matesis
dedas

Kur’ân’ın beyanına göre Yahudilerde ekstrem duygular (Ölüm korkusu ve uzun yaşama hırsı)

“Onlar, kendi elleriyle önceden yaptıkları işler (günah ve isyanları) yüzünden ölümü asla temenni etmezler. Fakat Allah, zalimleri iyi bilir.” (Bakara 2/95)
Kur’ân’ın beyanına göre Yahudilerde ekstrem duygular (Ölüm korkusu ve uzun yaşama hırsı)

Mısır’da asırlar boyunca köle olarak yaşayan ve dönemin Firavunu II. Ramses tarafından erkek çocukları öldürülüp kız çocukları cariye yapılan ve ancak Hz. Musa sayesinde toplu bir göç ile kurtulabilen Yahudiler, Milattan önce 587 yılında Babil kralı Nabukatnezzar’ın (Buhtunnasr) toplu kıyımına uğramış tarihte Babil sürgünü olarak bilinen büyük bir göçe maruz kalmışlardı.

Yahudiler son yüzyılda ise Adolf Hitler yönetimindeki Alman Nazileri tarafından yaklaşık 6 milyon Yahudi’nin katledilmesiyle sonuçlanan en büyük soykırımı yaşamışlardı.

Üzerinde “Almanlar Ailelerimizi ve Evlerimizi Yok Etti, Siz de Umutlarımızı Yok Etmeyin” şeklinde pankart olan bir gemiyle Filistin limanına yanaşan Yahudiler, Filistinli Müslümanlar tarafından kabul görüp misafir edilmişlerdi. Buradaki Müslümanlar onlara yurtlarını, evlerini ve en önemlisi kalplerini açmışlardı. Ne gariptir ki bu kadar zulme ve işkencelere maruz kalan bu kavim, bugünlerde onlara kalplerini açan Filistinli Müslümanların kalplerinin en derinine hançerlerini saplıyor, ciğerlerini söküyor, ciğerparelerinin (yavrularının) parçalanmış organlarını poşetlere doldurarak ellerine veriyorlar.

1948’den bu yana, bedene yavaş yavaş sirayet eden bir kanser virüsü gibi Filistin topraklarını peyderpey ele geçiren Siyonist Yahudiler, Amerika’nın Hiroşima’ya attığı atom bombasının iki katına eş değer bomba ve silahlarla şerefli Filistin toprağı Gazze’yi bugün bir enkaz yığınına çevirmiş durumdadırlar. Tarihte belki de en ağır zulümlere ve soykırıma maruz kalan toplum olarak bilinen Yahudiler, nasıl oluyor da maruz kaldıkları zulmün çok daha büyüğünü Müslüman Filistinliler’e reva görüyorlar?

Bu sorunun cevabını kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de aradığımızda, kirli bir duygu ve düşünce dünyasına sahip kötü bir Yahudi zihniyetiyle karşı karşıya kalırız. Kur’ân’da Yahudilerin korkak, aynı zamanda kibirli olmaları, hasetçi, fitneci ve katı kalpli olmaları, dünyaya aşırı bağlı olmaları, verdikleri sözde durmamaları, bile bile hakkı gizlemeleri, isyankâr olmaları ve peygamberlerini haksız yere öldürmeleri gibi birçok olumsuz özelliklerinden bahsedilmiştir.

Bu yazımızda Yahudileri saran ölüm korkusu ve uzun yaşama hırsı gibi ekstrem (aşırı) duyguları, Kur’ân ayetleri bağlamında ele alacağız.

Yahudiler tarihi süreçte uzun zaman baskılara ve eziyetlere maruz kalmıştır. Belki de bu durumun bir neticesi olarak özgüvenlerini yitirmiş, zorluklarla ve sıkıntılarla karşı karşıya gelmekten korkan bir toplum haline gelmişlerdir. Örneğin Hz. Musa’nın Firavun ve adamlarına karşı durup, özgürlük için mücadele etme çağrısına çeşitli bahanelerle uzun zaman kayıtsız kalmış, hatta ilk zamanlarda karşı durmuşlardı. Bu durum Kur’ân’da şöyle beyan edilmiştir:

Hz. Musa’nın kavminden ancak çok az kişi, Firavun ve adamlarının kendilerine kötülük edeceğinden korka korka Hz. Mûsâ’ya iman etti.” (Yûnus 10/83) Mısır’dan kaçtıklarında Firavun’un ordusu ile deniz arasında sıkışıp kalınca da korkuya ve ye’se kapılıp “İşte yakalandık!” (Şuarâ, 26/61) demişlerdi. Firavun’dan kurtulduktan sonra ise onlara “Şu şehre girin. Sakın kaçıp geriye dönmeyin!” denilince, peygamberleri olan Hz. Mûsâ’ya “Ey Mûsâ! Orada zorba bir topluluk var, onlar oradan çıkmadıkça biz oraya asla giremeyiz. Ancak çıkarlarsa biz hemen gireriz. Ey Mûsâ! Onlar orada bulundukları sürece biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız.” dediler. (Mâide, 5/21-24) Hz. Musa’ya verdikleri bu cevapta, onların ne kadar korkak ve küstah oldukları görülmektedir.

Yahudiler, ölümden aşırı derecede korkan, dünya hayatına son derece bağlı olan bir topluluktur. Aynı şekilde savaşın en şiddetli anında, korkup savaştan kaçan insanlar olarak bilinirler. Onlar yaşamak için her şeylerini feda edebilecek bir tînettedirler. Kur’ân onların bu durumuna şöyle işaret etmiştir: “Andolsun, sen onların, yaşamaya, bütün insanlardan; hatta müşriklerden bile daha hırslı (düşkün) olduklarını görürsün. Her biri bin yıl yaşamak ister. Hâlbuki uzun yaşamak, onları azaptan kurtaracak değildir. Allah, onların bütün işlediklerini görmektedir.” Bakara 2/96)

Hayatta kalmak için hiçbir sınır ve kutsal değer bilmeyen ve adeta kendilerinden olmayanlara hayat hakkı tanımayan Yahudiler, belki de yaptıklarının karşılığını görmemek adına ölümü asla istemezler. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Onlar, kendi elleriyle önceden yaptıkları işler (günah ve isyanları) yüzünden ölümü asla temenni etmezler. Fakat Allah zalimleri iyi bilir.” (Bakara 2/95)

                                                                                            Doç. Dr. Mehmet Bağış

 

Editör: Nezir Güneş

Yorumlar

Image
Ziyaretçi
16.11.2023 / 12:43

İsrail'e ABD'ye kızmıyorum.Onlar ;küfrün , siyonizmin , yahudiliğin ve emperyalizmin gereğini yerine getiriyor.Irkçı emperyalistlerin İslam toplumlarının başına diktiği alçak korkak ve satılmış yöneticilere kızıyorum.Yahudileri ABD yi yazalım anlatalım ama bu onursuz ve satılmış yöneticileri de anlatalım.

Image
Ziyaretçi
10.11.2023 / 17:04

Cümlemizden inşallah

Image
Ziyaretçi
10.11.2023 / 00:32

Çok güzel bir yazı Allah razı olsun hocam

Yorum Yaz