Kürt sorunu çözülemez!

Hiç şüphe getirmez ki Türkiye’nin en büyük sorunlarından
biri Kürt sorunudur. Yüz-iki yüz yıldır var olan bu sorun uğruna nice
makaleler, köşe yazıları yazılmıştır, bu sorun seçim vaatleri olmuştur hükümet
programlarına girmiştir, uğruna saatlerce TV programları yapılmıştır, kongreler,
konferanslar, seminerler düzenlenmiştir.
Kimi bu sorunu ekonomiye,
bölgenin geri kalmışlığına bağlamıştır, kimi ise asimilasyon politikalarından
kaynaklı olduğunu dile getirmiştir.
Ancak ne var ki özellikle son 25-30 yıldır uğruna bu kadar emek harcanan
sorunu hiçbir iktidar çözememiştir.
Kürt sorunu en kuvvetli şekilde ilk olarak 1989 yılında SHP tarafından
dile getirilmiştir. ‘’Kürt raporu’’ başlıklı metinin içeriği o dönem siyasetine
göre son derece aykırı olmuştur. Zaten SHP’nin Kürt sorununa karşı edindiği
tutum daha ılımlı daha özgürlükçü olduğundan dolayı sürekli
eleştirilmiştir. 1990 Temmuzu’nda
yayımlanan raporda yazılanlar bugün halen dile getirilmektedir. Görülüyor ki
raporda yazılanlar gerçekleştirilmediği sürece bu sorunun çözülmesi
imkansızdır. Raporun yayımlanmasında sonra işleyen süreç malumunuzdur. 91 yemin
krizi, faili meçhuller, zulüm gören bir halk, akşam dokuz’da ışıkları söndürüp
ağlayarak yatağına giren çocuklar, boşaltılan köyler, Almanya’ya kaçan
insanlar. Tarifsiz acılarla geçilen
‘’90’lı yıllar’’ işte…
2000 li yıllara gelindiğinde PKK ile verilen mücadele sonucu
PKK kendini feshetmiş. AKP ‘’ sıfır terör sorunu’’ ile yönetimi ele almıştır.
Ancak ne var ki, AKP iktidara geldikten sonra çatışmalar yeniden
başlamıştır. Ancak 2005 yılında
Diyarbakır’da Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır konuşmasıyla temelleri atılan çözüm
süreci Oslo görüşmeleri ile fiili olarak başlamıştır. Yine Diyarbakır’da
yapılan ve Irak KYB Başkanı Barzani, Şiwan Perveri ve bir çok ünlünün de
misafir olarak bulunup, son derece zekice hazırlanan ‘’Megri megri’’ mitingi Kürt sorunu için
kelimelere anlatılamayacak kadar önemli bir adım olmuştur.
2013-2015 yılları
ülke tarihine kıyasla rüya gibi geçmiştir. Kürt sorununun çözümü için önemli
adımlar atılmıştır. Nitekim geçen yıl
ise sonuca varılmıştır. Öcalan çağrısı ve Dolmabahçe mutabakatı ile sorun
çözüldü derken birden mütebkata ‘mütabık’ olunamamıştır. Çözüm sürecinde ki kararlılık
yerini bitkinliğe bırakmıştır. Seçimden sonra Suruç katliamı ile birlikte
ülkede son 3-4 yılın aksine çatışmalar yaşanmıştır. Sonrası malum…
Sorunun çok kısa özeti böyledir. 90'lı ve 2000'li yıllar göz
önüne alındığında bir çok soruya cevap verilebilir. Eylül ayından beri belirli
aralıklara bana ayrılan köşede naçizane fikirlerimi yazıyorum yazdığım
yazıların çoğu bu sorun ile ilgili oldu. Çatışmaların en şiddetli döneminde
dahi barıştan, barışın gerekliliğinden bahsettim ve umutlu bir şekilde gerçek
barışın geleceğinden kuşkumun olmadığını belirttim. Ancak şu son zamanlarda
yapılan açıklamalar tek başına, benim barışla ilgili umutlarımı yıkmıştır,
hatta hayallerimi dahi boşa çıkarmıştır. Ayrıca Kürt sorunu ve çözüm süreci ile
ilgili olay ve gelişmelere baktığımda gerçek barışın tam anlamıyla
gelemeyeceğini Kürt sorununun tam anlamıyla çözülemeyeceğini anladım ve kabul
ettim.
·
Öcalan’ın
‘’bu sorunu bitireni bitirirler’’ demişse Kürt sorunu çözülmez.
·
Türkiye
çözüm süreci boyunca son derece güzel günler yaşadığı halde bugün bunları
yaşıyor ve bu günleri barışlı günlere yeğliyorsa kürt sorunu çözülmez
·
İmralı’da
ki görüşmeler bugün inkar ediliyorsa Kürt sorunu çözülmez
·
Dolmabahçe mütebakatı inkar ediliyorsa Kürt sorunu çözülmez.
·
Öcalan'a süreç boyunca yapılan bütün iltifatlar
reddediliyor ise Kürt sorunu çözülmez
·
Sırf bu günlerden dolayı Muş’taki 9 kişinin
katledilmesi ile ilgili olan dava düşüyorsa Kürt sorunu çözülmez.
·
Barış elçisi katlediliyor ve cinayetin
aydınlatılmasında bir arpa yol gidilemiyorsa Kürt sorunu çözülmez.
·
Bu kutuplaşma ortamında Kürt sorunu çözülemez.
·
Kürt
siyasi hareketinin önemli isimleri ‘bu sorunu çözecek son jenerasyon biziz’
diyorsa kürt sorunu çözülmez.
·
Ve önemlisi ölümlere üzülmeyip kimlerin öldüğüne
bakılıyorsa Kürt sorunu çözülmez.
·
Bu Kürt sorunu çö-zü-le-mez.
·
Bu Kürt sorun çö-zül-mez. Sadece çatışmalar
durdurulabilir, bu yolda ölümler durdurulabilir.
Kürt halkının gördüğü zulmü engellemek mümkün değildir. Kürt
halkının yapabileceği tek şey üstad Said Nursi’ye ait olan ‘’zailim izzetinde mazlum zilletinde kalıp
buradan göçüp gidiyorlar. Demek mahkeme-i kübraya bırakılıyor’’ Sözünü
haykırmaktır. Ve bu zulümden kim sorumluysa çatışmalara kim müsebbipse onu
Allah’a havale etmektir.
Not: umudumun kalmamasında bahsettim, aslında bir umut var
değerli okurlar. O’da tüm dünya haklarına insani haklarını vaat eden ve hakkını
teslim eden anlamı barış olan İslam’a sarılmaktır.
vesselem
şükrü ADEMHAN
08.03.2016 / 21:32Kürt sorununun çözülmeyişinin altındaki en büyük iki neden.1- rant ortadan kalkar.2- MHP nin sonu olur.