matesis
dedas

Koca Bir Gövde !.. Anayasa Ve Demokrasi (2)

Koca Bir Gövde !.. Anayasa Ve Demokrasi  (2)

Koca  Bir  Gövde '' Usta '' Bir  Sirrec / Serrec'in  Elindeyse ...

            
         
     '' Arb'in bayza ib- simin u-ta'av rabbav yetemé. ''
    ( Kırk yumurtanın bir ' para ' ettiği dönemde gelin öksüz büyütün.)
                                                                            Mardin Atasözü
 
               Bir çok gerçeği gözden kaçırmanın günümüz teknolojisi ve iktidar gücüne rağmen taşın altındaki otun bir gün boy vererek '' Arap Baharı '' na dönüşeceğini kim bilebilirdi ki ?
 
              Selçuklu ya da Artuklu dönemlerinde bu 'nizam' ( yapı ) a tepki gösteren muhalefet dediğimiz unsurlar Mardin'de hiç yok muydu ?
 
              Bunu kanıtlayan o kadar deyim /özdeyiş,atasözü ya da şarkı sözleri,şiir mısraları var ki bu da bunlardan sadece biri:
 
    '' Arb'in bayza  ib-simin u-ta'av rabbav yetemé ''
  ( Kırk yumurtanın bir ' para ' ettiği dönemde gelin öksüz büyütün.)
 
             Zinciriye Medresesi'nin inşaatına başlanırken,yapılacak medreseye değil;medresenin yapılacağı 1385 yıllarının Mardin'deki yoksulluğun boyutlarını kapısına yazmak isteyen muhalif bir hattat'ın kimine göre '' Hala bu Mardin Atasözü duruyor.'' kimine göre de '' Melik İsa'nın fark edişinde kapıdaki yazıt değiştiriliyor.'' dense bile halklarımızın muhalefeti nedeniyle kafalarındaki bu ifadeyi kim silebilir, kim inkar edebilir ki ?
 
            Pek fazla tarihin derinliklerine gömülmeden demokrasinin ülkemizde başlangıç olabileceği,yerellerden örgütlenebileceğinin ipuçlarını bir çok ülkede ve özellikle merkeziyetçiliğiyle tanınan Fransa'nın bile Anayasalarındaki değiştirilemez,değiştirilmesi zor görünen maddelerden yola çıkarak '' Fransa Cumhuriyeti'nin yerellerden başlanarak örgütleneceği...'' nin önü açılarak 1983'lü yıllardan 2003'lere gelinirken;demokrasisini bir adım daha ileriye atıp yerel demokrasinin güçlendirilmesine önem vermiştir.
 
           Gelin şimdi Cumhuriyet dönemi Mardin yereline bir çarşıdan bakalım :
                 
              Bir önceki yazıda geçen ''delu'' Mardin'de kamyonların yıpranmış lastiklerinden yapılan bir tür ' kuyu kovasına ' verilen ad olarak bilinir;hayvan pazarı ( Sok ıl- Devep ) ile Kayseriyé (Kapalı Çarşı ) arasında sıkışık kalan bir Çarşı ( Sok ıl-Sirrécin )'da üretilirdi lastik kuyu kovaları. 
 
             Lastiklerin irisini iki çırak tutarken sirréç/serrac elindeki keskin kösele kesen, bıçakla bir kasabın koca bir gövdenin derisini yüzercesine (selğ) hem kuyulardan su çekmek için 'delu' hem de tarım köylüsünün ve Kürt insanının ayağına bulduğu en ucuz yazlık lastik 'çerok(çarık) üretilirdi bu yerelde Mardin'de. 
 
            Kamyon lastiğinin geride kalan artıklarını, hamamda suyu ısıtmak için yakacak olarak satılır,çıkan tellerin körğen(kül ateşi ocağı)'den bir kaç kuruş ettiği için ayaklarımızın yanması pahasına toplar,sac sobacılarına ki bunlardan Ammo İzzo il-Hu(Aziz Amca)'ya satardık Cumhuriyet'imizin 37.yaşında Mardin'de...
 
           Cumhuriyet'imizin 40.yılına girerken, Beşir il-Yetemé lakaplı Beşir Ersoyak adında bir çocuk doktoru,trahom merkezi,veremle savaş dispanseri,iki sağlık ocağından başka halkımızın tıpkı bir özerk yereldeki halk dayanışmasını gösteren ve sağlıktaki bu boşluğu kapatmaya çalışan kırık-çıkıklara çare olan Beyt il-Kosal-li bugünkü ortopedi işlevinde deneyimli el becerilerine dayalı muayene ve tedaviyi yapan,diploması olmayan ama çaresizlikten sahiplenmeye çalışan kısaca KOSAL-Lİ Süryani Kadim halkının değerli hizmetlerini önce bir insan olarak sonra bir Mardin'li Arap olarak unutabilir miyim ?
 
           İlkyardım deneyimli insanlarımızın katkılarıyla adeta mahalle arasında bir sağlık ocağı enjeksiyon merkezi gibi çalışan yine Süryani Kadim halkından ve tanınan değerli bir ailenin(Beyt Huvato) değerli ablası Eliza'nın,her dilden/kültürden insanları ayırmadan merhem olmaya çalışması-emek vermesi, zorunda olmadığı halde günün her saatinde bu hizmeti verir olması halk dayanışmasının bir pratiği değil mi bu güzel insanlardan bizlere kalan ? 
 
          Ya Cumhuriyetimizin 47. yaşına gelene kadar Mardin'de önceleri ama çok öncelerinde yani Cumhuriyet öncesinden özel dişçi kalfalarımız Süryani Kadim hemşerimiz rahmetli İlyes il-dişçi il-ikbir (Diş hekimi Büyük İlyes )ve İlyes il-dişçi il-ığzayyır (Diş hekimi Küçük İlyes ) ikilisine sonradan Ammol Veyl ve eşi Nurdan hanım,Veysi Bisen'le beraber bu mesleği Mardin halkına hizmet vermeye devam etmekteyken ilimiz diş hastanesine ancak 2007-2008'de yani Cumhuriyet'imizin 74. yılında eski hastane binasında hizmete açılmıştır.
 
         Şimdi '' Bu ahval ve şerait içinde '' elimizi vicdanımıza koyarak sadece bu konularda Cumhuriyet'imizin getirebileceği demokratik ve paylaşımcı ya da sanayileşirken Güneydoğu'ya gereken yatırımdan özellikle insanlarına verilen değerden söz edebilir miyiz ?
 
        Kuruluşunun 47.yaşına gelene kadar hala köylüsüne çarık üretip giydirdiyse,yaşam tarzını ilgisizlikten adeta ilkel topluluk halinde bugünlere taşırken çaresiz kalıp 1960'lı yıllarda yani Cumhuriyet'imizin 37.yıllarından itibaren dalgalar halinde göçleri yaşadıysa Cumhuriyet'in demokratikleşmesini bile bile istemeyen statikocu zihniyetlerin,darbecilerin otoritelerine ve güçlerine güvenerek kurulmasına çalışılan yapının Demokratik Cumhuriyet olduğunu kim diyebilir ki ?
 
       Bu ülkedeki insanlara bir türlü sahiplenmeyip ortaklaştırılmayan anayasalarla,sevk ve idare edilmeye çalışılıp bir türlü istenilen kıvama getirilemeyen,potansiyel suçlu diye her iki ayağını bir '' delu '' ya, lastik kovayı da kuyuya atanlarla bugünkü '' Hepiniz kardeşsiniz '' örtüsü ve istismarıyla akan kanı durdurmak için bir türlü yasal güvence vermek istemeyenlerin demokratik,barışçıl bir anayasa çabası inandırıcı olabilir mi ?.. 
 
       Bana sorarsanız barışa hizmeti içi boş hamasetle yapamazsınız,yapmaya kalkışırsanız başa dönerken ' baharı ' kaybedip kışlarsınız.
 
       Oysa barışı dillendirmek başkasının ayak oyunlarına / uyutmacalarına gelip ' biat ' etmek demek değildir/olmamalıdır.
 
       Sizce barışın inandırıcılığını güvencelerle buluşturmadan,buz üzerinde yazılıp/çizilenlerle sağlanabilir mi ?
 
      Haftaya isterseniz tam olmazsa bile bizimle benzeşen yönleriyle 'demokratik anayasalara' başka ülkelerin deneyimlerinden bakalım...

Yorum Yaz