matesis
dedas

Marduk Mardin'de Şahmeran'la Elele...

Marduk Mardin'de Şahmeran'la Elele...

                                                 RÖPORTAJ     

          Eğitimin sorunlarından yakınan insanlarımızın haklı olarak gelecekten beklentilerinin olduğunu, yaptıkları yorumların samimiyetine güvenerek bugünden tezi yok bu önemli sorunların ''açılımları'' kapanırken, Mardin Halkı olarak yerelimizde ve genelimizde gerçekleri görme adına somut/gerçekçi açılımlarımızı klasik röportaj anlayışlarından ileriye bir adım atarak,birlikte örtülerin kaldırılmasına katkıda bulunarak elimiz ve yüreğimizle birlikte dokunacağız
         Gerçekten '' Mezopotamya Uygarlıkları'' her yönüyle farklı kavimlerin/halkların etkileşmesiyle ve kaynaşmasıyla geliştiğini biliyor ve yaşıyoruz.
         İlk röportajımı belki de tanıdığınız,ilkokul öğrencisiyken okullararası bir kompozizyon yarışmasında ödül alıp,mütakip çocuk bayramında kısa bir süre için Mardin Valiliği'ni temsilen valilik koltuğuna oturduğunu bildiğim; bugün için Mardin el sanatlarında :
        Camaltı tablolar
        Bakır işlemeciliği
        Hat sanatı
        Tahta oymacılığı ve
        Eski el yapımı ürünlerle Mardin El Sanatları'nı tanıtmak için uluslararası fuarlarda sesini arkadaşlarıyla duyurmaya ve bir çok yeni projelerle ivme kazandırmaya çalışan Tacettin Toparlı'yla evet yanlış okumadınız yerelimizden,emek verenlerden biriyle bu ayda yavaş ilerleyerek te olsa göstereceğiniz sabıra sığınarak,röportaj yapmaya çalıştım :


       Tacettin Bey kendinizi tanıtır mısınız ?

      
 Kendimden söz etmeyi pek beceremediğim için belki de en zor soruya yanıt vermem gerekirse,1975'te Mardin'de doğdum.

       Altı yaşından beri Sok ıl-Dillélin'i (Sipahiler Çarşısı'nı) gözlemleyerek ve yaşayarak büyüdüm.

       Bu çarşının birçok çarşıdan farkı,insanın kendini geliştirmesi açısından abartmadan ifade etmek istiyorum ki bir tür akademi olarak görüyorum.

       Hayatımda unutmadığım/unutamayacağım anlardan biriydi 23 Nisan'da temsili vali olmayı dolayısıyla hakkını vererek yönetmeyi bir çok soruna çözüm getirmenin çabasında olmayı hep isterdim ancak bunları tek başınıza çözmenin mümkün olmadığının farkına sonradan varırsınız.

       Yirmi beş yıldır camaltı tekniğini kullanarak bir çok tanıtımda bulundum,Mardin'in camaltı zanaatının hakettiği yere gelebilmesi için de elimden gelen emeği-gayreti göstereceğimden yaşam devam ederken hiç kimsenin kuşkusu olmasın. 
   
     Teşekkürler Tacettin Bey, 1965'lerden itibaren bakırın yerini yavaş yavaş almaya başlayan  önce alüminyum sonra paslanmaz çelik dediğimiz kap-kacak üreten işçileri işinden etmekle kalmayıp göçe zorladığını biliyoruz.
     Bu konuda kaybolmaya yüz tutan bakırcılık,kalaycılık el sanatlarını yeniden canlandırmak için neler yapılıyor,sizin bu konuda projeniz var mı ?

    Takdir edersiniz ki o tarihlerde teknolojinin gazabına uğrayıp,elinden bir türlü tutulmayan bir çok ilin ve ilçenin bakırcı ve kalaycıları örgütlü olamayışlarından dolayı haklarını aramak şöyle dursun; açlıkla başbaşa kaldıklarını bile bile devletten bir beklentisi olmadan veya devletin bu krizdeki çözüm arayışlarının hiç olmaması nedeniyle göçtüklerini söyleyebilirim.

    Günümüze gelene kadar kendi işinde çalışan ustaların,işçilerin bir kesiminin metropollerde sürünüp bir yere gelenlerin sayısı yok denecek kadar azdır.

    2009 ve öncesinde sembolik bir bütçeyle çalıştım ve dört öğrenciden üçüne proje bitiminde yanımda iş verdim.

    Bu bir bakır işlemeciliği projesi olarak benim bu dalda ilk kazandırdığım,işe aldığım gençlerden oluştuğu için beni mutlu etmişti.

    Şu sıralar SODES (Sosyal Destek) programı kapsamında camaltı ve bakırcılık adı altında 40 bayana bakırcılığın sadece erkek işi olmadığını göstermek amacıyla öğretim vermekteyim.

    Bir diğer proje de Başbakanlık tarafından nerdeyse maliyetine bir bütçeyle destek görmüş oldu.

   Amacımız hem öğrenci yetiştirmek hem de yetişen öğrenciler arasından başarılı olanlara iş imkanı sağlayabilmek,yok olmaya yüz tutmuş bu zanaatları tekrar canlandırmak;Mardin turizmine katkıda bulunup bu yolculukta harcanan emeğin ne kadar değerli olduğunu coğrafyamızdaki mit/mitoloji değerleriyle de evrenselleştirmeyi ve markalaştırıp, paylaşmayı hedeflemekteyim.

    Tacettin Bey sizi yakın takibe alıp basından da araştırırken,önüme hiç te beklemediğim başlıklarla '' Amerikalılar Mardin El Sanatlarına Hayran Kaldı.'' Mardin Halkına ve Mardin'e gelen turistlere ifade etmek istediğiniz konularda görüşlerinizi alabilir miyim ?


   El sanatları dünyanın her yerinde söz konusu Mardin el sanatları olunca hayran bıraktığını  biliyoruz.

   Yapılan işe ve harcanan emeğe saygı duyulduğu ve sevildiği zaman verdiği mesajı anlayarak yapıldığında zanaatınız/sanatınız işte o zaman dile gelip dünyaya ve insanlığa seslenerek bir nevi sözcüsü olur Mardin'in ve zengin kültürel değerlerinin.

   Mardin halkına ve bu zengin değerlere sahip insanlarına söyleyeceklerimin önemi olur mu bilemem? Yine de söylemeden geçemeyeceğim.

  Kültürel zenginliklerimiz hepimize bırakılan mirasımızdır camiden kiliseye,çeşmelerden abbaralara varıncaya kadar sahipenmeli ve yerel dillerimizle de süsleyip kalıcılaştırmalı ve kayıt altına almalıyız.

 El sanatlarına gelince tek ürüne takılı kalmadan,şartlanmadan öteye değişime ve estetik zevkleri okşayan sanat ruhuyla arayışı içinde olmanın turizmimize katkısnı uzun vadede de olsa mutlaka planlı ve Turizim Bakanlığı başta olmak üzere ilgili bakanlıkların bu konuda elle tutulabilir bütçelerle destek vermeleri ve teknik anlamda geniş olanaklarla kurumlaştırılmalı.

 Yerli ya da yabancı uyruklu turistlerin ilgilendikleri el sanatları dallarındaki değişiklikleri mutlaka sorgulamalı ve yeni eserlerin tarihi-mitolojisiyle yakından ilgilenmeliler derim.
   
   Acaba ilgili fuarda sergilediğiniz ürünlere kimler yaklaştı,genel kanıyı diğer usta ve emekçilerle paylaştınız mı ?
   Yararlı olmak ve paylaşmak insanın kültürel anlayışında olması gereken sorumluluklarının gereğini bir bakıma bir adım ilerde olmaktır,belki de ilk hamleyi yapmaktır; bencil olmadan eşit koşulları yaratmak,oluşumlarına katkıda bulunmak Mardin'i anlamak ve özümsemektir.

   İlgili fuarda Mardin El Sanatları dışında İstanbul,Antalya,Van ve Konya illerimizden oldukça zengin,hatırı sayılır bir katılım vardı.

   ABD'nin California Eyaleti'ne bağlı Costa Mesa şehrinde düzenlenen ' Anadolu Medeniyetleri ve Yiyecek Festivali ' nde Mardin el sanatlarına büyük ilginin görmeye ve tatmaya gelenleri tam anlamıyla ' Hayran bırakmıştır.' demek abartmamış olurum.

   Mardin 34 kişilik bir kafile ile temsil edilirken,ABD'nin değişik eyalet ve şehirlerinden ürünlerimizin sergilenmesi için yeniden davet edildik.
   Ürünlerimizin sergilenmesinde ve mahalli yemeklerimizin tanıtımında her kültürden ve her yaştan insanların,arkeolok,araştırmacı,tarihçi,sosyal bilimci olduklarını zannettiğim bir çok meraklı Costa Mesa halkı bizlere yaklaşıp sorularına yanıt aradılar.

   Bundan sonraki fuarlara katılmanın,pazar arayışlarının devamı için ilgililerin bu konularda ortaya koyacağı projelerin karşılığı olan değerlerin, beraberinde sağlayacağı istihdam,sigorta-iş güvence haklarının da birlikte düşünülmesi; vitrinlik olmaktan çıkaracağını sanırım.

   Tüm bu arayışları sizlerin aracılığınızla tüm ustalara seslenerek paylaşmak istiyorum.   
   
   Bildiğiniz gibi ilimizde ve ülkemizde her geçen yıl çığ gibi büyüyen işsizliğin azaltılması ve önüne geçilmesi için bu konuda göreve yeni başlayan validen ya da seçimlerde çeşitli partilerden aday olan Mardin Milletvekillerinden bu konudaki beklentileriniz neler olmalı ?
  Bizler Mardin'de bu turizm Antik Kenti'nde, pazar arayışlarının ve tanıtımının bir de gerçek potansiyel planlamaya ve değişime açık şekilde işsizliğin had safhada olduğu bu dalda gerekli önlemlerin alınmaması durumunda bu çarşının kapanabileceğinin işaretlerini çoktan vermiş olup aslında bu çarşıda ve evlerimizde sabahlara kadar çekiç salladığımızı,özellikle telkari ve diğer el sanatlarının meşekatli olduğu ve büyük dikkat gerektiğini belirtmek istiyorum.

  Çalışırken uyuklamamak için gece sabahlara kadar on'larca kahve içtiğimize rağmen yorgunluktan uyuklayıp,hatalar yaptığımızı da unutmamak gerekir.

   Giden vali'nin şoförler için açacağı yabancı dil kurslarına bizler de katılmak istiyoruz;lakin kurslarımız mesleğimizle turizmi,kültürel farklılığımızın mirası yapmaya odaklanmalıyız.

  Yeni valimizden, el sanatları usta ve kalfalarıyla toplantılar ve destekleyici güvencelerle projeler üretilmesine,işsizliğin bu daldan yararlanılarak azaltılması için destek istiyoruz bütün el sanatları çalışanları adına.

  Mardin milletvekillerinden beklentilerimize gelince,sözkonusu Mardin El Sanatları olarak önümüze konması gereken bir çok projenin olması gerekir oysa Mardin milletvekili olup sadece seçim dönemlerinde onlara göre ' emaneti ' yani malumu açıkçası oy talebine gelmeleri doğal fakat bizim açımızdan donanımlı gelmeleri,inandırıcı olmaları çok önemli. 

  İzin verirseniz hocam diye hitap edip,devam etmek istiyorum.

  Geleceğin usta emekçilerinin çok yönlü yetişmesine,ilimizin-ülkemizin tarihi ve mitolojisinden mesajlar almasına olanak sağlanıp,severek sahiplenmelerine herhangi bir projeniz var mı,mit ve mitolojiden yararlanırken özellikle '' Barışa katkı '' anlamında projeleriniz var mı ?

  Bu çarşının ve bu çarşıda geçmişten günümüze kayıt altına alınan belgeye,öyküye ya da işlerliği ile ilgili bilgilere ulaşmak şu an için mümkün olmamakta, varsa bizlerden esirgendiğini düşünmekteyim.

  Şahmeran'ın, Mardin Un Pazarı (Sok ul-Dakék)'yla on yıllarca öncesine kadar bu pazardaki güneye bakan sahibinin Ğurs'lu H.Yahya Kılıç Efendi'nin dükkanlarından birinde geceleri barındığı,boynuzları bir karış uzayana kadar da gökten inen zincirlerle çekildiğini dedelerimizden ve onlardan yüzlerce yıl öncelerinden hep anlatılmış,her Un Pazarı (Sok ul Dakék/Sok ul-İlléfin)'den iniş ve çıkışlarımızda bu ürpertiyi hala üzerimizden bir türlü atmış değiliz.

  Bu konuyla ilgili bilgilerimin mayasını doğrusunu isterseniz rahmetli dedem H.Mahmut Efendi ve ağabeyi H.Tevfik Efendi'ye borçlu olduğumu söyleyebilirim.Sizin de katkıarınızı Marduk'ta unutmadan.

  Bildiğiniz gibi Mardin'in bir ''hoş görü kenti'' denmesinin Mezopotamya Toprakları üzerinde değişik uygarlıkların 7000 yıllık zengin kültürlerinin bir sentezi olarak bizlere/dünyaya miras bırakıldığının farkında olursak işte o zaman barışın yarınlara daha bir sahiplenmeyle ulaşılabşleceğinden bir kuşkumuz olmayacak/olamayacaktır.

  Sizin de belirttiğiniz gibi 'inancımız ne olursa olsun' bunun da bir sosyolojik seyrinin/sürecinin olduğu ve bu gibi değerlerden günümüz insanının çekinmemesi gerektiğinin bir Mardin'li,bir Mezopotamya'lı ya da çok dilli-çok kültürlü Türkiye'li olarak dünyaya anlatmanın bir inandırıcılığı olması gerekir yoksa üretip,pazarlayacağınız eserin/ürünün adi bir araçtan farkı kalmayacaktır. 
     
   Saygıdeğer dedeniz Hacı Mahmut Efendi'yi yakından tanıyanların ' tarihe ve mitolojiye olan tutkusunu ' sorularına yanıt bulduğu değerli insanlara hep '' Başefendi,Büyük Efendi '' gibi yakıştırmalarının olduğunu biliyorum; bu gibi yakıştırmalarının bir mitolojik dayanağı var mıydı ?

  Sizin de bildiğiniz gibi mit-mitoloji kültürü dünyanın her tarafında yararlanılan ve insanlığa doğrudan mesaj verecek güce sahip, doğurgan ilgi çeken,abartılmış tarih desek de yanlış olmaz.

  Elbette bir antikaya,heykele ya da bulunan bir kitabeye tapılamayacağını bilmek,istismar edenlere karşı uyanık ve donanımlı olmak zorundayız.

  İnsanlığın inanç sosyolojisinde çok tanrılı dönemlerinin olduğunu,tanrıların savaşlarını/geçici barışlarını,birbirlerini yok ediş gerçeğini bulana kadar hep devam etmiştir.

  Bu konularda ilgimi çeken Aryen ve Mezopotamya toprakları üzerinde yaşayıp bu geniş coğrafyada hemen hemen her kavmin sahiplendiği ve tek tanrıya geçişinin Marduk'la başladığının ipuçlarını veriyor bu nedenle bu coğrafya uygarlıklar kadar da ''çok tanrılı inançların toprakları'' adını da almıştır.

  Sizin de belirttiğiniz '' Mezopotamya Mitoloji Sözlüğü'' gibi kitapların önümüze serilmesi bu çarşıda zengin bir kütüphanenin açılması gereği vardır;bununla kalmayıp üniversitemizde bir akademinin el sanatlarıyla ilişkilendirilmesinin gereği sadece Mardin için değil her değerin olduğu ve bittiği yerde olması gerekir. 

  Marduk Mardin'de diye ses getirmesi gereken bir projeye başladığımın müjdesini vermek istiyorum.

  Bu projeye benim de bir başka katkımın olmasını istersen, adına bu anlamlı başlangıcı güçlendirerek '' Marduk Mardin'de Şahmeran'la Elele...'' diyebilir miyiz ?
  Bence de bir sakıncasının olmadığını söyleyebilir ve bu iki mit'in bu coğrafyada geçtiği için dünyanın hiç bir yerinde devletin olmadığı,tanımının yapılmadığı dönemlerde, krallık da olsa bir yapının kan kusturduğundan söz edilir.

  Bence bu konulardaki ayrıntıları ve araştırmalarını esirgemeyecek olan Artuklu Üniversitesi'nin değerli öğretim üyelerine bırakıp ilgili bilgilendirmelerden sonra Mardin El Sanatlarını ilgilendiren kısmına da yarar getireceği;turizmimizi de olumlu etkileyeceği gibi Mardin tanıtımı açısından da ilgililere bu mesajın gitmesi gerektiğine inanıyorum ve diğer soruya geçmek istiyorum: 
  Tüm bunlara rağmen Marduk Mardin'de yaşıyor diyebilir miyim ?
 
  Üretimine başlamadan Marduk hakkında kısa da olsa bilgilendiğimde O'nun resmindeki çok renkliliğinde daha çok anlam kazanıp,Mardin'e özgü bir sanat eseriyle yaşatılabileceğini düşünerek şimdilik camaltı zanaatında atölyede olduğunu bütün hemşerilerime ve bütün insanlığa Marduk'un yaşadığını müjdeliyorum.

  Bu son cümlenizden yola çıkarak '' Üretime başladığımda ve çok renkliliğinde Mardin'e özgü bir sanat eseri ile karşılaştığımı...'' ifade ederken bu konuda düşündükleriniz,projenin geldiği aşamayı kısaca anlatır mısınız ?

  İzin verirseniz Marduk adlı bilgenin,yoksul ve zor durumlara düşen insanlara yardım ettiğini,yardımla kalmayıp eğittiğini çeşitli kaynaklardan okuyoruz.

  Böylesine bir bilgenin Babil Devleti'nin tarihte tanınan '' Hamurabi Kanunları '' nın çıkarılması için daha adil yönetim için bir hayli çaba gösterdiğini öğrendik.

  Artık bu kentte Şahmeran'ın, adil olmayan krala karşı olan mitolojisini,insanın ekolojiye ve hayvanlara olan barışseverliğini bilge Marduk'la elele verebileceğini bunun da ülkemiz ve dünya barışı için çok önemli olacağını şimdiden görür gibiyim.

  Marduk'un,fakir insanlara yardım etme,meslek sahibi olmaları için eğitme gücünü bilgeliğini Şahmeran'ın insana-doğaya olan sevgisiyle ' Zalim krallara ' karşı duruşuyla Mardin'de her gönülde,her eve-iş yerine yakışacağını söyleyebilir miyim ?

  Çok geniş bir coğrafyada tanınan bu değerlerin mit'lerinden alınan olumlu mesajların sahiplenilmesi için bir çok araştırmacının Mardin'den önce el sanatlarında değerlendirmeye alınması, tarafınızdan yapılan bu önemli önerinin ve benim camaltı tasarımdaki Marduk'un yaşatılamayıp,dünya barışına katkıyı beklerken yokedilmesi anlamına geleceğini üzülerek belirtmek istiyorum. 
   
  Bu değerleri Mardin turizmine kazandırıp geleceğe taşımak, coğrafyamızdaki halklara miras kalması bakımından tanıtım için basına ve araştırmacılara açık olacak mısınız,neler söylemek istersiniz ?

  Mardin turizmine kazandırılacak eserlerin/ürünlerin öncesinde bu sorumluluğun altyapısını bilimsel ve teknik dokusunu yapabilecek ileri görüşlü bilim adamına,bakanlığın finansmanına gerek vardır;daha önceki sorunuzda geçen ' Projenin geldiği aşama? ' diye sorduğunuzda yanıtını verememiştim;tek başıma bu tasarımın ancak iki sembolik çalışmasını yapabildim,daha fazlasını yapmak yanımda çalışabilecek yetişmiş elemana ihtiyaç vardı bunu da kaldıracak gücüm olmadığını ilgililere aracılığınızla duyurmak istiyorum.

   İnanın ulaştığımız kaynaklara göre önceleri adının AMAR.UTU,MERODACH,BÜYÜK EFENDİ,CENNETİN EFENDİSİ,MER-DOĞ,MARDAİLAR yani MARDİNLİLER ( MERD-İNLİLER ) olduğunu bulduk,okuduk şu andan itibaren Sok ul-Dillélin (Sipahiler Çarşısı) 'de atölyende yaşatılmaya çalışıldığının müjdesini ben de vermek istiyor ve son soruma geliyorum Tacettin Bey;
  Tellallar ( Sipahiler ) çarşısındaki el sanatlarına ve bunların üretimlerine ' Sanat eserlerine yakın ' diye tanımlayıp,değişimin Mardin dokusuna ( Çok dillilik,çok kültürlülük ) uygun,kendi dalında öncüsü olduğunuzdan kuşkumun kalmadığını,gösterdiğin sabır,yaptığın bilgilendirmelerden dolayı Mardin halkları adına ''Şükren ye istez Teciddin'' teşekkürler...

  Tabii ki bilgilenerek,pratikte insana değer vererek basında herkesle paylaşarak,tartışıp doğrusunu bulmak ve geliştirmek benim bir bakıma boynumun borcu diyebilirim.

  Herkesin bilmesini,duymasını istiyorum artık MARDUK,Mardin'de yaşıyor diyebilirim.

  Barışın kalıcı olmasını isteyen herkes için Şahmeran'ın yanına Marduk'un yakışacağını bunun için Marduk Mardin'de,Şahmeran'la elele... dedik.
  Bundan böyle her şark odasına,evin-işyerinin bir köşesine ya da özel ofislerimize yakışacağından hiç kimsenin kuşkusu yoktur.

  Şükren lekum ye müderris,ehlen bik ma'ıl selemé...

      ( Teşekkürler sana hocam,güle güle selametle...)

   Tahta doğramacısı kardeşim Hikmet Hoca, ya da Nasra Teyze'nin torunu Riva, branşınızla ilgili bir röportaja hazır mısınız ?
   Bu duygularla görüşmek üzere tüm herkese sağlık, kalıcı barış ve esenlikler dilerim;saygılarımla...


   

Yorumlar

Image
Kübra OMUZLAR
20.04.2012 / 22:48

Canım dedem bu ropörtajı ilk ben okudum. Çok beğendim ve okurken doğduğum şehir hakkında çok bilgilendim. Bence bu ropörtaj tüm gazetelerde yayınlanmalı ve okunmalı. Böylelikle tarihimiz unutulmaz. Seni seven prensesin... :)

Image
Fahrettin OMUZLAR
20.04.2012 / 22:42

Ropörtajınızı çok beğendim. Mardin'i çok güzel ifade etmişsiniz. Değerlerimizin kaybolmadığını bu ropörtajla çok daha iyi anladık. Başarılarınızın devamını dilerken ellerinden öperim baba...

Yorum Yaz