matesis
dedas

Kürt sorunu Devlet Olma sorunudur

Kürt sorunu Devlet Olma sorunudur

Kerkük’ün Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin denetimine geçmesi ve PKK’nin çizgisinde yarattığı stratejik değişiklik yani Bağımsız Birleşik Kürdistan’dan Devletsizlik hali olan Türkiyelileşmeye kadar ki süreç, Kürtler arasında Bağımsız Devlet fikriyatını yoğun bir şekilde gündeme oturttu deyim yerindeyse.

Aslında Kürt sorunu demek bir anlamda Bağımsız Kürdistan sorunu demektir. Bunu en iyi bilenler hiç kuşku yok ki 1925’lerde Kürdistan coğrafyasının bölünmesini ve ardından paylaştırılmasını gerçekleştiren dönemin emperyal güçleri İngiltere, Fransa ve ABD olmak üzere, bu coğrafyaya pay sahibi olan ülkeler Türkiye, İran, Irak ve Suriye’dir.

Kürt siyasal aktörleri ve aydınları arasında tartışılan ve savunulan tez ‘Kürdistan bir sömürgedir.’ Tezi hep olmuştur. Bunun çözüm karşılığı ise en federasyon ve daha sonra bağımsız bir devlet fikri hep olmuştur. Sevgili İsmail Beşikçi Hoca ise ‘Kürdistan bir iç sömürgedir.’ Tespitini Devletler arası Sömürge: Kürdistan adlı çalışmasında yaparak bir anlamda sömürge tezini tescilleştirdi. İsmail Hoca’nin iç sömürge tezi 1990’larda PKK hareketinin yükselişte olduğu bir döneme tekabül etti ve bu tez o zamanlar PKK’ye yoğun sempati duyan Kürt gençliği arasında benimsendi, heyecan yarattı. Zira bu yıllarda PKK bağımsız devlet fikrinden herhangi bir stratejik değişikliğe gitmemişti. Ve bundan dolayıdır ki kırsala katılım daha yoğun daha anlamlı geliyordu üniversite gençliğine. PKK’nin stratejik değişikliği PKK Önderi Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye gelmesinden sonra olacaktı. Demokratik Cumhuriyet teziyle başlayacak ve devletsizlik haline kadar gelecekti.

Genel anlamda söyleyelim ne kadar siyaseten stratejik değişikliği yapılırsa yapılsın aslında her Kürdün hayalinde Bağımsız bir Kürdistan Devleti’nin realitesi söz konusu. Bu tespiti yapan bir dönem KDP Başkanı olan şimdilerde ise Kürdistan Bölgesi Hükümeti Başkanı olan Mesut Barzani^den başkası değildi. Barzani’nin her iki dudağı arasınan çıkan bu kelimeler sadece Güney Kürtleri arasında değil bütün Kürtler arasında memnuniyet ve sempatiyle karşılanmıştı.

İdeoloji ve siyaset ne olursa olsun, nasıl yürütülürse yürütülsün Kürtler arasında tek ortak payda vardır: Kürdistan. Bu kavram, Kürtler sömürge ulus olarak var oldukça hep onların hayalinde olacak, onların rüyalarını süsleyeceğe benzer. Bu, Müslüman Kürtler için de, sosyalist Kürtler için de, ateist Kürtler için de böyledir.

Şimdi dikkatinizi başka bir noktaya çekmek istiyorum değerli okurlar. Bilindiği üzere bugün dünyada nüfusu 40 milyona varan bir ulustan söz ediliyor ve devleti olmayan tek ulus Kürtlerdir.  Şimdi sömürge tezi ve onun getireceği bağımsız devlet fikri ile ardından Kürtlerin coğrafyasıyla birlikte Türkiye’den ayrılma olasılığı karşısında doğal olarak Türk egemen sistemini ürkütmekte ve bundan dolayı da bütün militarist gücü ile hiç acımadan Kürt serhildanlarını bastırmıştır. Zira egemenliğinden Kürt coğrafyası gibi yer altı ve yer üstü zenginlik kaynakları bakımından büyük potansiyel olan bir coğrafyayı kaybedecektir. Bu, bir yerde anlaşılır bir durumdur. Ancak yıllar yılı Türk sol hareketi de, genel anlamda belirtmek gerekirse elbette ki total yaklaşım doğru değildir, Kürt ulusunun devlet kurma hakkını değil de birleşmeden yana bir tavır izlemiştir. Halbu ki Marksizm ve Leninzmin Türk sol hareketi arasında yoğunca benimsendiği ve tartışıldığı bir dönemde de Kürt sorunu karşısında hep birleşmeden yana bir tavır izlemiştir ki bunu sosyalist enternasyonal fikrine dayandırıyordu. Oysa Lenin bu konuda netti:

Ezilen ulusun devrimcileri birleşmeden yana, ezen ulusun devrimcileri ise ayrılmadan yana bir yaklaşım göstermeliydi. Ancak söz konusu Kürtler olunca durum tersine dönebilirdi. Ne var bunda yan?!!!!

Gelinen noktada Türk sol hareketinin anlayışı galebe çaldı. Bir anlamda Türk egemen sisteminin talepleri doğrultusunda bir süreç gerçekleşti Bağımsız Kürdistan fikrinden vaz geçtiğini ilan eden PKK kurmaylarının ilan ettikleri stratejik değişiklik ile. Oysa Platforma Demokratên Kurd ya da Türkçesi ile Demokrat Kürtler Platformu’nun organizasyonu ile iki gün gibi kısa bir sürede sıcaklığın 50 dereceyi geçtiği Kızıltepe gibi bir yerde Bağımsız Kürdistan için 4 bin imza toplandı. Yaşlısıyla genciyle; kadınıyla erkeğiyle ama en çok gözüme çarpan Kürt gençlerinin imza atmaya eğilim göstermesi umut vericiydi. Bu da gösterdi ki söz konusu Kürdistan olunca Kürtler siyaset ve ideoloji ötesi yaklaşmaktadır. İmza organizasyonuna kimin öncülük ettiği önemli değildir Kürtler için. Zaten A Partisi B Partisi ortak payda olan Kürdistan konusunda önemli olmaması gerekir. Saygıyla…

Yorum Yaz