matesis
dedas

Kur’an-ı Kerim Neden Arapça Nazil Oldu?

Kur’an-ı Kerim Neden Arapça Nazil Oldu?

Dil; insanın en büyük özelliği, kültürel değerlerin en önemlisidir. İnsan, elde ettiği başarılarda ve karşılaştığı zorluklarda dil faktörünün etkisi çok büyüktür. Zira elde ettiği başarıları veya zorlukları, insan ancak dil aracılığı ile başkasına ifade edebilir. Bunun yanında Kur’an, “dil” konusunu Allah’ın vermiş olduğu en büyük nimetler arasında saymıştır. Evet, dilin önemi ve hikmetinden ziyade, insana yol gösterip, Müslüman’a iki cihanda mutluluk ihsan eyleyen Kur’an-ı Kerim’in önemi ve hikmeti üzerinde zihnimdeki ve araştırmamdaki düşüncelerin kaleme döküldüğü kadarını dil-Arapça-Kur’an mefhumları çerçevesinde açıklık getirmeye çalışacağım.

Dünyada net olarak ne kadar dil olduğu bilinmemekle beraber BM raporlarında yaklaşık olarak (hali hazırda) 5 bin civarında dil olduğu ifade edilmektedir. Bu dillerden biri de Arap dili olan Arapçadır. Kur’an ise Arapça olarak nazil olmuş ilk ve en son, nazil olan kitaplar arasında da en büyük kitaptır.  Kur’an-ı Kerim’in Arapça olarak nazil olması, Arapçanın ve Arabistan’ın değer kazanmasına ve dünya coğrafyasındaki öneminin artmasına neden olmuştur. Bu nedenle Kur’an, Arapçanın sistematik hale gelip, yayılmasına ve ölümsüz hale ulaşmasına neden olmuştur. Şayet Kur’an olmasaydı, belagat, beyan ve iştikak (etomoloji) ilimlerinden çok az bahsedilecekti. Arapça daha önceleri dünyada yaşayan insanların bir bölümünün diliydi. Kur’an-ı Kerim'in nazil olmasıyla Arapça tüm dünyanın dili oldu. Müslüman olan olmayan milyonlarca insan Kur’an-ı Kerim’i daha iyi anlamak için Arapçaya yöneldi.

Arapça on dört asırlık bir geçmişine baktığımızda sentaks ve morfolojik olarak çok az bir değişikliğe uğramıştır. Ama diğer birçok dile baktığımızda zamanın sosyolojik zeminine göre yeni dil bilgisi veya anlam değişliklerine gidildiğine müşahede etmekteyiz. Bunun yanında Kur’an-ı Kerim’in Arapça olarak nazil olmasıyla, ilahi gücünde büyük tesiri ile Arapça daha zengin olmuş, hazinesine yeni kelimeler eklemiştir. Arapça, Arap yarımadasının büyük bir bölümünde, Kuzey Afrika’da ve Ortadoğu’nun bazı bölgelerinde konuşulan Hami-Sami dil ailesinin Sami kolunun güney merkez öbeğine bağlı bir dildir. Ayrıca Müslümanların ibadet dili de olması hasebiyle dünyada kullanılan bir dil olma özelliğine de sahip olmuştur. Yani Arapça belli bir coğrafyanın dili olmaktan ziyade; kültür, medeniyet, din ve bilim dili olduğundan birçok bölgeye ve dile tesirini göstermiştir. Arapçayı bu kadar önemli hale getiren en etkili etken hiç şüphesiz vahiy dili olması ve Son Peygamberin Arap olmasından kaynaklanmaktadır. Eğer öyle olmasaydı, Arapçada diğer diller gibi sadece konuşma anlaşma ve belki de biraz edebiyat dili olurdu. Şunu da unutmayalım bizler Arapçaya bu kadar önem vermemizin asıl nedeni İslam’ın temel kaynağı Kur’an- Kerimin Arapça olarak nazil olması ve Peygamber hadislerinin Arapça olmasıdır. Bunun dışında Arap dili dâhil olmak üzere dillerin birer iletişim aracı olduğu ve dillerin kutsallığı söz konusu olamayacağı noktasının altını çizmemiz gerekiyor. Diller; Allah’ın birer ayeti ve birbirimiz tanımak içindir.

O halde Kur’an neden Arapça olarak nazil oldu? Bu sorunun iki önemli nedenle cevaplamaya çalışacağım birincisi; Hatemu’l Enbiya’nın Arap olması ve Arap bir bölgeye ilk çağrısını yapması, ikincisi ise Arapçanın diğer dillere nazaran bazı özellikleri olmasıdır. Birinci madde üzerinde durmaktan ziyade Arap dili, belagati ve edebiyatının bazı özellikleri hususunu açıklamaya çalışacağım.

Arapçanın apaçık bir dil olması yani “beyan” vasfına sahip olması, beyan; en kapsamlı ve etikli şekilde meramı ortaya koymaktır. İmam Suyuti; “Kur’an-ı Kerimin en önemli vasıflarından birisi de diğer kitaplarda olmayan beyan vasfıdır,” diye ifade etmektedir. “Bu Kur’an apaçık bir Arapçadır.” Nahl (16/103)

Arapçanın diğer bir önemli özelliği; yabancı kelimelerin ve istilahın bulunmaması veya çok az bulunmasıdır. Muhammed Hamidullah; “zorunlu olarak giren birtakım teknik ve bilimsel kelimler dışında, Arapçada yabancı ıstılah yok denecek kadar azdır,” demiştir.

Evet, bir diğer önemli husus ve Arapçada ön plana çıkan hususlardan birisi de, Arapçanın zengin bir kelime hazinesine sahip olmasıdır. Araplarda sadece aslan ve devenin yaklaşık dört bine yakın ismi olduğu bildirilmektedir. İmam Suyuti, İmam Şafii hazretlerinden; “Arapçanın kapsamlı olması hasebiyle Hz. Peygamber dışında hiç kimse Arap dilinin tamamına vakıf olamaz,” diye nakletmiştir. Arapçanın temel kelimeleri yedi bin beş yüz civarında iken, müştaklarıyla  (türevleri) beraber on iki bine kadar çıkar. Aynı şekilde müradif (eş anlamlı) kelimelerin sayınsın fazlalığının yanında bir de mesela kürsü, kanun matbaa vb. birçok kelime, farklı toplumlarda kelimenin anlamı çağrıştırdığı anlam farklılık gösterebilmektedir.

Arapçanın besteli bir dil olması; dilciler, dilleri besteli ve bestesiz olmak üzere ikiye ayırırlar. İngilizce, Almanca, Fransızca gibi diller bestesiz diller kategorisine girerken, Türkçe ve Arapça besteli diller kategorisine girmektedir. İslam’ın yayılmasında Kur’an’ın kulaklara ve ruhlara tesir etmesinin etkisi büyüktür. Arapçanın ahenkli yönü özellikle kıraatte kendini daha net göstermektedir. Kur’an okunurken, foteniği, ahengi okuyucu ve dinleyici üzerinde eşsiz bir etki yapmakta, tilavette yapılan en küçük hata bile fark edilir.

Arapçada, kelimelerin değişime hemen hemen uğramaması ya da çok az bir kelime değişikliğine uğramasının etkisinin olduğunu da söyle biliriz. 1400 küsur yıl önce nazil olan Kur’an Arapçası ile bugünkü fusha (amice olmayan) Arapça kelimeleri yazılış ve anlam açısından birbirlerini doğrulamaktadır. Zira bu açıdan baktığımızda Arapçadan daha yaşlı olan birçok dil değişliğe uğradığına müşahede etmiş oluruz.

Yine birçok dilde olmayan ve Arapçada kendisini özellikle his ettiren bir özelliği; kelimelerin belirli harflerle başlaması anlam yönünden bizlere bir anlam kolaylığı sağladığını söyle bilirim. Mesela (DAT) harfi ile başlayan kelimeler; çirkin ve uğursuz anlamlarını vermektedir. (HE, “güzel he veya ince he dediğimiz harf”) ile başlayan kelimler ise genellikle güzellik ve uğurluğu ifade ederler.

Arapçanın diğer dillere nazaran morfolojik yapısının zengin olması da önemli bir husustur. Bir kelimenin kökünden o kelimenin ismini, fillini, zamanını, mastarını vb. yirmi dört sigada kullanma imkânına sahipsiniz. Mesela “kitab” masdarıdan; “ketebe, mektub, katib, mekteb vb” kelimelerini; aynı kelimenin köküne bağlı olarak bir sistem çerçevesinde müştaklarını meydana getirebiliriz. Morfolojik yapı diğer dillerde ya yoktur varsa da bu kadar zengin değildir. Mesela meşhur dilci Sibeveyh aynı kökten 308 kalıp müştakını tüketebilmiştir.

Arapçada zamirlerin yapısının da önemi büyüktür. Arapçada kelimler "tekil, ikil ve çoğul" olarak ayrıldığı gibi, aynı şeklide kelime "erkek-kadın" olarak da farklılık gösterir, bunun yanında fiillerde "hazır olan ve hazır olmayan" şekilde de ayrı olmaktadır. Bu hususta diğer dillerden kendisini ayrı gösteren önemli hususlardan birisidir Arapça.

Arapçada bazı kelimelerin diğer birçok dilde karşılığı olmadığı için bazen bu kelimeyi diğer dillere çevirmek için birçok cümle kullanarak açıklama gerekliliği olabiliyor.

Evet, dil, canlı gelişen ve kültürlerarası iletişimi sağlayan, insanı diğer varlıklardan ayıran büyük bir olgudur. Dil, hikmetin yoludur. Her dil kutsaldır. Her dil Allah’ın en büyük olduğunun ayetlerinden bir tanesidir. Arapça sadece Arapların dili değil, Ümmeti Muhammed’in dili, tüm Müslümanların dilidir. Arapça antropolojik anlamda diğer dillerden bir tanesidir. Kur’an’ın Arapça olması, onun kutsiyetinden olmayıp, Arapçanın değişmez özelliği yanında, çok zengin kelime hazinesine sahip olması, içinde belagat, edebiyat, fesahat, müteradif kelime, iştikak ve irab bulunmasından dolayıdır.  Allah-u Teâlâ en son peygamberi Araplardan seçti. Hatemu’l Enbiya’ya ümmetine tebliğ etmek için, ümmetinin de o kitabı gidilecek yol seçmeleri için Kur’an-ı Kerimi nazil etti. Tabii ki peygamberin Arap olması ve ilk risalet çağrısının Araplara olması ve diğer dillerden ayıran birçok hususun bulunması gibi nedenlerden ötürü yüce yaradan o Kur’an’ı Arapça olarak nazil etti.

Yorum Yaz