matesis
dedas

Mümin Dini Tebliğ Etmede Kararlı Olmalıdır

Mümin Dini Tebliğ Etmede Kararlı Olmalıdır

Allah, insanların içinde bulundukları sapkın inanışlarından kurtularak hak yola yönelmeleri için elçiler göndermiştir. Allah’ın seçip beğendiği Peygamberimiz(sav), bu yükümlülüğünü, hayatının sonuna kadar büyük bir kararlılık, sabır, şefkat, merhamet ve şevkle yerine getirmiştir. Peygamberimiz(sav), “Andolsun ki Allah, müminlere, içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler.” (Al-i İmran Suresi, 164) ayetiyle bildirildiği üzere Allah’ın bize göndermiş olduğu bir lütuftur.

 

Peygamberimiz (sav), hayatı süresince insanları Allah’ın hak dinine davet etmiş ve hak yolun anlaşılması için Allah’ın lütfettiği ilim ile insanlara rehberlik etmiştir. Peygamberimiz (sav), bu ilmi mücadelesinde birçok zorluklarla da karşılaşmıştır. Ancak hiçbir zorluk, Peygamber(sav)’in Allah’ın dinini tebliğ etmedeki kararını bir nebze dahi olsun etkilememiştir. Allah, Peygamberimiz(sav)’in kararlı davranışını Kuran’a şu şekilde örnek verir:

 

“Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen dolayısıyla sevinirler; fakat (Müslümanların aleyhinde birleşen) gruplardan, onun bazısını inkar edenler vardır. De ki: Ben, yalnızca Allah'a kulluk etmek ve O'na ortak koşmamakla emrolundum. Ben ancak O'na davet ederim ve son dönüşüm O'nadır.’’ (Rad Suresi, 36)

 

Bulunduğu dönemde bazı insanlar, Peygamberimiz(sav)’in vermiş olduğu çabalara karşı zorluk çıkarmışlardır. Tebliğini durdurmak isteyenlere, ikiyüzlü davrananlara, Allah’a karşı verdiği sözlerinden dönenlere, kötü ahlakta bulunanlara, Allah’ın hak sözlerini yalanlayanlara, kin ve öfke ile yaklaşanlara karşı Peygamberimiz (sav) büyük bir mücadele vermiştir.

 

“…Siz Kitabın tümüne inanırsınız, onlar sizinle karşılaştıklarında "inandık" derler, kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar…’’ (Al-i İmran Suresi, 119)

 

Peygamberimiz (sav), üstün ahlakı ve Allah’a olan güçlü bağlılığı dolayısıyla kavmine tebliğ yapmaktan bir an olsun vazgeçmemiş ve müşriklerin kendisini öldürmek istemelerine rağmen hidayet bulmaları umuduyla tebliğine en etkili olabilecek yollarla anlatmaya devam etmiştir.

 

İnsanların kendisine düşmanca tavır sergilemesine karşı güzel ahlak göstermek elbette ki zordur. Ancak Peygamberimiz (sav), bu insanların ikiyüzlü davranışlarına karşı daima güzel ahlak göstermiş, hakkı anlatan ve öğüt verirci tebliğlerde bulunmuştur.

 

“İşte bunların, Allah kalplerinde olanı bilmektedir. O halde sen, onlardan yüz çevir, onlara öğüt ver ve onlara nefislerine ilişkin açık ve etkileyici söz söyle.’’ (Nisa Suresi, 63)

 

Rabbimiz(sav), Kendi dinine ve elçilerine karşı çıkanları sonunda yıkıma uğratmıştır.

“De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın, sonra yalanlayanların sonu nasıl oldu, bir görün.’’ (Enam Suresi, 11)

Peygamberimiz (sav)’i örnek alan bizler, dini tebliğ konusunda da onun kararlılığını, İslam’ı anlatma aşkını ve şevkini de örnek almalıyız. Müslümanın dünyada bulunuş amacı ilk önce kendini ıslah etmek, sonrada insanların imanına vesile olmaktır. Bu yüzden tebliğ, Müslümanın en önemli vazifesidir.

Yorumlar

Image
alim
01.11.2012 / 14:33

bu sütunler alim dolmuş heyyooooo kıyamet alameti hay huuuuy

Yorum Yaz