matesis
dedas

Medine Fatihi Mus'ab b. Umeyr

Medine Fatihi Mus'ab b. Umeyr

    Resülullah'ın eşiz sahabelerinden biri olan Mus'ab b. Umeyr, İslam tarihinde; ilim, kültür, bürokrasi ve diplomasi alanlarında ismi en çok zikredilenlerden olmuştur. Yakışıklılığı, hafızasının kuvvetli oluşu, beşeri ilişkilerin gerektirdiği donanıma sahip oluşu nedeniyle hep insanların dikkatini çekmiştir. Gencecik yaşta Müslüman olması, onun Hz. Peygamber'in yanında İslâm Dininin adab ve erkanını öğrenmesini sağlamıştır.

    Müslüman olduktan sonra ailesinin tehditlerine boyun eğmemiş ve canı dahil her şeyini Allah yolunda harcamıştır. Onun Müslümanlığı, çok zengin ve müreffeh bir hayatı reddetmesi ve zühdane bir hayatı kabullenmesiyle dikkatleri çekmiştir. Ailesinin tepkisinden ve Mekkeli müşriklerin zulmünden kurtulmak için Habeşistan'a göç etmiştir. Burada İslam'ı yaşama ve tebliğ etme imkanı bulmuştur. İslam tarihinin en önemli dönüm noktalarından olan Akabe Biatları'nda aktif görevler almıştır. Bu dönemde savunmasız olarak Medine'ye gidip oranın aşiret liderlerine İslam'ı anlatmayı başarması neticesinde her evde İslamiyet'in varlığından haberdar olunmasını sağlamıştır. Bir yıl gibi kısa sürede Medine'yi İslam'a ev sahipliği yapma konumuna getiren Mus'ab, “Medine Fatihi” unvanını hak etmiştir. Medine'de hem dinî, hem de siyasi görevlerde bulunmuş, Evs ile Hazrec kabileleri arasında yıllardan beri devam eden kan davaların bitirilmesinde etkin görevler üstlenmiştir. Böylece Medine'de sosyal nizamın tesis edilmesini sağlama yolunda önemli adım atmıştır. Medine'ye hicretle birlikte yeni yurdunda kendini eğitim-öğretim işlerine adamış ve bu dönemde Ashab-ı Suffânın yetiştirilmesinde katkıda bulunmuştur. Ayrıca Medineliler'e Kur'ân okuması ve onlara namaz kıldırmasından dolayı ona “el-Mukrî” (Okuyucu) lakabı verilmiştir.

    Hayatının en verimli çağlarını Rasülullah'ın yanında geçiren Mus'ab b. Umeyr, devletleşme aşamasının ilk yılında Bedir Savaşı'na katılmış ve ordunun önünde sancaktarlık yapmıştır. Cephenin öbür tarafında ailesinin bulunması onun tavrında herhangi bir değişiklik meydana getirmemiştir. Öyle ki bu savaşta esir olan kardeşine bile ayrıcalıklı davranmayarak İslam'da kan bağının değil, din bağının esas olduğunu göstermiştir. Bedir savaşının ertesi yılı vuku bulan Uhud Savaşı, onun çok sevdiği Rasülullah'ı 116 koruma adına canını verdiği bir savaş olmuştur. Bu savaşta Allah tarafından gönderilen bir melek, şehit olan Mus'ab'ın suretine girmiş ve İslam ordusunun sancağını taşımıştır. İslam'a girdikten sonra hep Hz. Peygamber‟in övgü dolu sözlerine mazhar olan Mus'ab b. Umeyr, bu özelliğiyle insanlara örnek olmuştur. İslâm'ı tebliğ ederken ortaya koymuş olduğu metotlarla günümüz irşad ve tebliğ faaliyetlerine rehber olma özelliği göstermiştir.

Yorum Yaz