tatlidede

Mübarek Sonrası Mısır Ordusu'nun Siyasi Rolü

  • 10.03.2011 00:03
Mübarek Sonrası Mısır Ordusu'nun Siyasi Rolü

Bilindiği üzere şubat ayından beri üst düzey komutanların oluşturduğu Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi Mısır’ı yönetiyor.

Sayısı 1,5 milyonu bulan askeriyle Mısır Ordusu, sadece Ortadoğu’nun değil aynı zamanda dünyanın önde gelen orduları arasında yer alıp; yüksek bir örgütlenme ve disipline sahip olmasıyla da tanınmaktadır.

Geçtiğimiz ocak ayında meydana gelen kitlesel halk eylemleri esnasında olaylara müdahale etmekten imtina ederek halka ateş açmayı reddetmekle kalmamış, Hüsnü Mübarek’in iktidarı bırakmasında da çok etkin bir rol oynamıştır.

İçişlerine bağlı polis kolluk kuvvetlerine nazaran Mısır Halkı nezdinde itibarlı bir kurum olarak kabul edilen Mısır Ordusu, bu rolüyle birleştirici bir güç olarak ön plana çıkmıştır. Kısacası Mısır’da ordu bugünün ve geleceğin anahtarını elinde bulundurmaktadır.

Bu da bizi cevaplandırmayı bekleyen birçok soruyla karşı karşıya getirmektedir.

Asıl aktörler kimlerdir?

Ordunun ekonomik ve politik alanlarda oynaması varit rolleri nelerdir?

Ordunun “Müslüman Kardeşler” le kuracağı ilişki hangi değerler üzerinde temellendirilecektir?

ABD ve İsrail’in tepkisi ne olacaktır?

Netice itibariyle Mısır nasıl bir model izleyecektir? Türkiye, Pakistan, Endonezya ya da İran modellerinden her hangi birini mi takip edecektir?

Ana Aktörler

Mısır’da toplumun bütün katmanlarından müteşekkil belirli bir yaşa gelen her erkek, süresi yasalarla belirlenmiş zorunlu askerlik hizmetini ifa etmekle yükümlüdür. Bu da bize ordunun halk kitleleriyle güçlü ve yakın bir bağlantı içinde olduğunu gösterir.

Bir yandan ordunun tabanını oluşturan asker ve subaylar, öte yandan üst düzey komutanların arasında arka planda cereyan eden rant mücadelesinin varlığı, gelecekte ordunun ana birleştirici bir rol oynayabileceğinin çok ta mümkün olmayacağı sonucuna ulaştırmaktadır.

Mısır ve Tunus ordularını birbirinden ayıran temel farklardan birisi de; Tunus’ta Ordu ülkedeki rant dağılımının tamamen dışında bırakıldığından, Zeynel Abidin Ben Ali iktidarının korunmasında hiçbir çıkar gözetmemiş olmasına karşılık, Mısır’da ordu sadece siyasi iktidar bağlantılı  (1952 yılından beri iktidara gelen bütün başkanlar asker kökenlidir) değil aynı zamanda ülkenin ekonomik yönetimi ve getirimleri üzerinde büyük bir etkinlik göstermektedir.

Geçiş döneminin yaşandığı bu aşama da “Silahlı Kuvvetler Yüksek Meclis Başkanlığı’nı, Savunma Bakanı Mareşal Muhammed Hüseyin Tantavi yapmaktadır.1935 doğumlu olan Tantavi, teğmen rütbesiyle ordu saflarına katılarak meslek kariyerini askeri akademi alanında master eğitimi yapmakla sürdürmüştür. İsrail ve Mısır arasında 1956,1967 ve 1973'te çıkan savaşlarda yer almış Irak’ın Kuveyt’i işgal ettiği 1991 yılında Irak’a karşı savaşmıştır.

Bu tarihten itibaren Savunma Bakanlığı ve Askeri Üretim Bakanı olarak görev yaptıktan sonra 1995 yılında Mısır Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanlığı görevine getirilmiştir.

Mübarek’e şiddetli bağlılığı; ekonomik ve siyasi reformlara muhalefeti ile tanınır. Rejimin istikrarını tercih eden yapısıyla Tantavi son haftalarda Mısır Ordusunun toplum nezdinde müreffeh, saygın yerini koruması ve halkın kendi kendini yönetmesi yönünde bir yaklaşım sergilemektedir. Tantavi'nin yaş ve sağlık durumunun siyasi beklentilerine sınır getirdiği de Ortadoğu uzmanları tarafından yapılan yorumlar arasında yer almaktadır.

2005 yılından bu yana “Mısır Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Harp Dairesi Başkanı” olarak görevini sürdüren Hafız Sami Annan, 1948 yılında doğdu ve 1967 yılında orduya piyade askeri sınıf subayı olarak katıldı.

1981 yılında Hava Savunma Kuvvetlerine bağlı tabur komutanlığı da yapan Annan, İsrail’e karşı yapılan 1973 savaşında yer aldı.5 Şubat 2011 günü Annan; Kahire’de Tahrir Meydanı'nda hükümet karşıtı protestocu kalabalığın önünde belirdi, halkın talep ve güvenliğini koruma altına alma sözünü verdi.

Politik ve Ekonomik Girişimler

Mısır Devrimi’nin ana bileşenini ekonomi oluşturur. Halk hareketi için sokağa, caddelere dökülen kızlı erkekli Mısır'lı gençleri bir araya getirip güdüleyen herhangi bir ideolojik yönelim ve etki söz konusu değildir. Çoğu eğitimli gençlerden oluşan bu kitleyi sokağa döken yegâne şey onurlu bir yaşantı sürdürebilme imkânının kendilerine sağlanmamış olmasıdır.

Üç hafta süren Mısır Devrimi sırasında siyasi istikrarsızlık ve güvenliğin yeterli derecede sağlanamamış olması, zaten çok zayıf bir durumda bulunan Mısır ekonomisine ağır bir darbe indirmiştir. Mısır ekonomisinin günlük kaybı yaklaşık olarak 310 milyon dolar civarında olup ekonominin ana unsurunu oluşturan Turizm sektörü tamamen işlevsiz bir hale gelmiştir.

Mısır’da mevcut üst düzey askeri liderler kısa vadede Mısır’ın liberal ekonomi politikasının sürdürmesine iki neden den dolayı izin vermeyeceklerdir.

Birincisi, Tantavi’nin Mübarek yönetimi esnasında devletin üretim ve fiyat kontrolü üzerinde etkin olması politikasının azılı savunucularından biri olmasıdır. Serbest pazar ekonomisi politikasına sürekli karşı çıkmış ve hükümetin bu yönde aldığı kararları engellemiştir. Askeri Meclise bağlı diğer üyelerin ekonomik alanda hiç bir bilgiye sahip olmamaları ve bu alandaki mesleki yetersizlikleri bu konuda bir görüş ya da yorum ileri sürememelerine neden olmuştur.

İkincisi ise 1952 yılında krallık yönetiminin devrilmesinden kısa bir süre sonra ordunun ekonomideki rolü artmış ve ordu ekonominin aktif bir oyuncusu olarak fabrikaları, çocuk yuvaları ve Turizm tesisleri gibi birçok ekonomik sektörde söz sahibi olmuştur. Bunun yanı sıra kamu arazilerini tercihli şekilde çok cüz i bir fiyatla satın alarak, iş gücünü; askerlik görevini ifa eden er ve erbaşlardan sağlayan Mısır Ordusunun bu şartlar altında sahip olduğu ayrıcalıklardan kolayca feragat etmesi beklenemez.

Sonuç olarak iktidar değişiminin neden olduğu ekonomik krizin üstesinden gelmek için işçi grevlerini tamamen yasaklamıştır. Kısa vadede Mısır’ın Dünya Bankası, IMF ve uluslararası batılı finans kuruluşlarından finansal yardım talebinde bulunacağı, Ortadoğu uzmanları tarafından dile getirilmektedir.

Siyasi reform konusunda ise; Ordu eski yönetimin omurgasını oluşturuyordu. Mevcut durumdan ziyadesiyle istifade eden sürekli bir şekilde düzen ve istikrarın sağlanması gerektiğinin önemine dikkat çeken açıklamalar yaptı. Bilindiği üzere demokrasi yönetimine ve demokratikleşmeye çekingen tavır takınan ordunun, birçok Mısırlı tarafından Mübarek yönetiminin son günlerinde yaşanan nispi istikrarın aslında bir durgunluk olduğunu ve halk ayaklanmasının ana etkenini oluşturduğu yönündeki yorumların etkili olduğu, ekonomik ve siyasi reformların hayata geçirilmesi yönünde hareket ederek kararlar alacağı beklenmektedir. Ordunun bu reformların ne kadarını ve ne zaman uygulayacağı şimdilik belirsizliğini korumaktadır.

Ordu Parlamentoyu kapatarak altı ay içinde yeniden genel ve başkanlık seçimlerine gideceği sözünü vermiştir. Anayasa değişikliği için bağımsız bir komisyon oluşturan ordunun, hazırlıkların tamamlanmasından hemen sonra yeni anayasayı referanduma sunacağını belirtmesi, askeri vesayet altındaki siyasi sistemin sivilleşeceği anlamına geldiği şeklinde yorumlayan muhalif gurupların saflarında sevince yol açtı. Öte taraftan Ordunun bu şekilde hızlı hareket etmesinin, ülkedeki siyasi partileri hazırlıksız yakalama gayesini güttüğü ve böylece olası şeffaf ve adil seçimlerin ortaya çıkartacağı güçlü bir sivil hükümetin önünü tıkamak anlamına geleceği şeklinde okunarak muhalefetin bazı kesimlerinde endişeye neden olmuştur.

Mısır halkının yıllarca askeri yönetimin gölgesinde oluşan siyasi sultaya hoşnutsuzluk duyan halk; ekonomik ve siyasi reformların hayata geçirilmesi noktasında dayatılacak uluslararası talepler, her ne kadar sivil bir hükümetin tesis edilmesi sorumluluğunu gerektirecekse de olayları kendi lehine manipüle ederek konumunu sağlamlaştırmaya çalışan ordunun devletteki güçlü nüfuzunu koruyacağı görünmektedir.

Yazının Devamı Yarın...

Yorum Yaz