matesis
dedas

“Kötü Gün, Dostuyla Gelirmiş”

“Kötü Gün, Dostuyla Gelirmiş”

Eşi ve çocukları nezdinde bile sözünün bir değeri olmayanların topluma yön verme rolüne soyunduğu bir zamanda yaşıyoruz.

Topluma faydalı olmak istiyorsa kişi, öncelikle net olması lazım. Zira cerrah / doktar net olmazsa hastası hakkında verdiği veya vereceği kararda, belki de fayda yerine zarar verecektir. Titrerse eli, Allah korusun... Korkmayacak, geri kalan azayı kurtarmak için, kangrenleşen yeri kesip atacak...

Kimi tarih oluyor kimi de tarih yazıyor ama her hâlükârda gerçek tarih herkesi olduğu gibi okuyor. Ne bir eksik ne bir fazla.

Bu dünyada herkes birşeyler yapar. Bir işi yapmanın iki yolu var: ya o işe muhtaç olacak veya aşık olacak. Kimi çıkara dayalı olan “muhtaçlık” şıkını seçerken bizim gibi olanlar da karşılıksız yapılan aşk şıkını seçti. Aşkı seçenlerin bedeni ölse de ölmezler Yunus'un: "Ölen hayvan imiş aşıklar ölmez" dediği gibi...

Bazı Allah dostları şöyle demişler: Üzülme! Dünya irademizde değildir. O ancak Allah’ın emrine bağlıdır. Allah’ın bütün emirleri ise (zahiren bize hoş görünmese de) hayırdır. Allah’ın takdir ettiğine razı ol ve her daim hamd et!

Ne inciten ne incinen olun demiş Selefi Salihin. İncitmemek kolay da zor olan incinmemeyi başarmak.

Bazı nimetlere sahip olunca şımarır ve kibirlenir insanoğlu oysa karınca bilir ki kanatlandığında zevali yakındır.

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadisi şeriflerinde "Eğer şu iki sınıf bozulursa tüm toplum bozulur: Ulema ve Umera" buyurmaktadır. 

Bir alimin kemale/olgunluğa ermesi için dört şey lazım gelir der Şeyh Ebul Hesen Şazili k.s:

1- Düşmanlarının sevineceği (gülünç) bir duruma düşmesi

2- Dostlarının şikayeti 

3- Cahillerin ayıplaması

4- Alimlerin hasedi

Şayet bunlara düçar olan alim, bunlara göğüs gerip sabr ederse Allah onu tabi olunan bir rehber kılar. Bu rütbeyi verir.

Eğer yokluğunuz bu alemde hissedilmiyorsa, o zaman varlığınız bu alemin sırtında yüktür. Ne işe yarıyorsun diye kendine sor, cevap yoksa dur ve düşün...

Korkma!

Yüzleş kendinle.

Gör, tanı, kendini...

Birileri sana gerçek yüzünü göstermeden önce sen kendi hakikatini gör! Yoksa hakikat aynasının tokadı çok sert inecek yüzüne.

Ey kendini bulunmaz hint kumaşı sananlar, sizden önce de dönüyordu bu dünya sizden sonra da dönmeye devam edecek.

Fedakarlık ederken feda olmak. Seni tanımayan saymayanlar için bedel ödemen: Fedakarlık yapayım derken feda olmak.

İnsanın gerçeği yaptığıdır söylediği değil.

Öyleyse insanın senin için ne yaptığına bak, hoş sözlerine değil.

Dedikodusunu yaptığınız kişilerle aynı karede hayata devam ediyorsanız mutlaka kendinizi sorgulayın yoksa birileri yüzünüze vurur. Dost, acı söyleyen değil; acı olanı bile acıtmadan söyleyendir...

En ağır yük, taşıdığın halde kimsenin görmediği veya herkesin görmezden geldiği yüktür.

Evet, "su akar yolunu bulur" demişler ama buluncaya kadar bir çok yanlış yeri de ıslatmış olur.

Ne kadar ağır olursa olsun, insan sevdiğinin yükünden şikayet etmez. Sevgi olmadan kimsenin yükü taşınmaz, sevince de yükten bahsedilmez.

“Kötü gün, dostuyla gelirmiş” sözü doğru çıktı çıkmasına ama kötü olan gün değil dost sanılan çıktı. 

Zor zamanlarında yanında duran dostlarını unutanların uzun vadede muvaffak oldukları görülmemiştir.

Bu davranış imparatorlukların yıkılışında dahi başat sebep olmuştur. Bizi anlayamazsınız zira beslendiğimiz kültür aynı değil.

Bizimki vefa sizinki sefa.

Bizimki fedakarlık sizinki çıkarcılık...

Ve biz sizin bizi anlamayışınızı da anlıyoruz. ELHAMDÜLİLLAH.

İnsanı güçlü kılan dostlarının sadakatidir. Sizin için sevinenlerin olmasından çok, sizin için üzülecek olanların olması önemlidir. Hep birileri mi bize iyilikte, mertlikte ve cömertlikte örnek olacak bizim de birilerine örnek olma zamanı gelmedi mi?

Davanız hak ise ölüm size mükafattır, kurtuluştur. Ne mutlu haktan ve hakikattan yana olan(lar)a.

Editör: M.Burhan Hedbi

Yorum Yaz