matesis
dedas

Komplo

  • 19.03.2011 14:41
Komplo
Son zamanlarda her taşın altında komplolar aranıyoruz. Uluslar Arası, bölgesel, kentsel hatta ailesel alanlarda bile komplo iddiaları olağan bir şey olmuştur. Komplo teorileri çocukların ağzına bile düşmüştür. O nedenle insanlarımızın haleti ruhiyesi çok karmaşıktır. En ufak bir olayda, komplo iddiaları hep ortalıkta dolaşıyorlar. Acaba diye herkes kendisine soru sormayı başlıyor. Doğru olabilir mi? Suçlanan mağdur olabilir mi? Bu alanda bir bit yeniği var demeye getiriyorlar… Evet, her alanda komplo iddiaları insanlarımızın kafalarını karıştırıyor. Amaç burada ortalığı bulandırmaktır. Herkes yaptığı pislikleri örtmek için, beceriksizliğine yeni bir ambalaj bulmak için, kendini vatandaşa mahsur göstermek için hemen komplo teorilerine başvuruyor. Tabii olarak bu bağlamda bir de merhamet ve empati duyguları devreye giriyorlar.

     Komplo yapanlar ile komploya uğrayanlar arasında sanki gizli bir işbirliği var. Her iki tarafın galiba birbirine ihtiyacı var. Rüşvet alan ya da veren, hırsızlık yapan, siyasi mücadelede Ali Cambaz oyunlarına başvuran, uçkur düşkünü zavallılar, vatan kurtaran darbeci, kirli oyunlar içinde olan gazeteci, sönük bir akademisyen ve beceriksiz bir siyasetçi olan herkes komplolardan söz ediyor. Basın ve siyaset etkinliğinde en çok kullanılan kavram son zamanlarda komplo oluyor.

     Şimdi, insan yaşamında hiç komplo olmaz demek istemiyorum. Mutlaka komplolara maruz kalmış insanlar var. Bundan hiç şüphem yok. Ama sevmediğimiz bir etkinliğin, bir önlemin, bir adımın, bir değişimin, bir fikrin önüne komplo kavramını yerleştirmek fikir yoksulluğunun bir belirtisi değil midir? Neden yaşamı hep komplo teorileriyle kavramaya çalışıyoruz ki? Komplolar dışında bir yaşam düşünmek çok mu hayali bir şeydir? Hiç sanmam! Çünkü niyet önemlidir…

     Geçenlerde Diyarbakır Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Osman Baydemir ile bir toplantıdaydık. Toplantıya ara verildiği zaman Sayın Baydemi’i çok solgun ve bitkin gördüm. Bu onun normal hali değildi. Rengi sapsarıydı, neşesi yerinde değildi. Morali bozuktu. Pek fazla konuşmuyordu. Hemen yanına yaklaştım, her zaman yaptığım gibi şaklaşmaya başladım. Şakalar konusunda ortak bir dil oluşturmuşuz kendisiyle. Ama Osman Bey gergin gözüküyordu. Sebebini sordum. Meğer bir gün önce atılan biber gazından etkilenmiş ve yarım saat kadar baygın kalmıştı. O nedenle solgun ve bitkindi.

     Bunu öğrendikten sonra, Osman Bey’e moral vermek için tekrar şakalaşmaya başladım. Ben kolay pes etmem. Bir oradan bir buradan derken Osman Bey eskiden olduğu gibi gülmeye başladı. Hem yorgundu hem de zorlanarak gülüyordu. Biraz olsun gülmeye çalışıyordu diyelim. Yalınız gülerken zorlanıyordu, nefes almaktan güçlük çekiyordu ve kalbi normal ritminde değildi. Ama bu sefer şaklaşmayı o sürdürdü ve dedi ki; bana bir şey olursa eğer, Şerefxan bana komplo yaptı derim! Hep birlikte güldük. Çünkü bu fikirler her yerde ve bağlamda dillendiriliyordu. Nasıl olsa komplo iddiaları hep revaçtaydılar ve malum bir siyasi duruşa da denk geliyordu…

     Aslına bakarsanız bizler komplo teorileriyle gırgır geçmeye çalışıyorduk. Çünkü bu iddialar ve söylentiler genel bir planda anlamlarını kaybetmeğe başlıyordu. Bir veba salgını gibi herkesin dilinde komplo teorileri dolaşıyordu. Olur, olmaz yerlerde tuzaklar, tezgâhlar, oyunlar vardı. Akıl artık sadece komploların hizmetine girmiş ve adeta bunların bir kölesi olmuştu. İnsanlar bu konulara çok kafa yoruyorlar ve bir türlü olayların gerçek nedenlerini araştırmaya yanaşmıyorlardı. Çünkü komplo çok kolay bir suçlamaydı ve insanlarda şüphe uyandırmaya yetiyordu zaten…

     Belli dönemlerde düşünceler ve siyaset tıkandığı zaman en basit itham komplolar oluyor. Fikir kuraklığı komplo teorilerini hep teşvik ediyor. Özellikle önde gözüken insanlar kendi işlevlerini yitirmeğe başladıkları zaman, ellerinde bir tek komplo düşünceleri kalıyor. Yaptığı hatayı, eksiği, yetmezliği, yanlışı örtbas etmek için tek çıkış yolu komplo iddialarıydı. Hâlbuki insanlar kendi hatalarını ve yanlışlarını kabul ederlerse, hem siyasetin hem de düşünmenin yolları açılır ve toplum ileriye doğru bir hamle atabilirdi.

     Ama insan bencil olunca, megaloman olunca kendisini “Bağdat Halifesi” zanneder. Benden sonra tufan gelir der, böyle bir anlayışla hareket eder. Hâlbuki komplo bir tertiptir, bir gizli karardır, bir tuzaktır, meşru olmayan yollara başvurmadır. Yani etik olmayan yollara başvurmadır. İnsan bencil olunca, megaloman olunca yerdeki karıncaları bile komplo yapmakla suçlar. Hareket halindeki her şeyi komplo olarak algılamak hastalıklı bir kişiliğin belirtileri değil midir?.

     Şunun altını kalın çizgilerle bir daha çizelim; hastalıklı kişilerin toplumsal siyasete yapacakları pek fazla bir katkıları olamaz. Siyaseti salt kendi bireysel çıkarları için yapanlar, siyaseti komplolardan ve ayak oyunlarından meydana geldiğini zannedenler, siyasetin paryası oluyorlar. Onlar ancak hastalıklı bir siyasete, bencilliğe ve megalomaniye bir örnek teşkil edebilirler. Siyaset psikologlarına ancak istatistiksel bir malzeme olabilirler. Her bakımdan siyasetin kötü adamları bunlar oluyorlar. İnsanlık tarihi böylesi hastalıklı insanlarla doludur. Bölgemizde böylesi insanlar hala var ve aramızda da rahat dolaşıyorlar.

     Zaten Ortadoğu halkları da böylesi siyasetçilerden kurtulmadıkları sürece, dünyada ve uygarlıklar mücadelesinde hak ettikleri yere gelmeyi başaramayacaklar. Eski muhteşem günlerine bir türlü kavuşamayacaklar. Bu alanda siyaset psikologlarına malzeme olan böylesi insanları burada saymaya gerek var mı? Hangi birisini sayayım? Hepsi zaten birbirine benziyor! Dikkat eden hepsi komplo teorileriyle uğraşıyorlar ve bunlar etik olmayan yollarla iktidara gelmişlerdir. Hiçbir zaman hak etmedikleri yerlere gelmişlerdir. Eğer yerdeki karıncalar bile komploların, tezgâhların bir parçası oluyorsa, o zaman tüm olanaklarımızla çıkarlarımızı korumalıyız diyorlar. Siyasetin aslı görevi bu olmalıdır diyorlar. Algılamaları böyledir. Ortada komplolar yoksa bile, komplo üretmek megaloman insanların normal uğraşıdır. Ama bu da yetmiyor ki!

     Asıl olan, bana göre bu komplo teorilerine pek itibar etmemek gerekiyor.
     Ben kendi açımdan bu komplo teorilerini birçok açıdan saçma buluyorum.
     Neden hep komplo yapanların tuzağına düşüyoruz ki?

     Akıl ve tecrübe tatile mi çıkmış? Şu açıktır; komplocu olanlar her taşın altında komplo arıyorlar, bulunca komplo diyorlar, bulmayınca yine komplo diyorlar! Komplocu kişilik siyasete komploların yön verdiğine inanır ama aslında bu komplo zihniyeti siyaseti sadece kirletiyor.
     Yetmez mi bu?

Yorum Yaz