diorex
life
Dedas

Maksat hayra vesile olmak, şerre alet olmamaktır

Maksat hayra vesile olmak, şerre alet olmamaktır

Önceki yazımda hayırlı bir amel adına çevremizde olup bitenlerin dillendirilmesi için yazdığım yazımın başlığı, değerli bir okurum tarafından gramer yönüyle eleştirilerini almıştım. Dikkate şayan bu değerlendirmesinden dolayı kendisini tebrik ederken bir süre yazı yazıp yazmamak arasında gidip gelmiştim ama sonunda şuna karar kıldım. Hiç kimse Maksad ve meramı anlaşılır bir düşünceyi usul yönü ile şikâyet etmesin. Çünkü hepimizin  "İyiliği emretme, kötülükten sakındırma" gibi ilkemiz ve temel bir vazifemiz vardır. Bunu yapmazsak,  kötü insanları kendi hallerine bırakırsak, kendilerine kötülük yaptığımız kadar toplum için de tehlike oluşmasına vesile oluruz. Akıllı insanlar bunu bilirler ve sonucunu görürler. Toplumun içindeki fertlerin kişisel kötülüğü şahsındaki zararla bitmez, topluma da sıçrar ve yayılır. Örneğin on dairelik bir apartmanda oturanlardan biri, ben kendi dairemi yakıyorum, kimse karışamaz, diye kendi dairesini ateşe veremez. Toplumda kötü iş yapanları uyarmayıp bana ne diyenlerin sonucunu şu çarpıcı misalle; Zamanın birinde bir adam yaşarmış. Bu adamın hayatta tek isteği bir at sahibi olmakmış. O zamanlar ulaşım zor, at değerli, adamsa inadına fakir. Adam azmetmiş çalışmış çabalamış. Ne iş olsa yapmış. Yememiş içmemiş kazandığını biriktirmiş. Yıllar sonra oturup biriktirdiği parayı saymış, hesabını kitabını yapmış. Parasına bakmış ki parası iyi bir at almaya gücü olmuş. Almış torbasını sırtına köy köy gezip at aramaya başlamış. Bazı yerlerde gösterilen atları adam beğenmemiş bazı yerlerde gösterilenleri beğenmiş ama parası yetmemiş. Bir gün bir köyde hem isteği gibi hem de parasına uygun bir at bulabilmiş. Sıkı bir pazarlık yapılmış velhasıl adam atı almış. Vakit kaybetmeden memleketine dönmek için yola koyulmuş. Biraz yolculuktan sonra bir yaya yolcuyla karşılaşmış. Yolcunun üstü başı perişan belli ki günlerdir aç, sefil yollarda. Atlı adam, yaya yolcunun haline acımış. Kendi azığında da pek bir şey olmamasına rağmen yiyeceğini yayayla bölüşmeye karar vermiş. Bir ağacın gölgesine oturup azığı yemişler. Gidecekleri istikamet de aynı olduğundan birbiriyle yoldaş olmuşlar. Adam atına bindirmiş. Konuşarak, söyleşerek yol almışlar. Akşam olmuş. Bir yere çekilip yatmışlar. Sabaha karşı adam nal sesleriyle irkilmiş. Gözünü açtığında yardım ettiği yaya yolcunun, atıyla beraber dörtnala kaçtığını görmüş. Arkasından koşmaya çalışsa da ne fayda yetişmesi mümkün olmamış. Soluk soluğa kalan adam derin bir iç çekip:

-Git demiş git be adam. Ben seninle yoldaş oldum derdimi, kederimi anlattım sana buna acımam. İki lokma ekmeğimi bölüştüm buna da acımam. Yıllardır böyle bir atım olsun istedim alıp kaçtın, ona da acımam. Yalnız benim içimdeki merhamet duygusunu, acıma duygusunu da alıp gittin işte buna yanarım demiş. Evet, hikâye bu.

Buradan hikayeden hareketle; yerel seçimlerin yaklaştığı ve hizmet yarışı startının verildiği şu mevsimde insan merkezli bir hizmetin olması gerektiğini düşünen birisi olarak, kimisinin derdi birilerinin ipliğini pazara çıkarma, kimisi ise makam şöhret peşinde iken derdimiz öngörerek hava durumu tahminlerinden hareketle vuslatı!.. sağlayan yolları tuzlayan , kar yağışın getireceği güzelliğin kaosa dönüşmemesi için her türlü tedbiri elden bırakmayan  bir yerel hizmet anlayışı.!.( Şu yönüyle , sakinlerden biri diğerinin güneşini, gölgesini düşünecek kadar bir mimari yapıyı şekillendiren Eski Şehir özlemi ve asaleti dururken, öte yandan fasit bir mimari yapılaşma ile özel hayatı yakından taciz eden bir Yenişehir ucubiyeti)nin getirmiş olduğu el an!

Neyse biz hikâyeden uzaklaşmayalım. Bunları hak etmeyen şehir halkı olarak insani değerlerimizi kaybetmeden tercihlerimizi Yani 2014 yılının Mart yerel yönetimleri seçmek için bir kere daha tercih yaparken Mardin’imize “Proje” diye nitelendirilen hizmetlere değil, belediyeyi borç batağına sürüklemeyecek, belediyenin imkanlarını çar-çur etmeyecek, belediyenin mallarını satıp savmayacak, partizanlık yapmayacak, belediyede siyasi görüşünden dolayı ezmeyecek,süründürmeyecek,dürüst,çalışkan  insanların hizmetini önemsemeli diyor..
 Son olarak Ne diyelim;

Bizim!(Mardinlinin) re’yinin önemsenmesi doğrultusunda oyumuzu alın, bizi doğru- yanlış vaatlerle oyalayın, ama ne olur bizim içimizden (Beledimizden) maddi çıkarlarını alsanız bile ama merhamet duygularını almayın çünkü Mardin’imizin kaybedecek pek bir şeyi kalmadı.

Yorumlar

Image
[email protected]
13.12.2013 / 19:55

Wallahi tesadüfen okudum.Gerçekten güzel bir yazı tebrik ederim.

Image
MEHMET AYAZ
13.12.2013 / 13:47

Güzel bir yazı.<br>Ağzınıza sağlık.

Yorum Yaz