene: Titrek ve ağlamaklı bir ses ile beni 8. sınıftaki öğrenci itti ve düştüm. Öğretmenim! şeklindeki şikâyetlerini hepiniz duymuşsunuz. Bu küçük çocuklarımızı, büyük çocukların olur olmaz konuşmalarına şahit kıldırdık, kız erkek ilişkilerine çok erken yaşlarda başlamasına imkân verdik

         Peki, nerde erginlik psikolojisi ile çocukluk psikolojinin farklılığı, nerede bunlara farklı davranılma gerekliliği ve nerde çocukların kendi akranları ile aynı yaşta ve aynı ortamda büyümelerinin gerekliliğine inanma meselesi…

         Bunların hiç birini hesaplamadık, dile getirmedik.

        Tabi bunun yanında kapasite eksikliğinden ötürü çok amaçlı salonların ivedilikle sınıfa dönüştürülmesinden dolayı okullardaki eğitim renkliliğinin sönmesine - solmasına yol açmadı mı? Tip proje ile yapılan okulların, WC ve lavabo  eksikliği; eğitim sürecini olumsuz etkilemedi mi?

***

        Orta kısmı kapatılan End. Meslek lisesi, İmam Hatip, Kız Meslek, Ticaret ve düz liselerin yıllarca boş kalan kontenjanları ve buraların atıl durumuna düşen atölye, spor salonları sınıf ve araç – gereçlerin çürümeye bırakılışının getirdiği maddi ve manevi yaraları da hesaplamadık.

       Sekiz yıllık kesintisiz eğitim 15 yıldır uygulanmaktadır. Uluslar arası kalitede başarılı olmadığımız ortada, SBS ve OSYM sınavlarda sıfır çeken öğrencilerin durumu yine ortada, ileri sınıflarda okuma - yazmaya geçmeyen öğrencilerin fazlalığı ortada ve vasıflı birey yetiştirmeyişimizin eksikliği yine ortada iken; bu kesintisiz eğitim sistemini ve ilköğretimde  sınıfta bırakmama uygulamasını terk etmeli, öğrenci ile velinin isteğini; rehberlik eleğinden geçirerek kesintili bir eğitim sistemine geçmeliyiz.

Vesselam herkese...

Yorumlar

Image
soner bozkuş
10.03.2012 / 22:44

sana katılmamak elde değil sevgili hazan zal ama tepedekiler bunun mutfağındakilerin görüşlerini aldımı acaba tepeden istedikleri zaman ol deyince oluyor ama sıkıntıları mutfaktakiler çekiyor sonrada olmadı hadi değiştirelim. herkesi memnun etmek zordur doğrusu neise araştırıp o yönde hareket edilmelidir yazacak çok şey varrrrrrrrrrrrrrr slm<br>kaleminemmi yoksa tuşunamı sağlık desem

Image
hanok
07.03.2012 / 10:53

s. hasan zal senin yada temsil ettiğin düşüncenin önerisi nedir?<br>her şeyin bir getirisi ve götürüsü vardır.

Image
Atletik Mardin
07.03.2012 / 09:02

Sevgili Hazan Zal... Bırak kesintisiz eğitimim olumsuzluklarını anlatmayı. Zaten Halkımız bunu yaşayarak biliyor. Sizler ileriye dönük yazın. Halkı aydınlatın. Meselâ 4+4+4=12 konusunda... Selamlar...

Yorum Yaz