matesis
dedas

Mardin'de Taziye Geleneği

Mardin'de Taziye Geleneği

           İnsan, maddeten kâinatın küçük bir parçası olmasına rağmen manen büyük bir değer taşır. Kur’an-ı Kerim’de insanın Yüce Yaratıcı’nın halifesi olduğu, meleklerin ta’zim ve hürmetini kazandığı, evrendeki mevcut imkânların onun emrine verildiği belirtilmektedir. Çünkü insan akıl, düşünce ve yetenekleriyle kendisini, çevresini ve yaratanını tanımak ile yükümlü bir canlıdır. Bu kadar değer atfedilen insanın, ölüm ile yok olmaması gerekir. İslam inancına göre ölüm, maddî şartların çevrelediği fâni hayattan ebediyete geçişi sağlamak için işleyen bir mekanizmadır. Ölüm, Allah ile münasebetini kesmeyen insanlar için saadetlerle dolu yeni ve ebedî bir hayatın başlangıcıdır. Ölüm, tartışmaya imkan bırakmayan bir hakikat, inanan insan için ebedî dirilişin müjdesidir. Bu sebeple, İslam kültüründe ölen kişiye değer atfedilir ve kendisi için bazı dini ve örfi merasimler düzenlenir. Cenazesinin yıkanması, beyaz kefene büründürülmesi, cenâze namazının kılınması ve cenâzenin defnedilmesi gibi maddî ve manevî temizlikle yola koyulur.

            Taziye; vefat eden bir kimsenin yakınlarına ziyarette (taziyede) bulunmak, Mardin'de köklü İslami geleneklerindendir. Taziye, ölünün ailesini teselli etmek, sabır ve tahammüllü olmalarını sağlamak, kaza ve kadere razı olmaya teşvik etmek ve Müslüman ölüye dua etmek amacıyla yapılır. Taziye’ye gitmenin büyük bir sevap olduğu inancı hâkimdir. İslam anlayışına uygun olan bu düşünceyi bu hadisi şerifte teyid eder. Peygamberimiz (s.a.s.) “Başına gelen bir musibet sebebiyle kardeşine taziyede bulunan bir Müslüman’a, kıyamet gününde Cenâb-ı Allah, mutlaka şeref ve üstünlük elbisesi giydirir.” diyerek, musibete uğrayan insanlara yardımcı olmanın bize kazandırdıklarının önemini vurgulamıştır

            Cemaat taziye evine geldiğinde tek tek cenaze sahiplerinin elini tutarak baş sağlığı diledikten sonra karşılıklı olarak dizilmiş sandalye veya kürsülere süre oturur ve  “Allah ecrinizi artırsın, sabrınızı (tesellinizi) güzelleştirsin ve ölünüzü affetsin ruhuna elfatiha.” der. Tüm cemaat Fatiha süresini sessizce okur. Fatiha bittikten sonra taziye için gelenler taziye sahiplerine: “ Baki olan Allah! Allah rahmet eylesin, Allah af ve mağfiret etsin, Allah sabır versin, Allah mekânını cennet etsin, başınız sağ olsun.” gibi moral verici, teskin edici sözlerle dua ederek ölü yakınlarını teselli etmeye çalışırlar. Taziye sahipleri de, sırayla gelenlerin elini sıkarak “Hoş geldiniz, Allah hayrınızı kabul etsin, Allah sizden razı olsun.” vb. sözlerle karşılık verir. Taziye için gelenler, kalabalığın durumuna göre, bir süre oturur. Aynı sözler taziye yerinden ayrılınca da tekrar edilir. Bazen gelen cemaatin içerisinde imam var ise imam beraberinde getirdiği cemaatin duasını yapar. Gelen imam bazen bir aşır okur. Okunan aşrın özellikle ölüm, sabır ve ahiretten bahseden ayetlerden olmasına dikkat edilir. Taziyeye giden cemaat, imamı aralarında bulundurmaya özen gösterir. Kimi taziye evlerinde taziye kurulduğu andan itibaren taziyede imamın yokluğu hissedilmesin diye cenâze sahibiyle dostluk ilişkisi devam eden imamlar taziye süresince orada kalmayı bir sorumluluk olarak görürler.

            Taziye esnasında çay, su, kahve (mırra) ikram edilir. Kahve (Mırra) nin çok eski gelenekten geldiği çok acı kahve olduğu ve özellikle taziyelere has olunmuş bir kahve çeşidi olduğu bilinmektedir. Taziye evindeki her türlü hizmeti ölenin akrabaları ve komşuları yapar. Yardımlaşma ve dayanışmanın yoğun bir şekilde görüldüğü göze çarpar. Mardin'deki taziyelerin normal süresi üç gündür. Taziyelerde ilk gün çok kalabalık olur. Ölen kişi ailesi üç günden sonra evine geçer  uzak yerlerden gelenler, sonradan duyanlar misafirleri evinde kabul eder.

            Mardin'de taziye geleneği,hızla bireyselleşen ve dünyevileşen günümüz dünyasında, insanımızın tüm olumsuzluklara rağmen, yardımlaşma, dayanışma, acıları paylaşarak azaltma, barışı tesis etme gibi insanî değerlerden vazgeçmediği, vazgeçmeyeceği mesajını vermektedir. Birbirine dargın ve kırgın olanlar hatta husumetleri düşmanlık derecesine ulaşmış insanlar dahi birbirinin taziyesine giderler. Böylece taziyenin toplumda önemli bir barış köprüsünü tesis etmeye vesile olduğunu söyleyebiliriz.

            Yakın zamanlara kadar taziyeler, ölü evinde kabul edilirdi. Akrabalar, komşular, tanıdıklar buraya gelir, baş sağlığı dileyerek Fatihalar okurlardı. Modern hayatın dayatmaları, şehirleşme ve apartman hayatının getirdiği sıkıntılara rağmen Mardin’de taziye geleneği giderek güçlenmiş, evlere sığmayan ziyaretçiler artık “Taziye Yeri” denilen yeni mekânlarda ağırlanmaya başlanmıştır. Son zamanlarda taziyelerin ölü evinde değil de, başta çadırlarda ardında da taziye evlerinde icra edilir. Taziyenin üç-dört gün sürmesi farklı yerler kiralanmasından dolayı özellikle fakir olan cenaze sahiplerini zor durumda bıraktığından, bu durum, insanları taziye yerleri için farklı çözüm yollarını geliştirmeye yöneltmiştir. Son zamanlarda taziye yerleri camilere yakın yerlerde özel taziye evleri yapımıyla bir çözüm yolu geliştirildi.

            Taziye evleri, ya camilerden bağımsız ya da (genellikle) camiye yakın bir yerde yapılmaktadır. Taziye evlerinin kapasiteleri 150–400 kişi civarındadır. Taziye evlerini, isteyen herkes kullanabilir. Özellikle son on yılda, evler, taziyeler için yetersiz gelmeye başlayınca taziye evlerinin sayısı da hızla artmaya başladı. Son yıllarda yapılan camiler, genellikle taziye yerleri düşünülerek inşa edilmektedir. Bu tür camilerin zemin katları taziye yeri olarak düzenlenmektedir. Bu camilerin zemin katları sadece taziye için kullanılmakta, bunun dışında başka bir amaç için kullanılmamaya özen gösterilmektedir. Taziye yeri bulunmayan yerlerde özel dizayn edilmiş taziye çadırları kurulur. Taziye evlerinde herhangi bir ücret alınmamaktadır. Bazen yakıt gibi çeşitli ihtiyaçları için cüz’i miktarda para bağışı yapılabilir.

            İnsanın bu ulvî yolculuğunda onu yalnız bırakmamak, kendisi için son vazifeyi icra etmek, geriye kalan Müslümanlar için dinî ve insanî bir görev olarak kabul edilmektedir. Her birimiz mutlaka taziyeye şahit olmuşuzdur. Toplumumuzda bu kadar önemli bir uygulamayı dinî ve örfî  yönden irdeleyip uygulamaları kelimelere döküp gelecek nesillere aktarılmasında ayrıca farklı toplumlara toplumumuzun bu örf ve adetini aktarmada fayda sağlayacağını düşündüğümden Mardin'de taziyelerde yapılan bu uygulamayı kelimelere dökmek istedim.

            Söz uçar yazı kalır misali...

Yorumlar

Image
ahmet göktaş
06.09.2016 / 05:35

halife,halef ne demek hocam! biz kim Allahın halifesi olmak kim? emeviler aynı bakış nedeniyle yapmadıkları zulüm kalmamış. ashabın böyle bir yorumu yokken yerleşik hakim dini kültür sizin yaptığınız yorumu yapıyor. inni ce'ilun fil ardi halife...diyor halefi demiyor...

Yorum Yaz