tatlidede

Neden Evet?  Neden Hayır?

Neden Evet?  Neden Hayır?
Türkiye 1923 'te  tek aile yönetiminden cumhuriyete geçişle yaptığı rejim değişikliğinden sonra ikinci kez yönetim sistemini kökten değiştirecek bir kararı 16 Nisan günü verecek. Bu değişimin  yanında ve karşısında sadece içeride değil, global Dünyanın  bölgesel sistemlerini kendi menfaat ve ideolojileri doğrultusunda belirlemek için mücadele eden güçlerin dışında düşünmek ve buna göre karar vermek eksik bir karar vermiş olmak olacaktır.

Sümer rahip devletinden günümüze her çağın olmasa bile her yüz yılın bir Dünya hükümranı olmuş ve kendi doğrusunu yetişebildiği her coğrafyada hakim kılmanın mücadelesini vermiştir. Bu tarihin akışı içinde  bazen Hititler, bazen İslam imparatorluğu, bazen Mısır firavunları, bazen Bizans, bazen Osmanlı  son üçyüzyıldır da İngiltere, ABD ve Rusya başta olmak üzere daha çok batı kültürü ve demokrasi anlayışının  dünya ya egemen kılınmasının mücadelesi veriliyor.

Bu mücadele verilirken amaca ulaşmak için insanlık adına bilerek planlanan her türlü vahşi yöntemi uygulayarak yüzbinlerce masum insanın gadarca öldürülmesi dahi mübah görülebilmiştir. Coğrafyanın özeliklerine göre din, etnik ayırımcılık, renk, cinsiyet, mezhep farklılıkları, yoksulluk başta olmak üzere her türlü argüman altlık olarak kullanıla gelmiştir.

Mardin Life okurlarımızla buluştuğumuz bu ilk yazımızda bu girişten sonra – Türkiye de yapılacak bir refarandum ile bunların ne alakası var, bu kadarı da fazla  diyen okurlarımızın olacağını tahmin ediyorum.  Kanaatimce fazladan çok  16 Nisan da vereceğimiz kararın  yukarıda sözünü ettiğimiz şeyleri de kapsayan çok, çok daha derin analizlere ihtiyaç vardır.

“ Dünyanın 5 ten Büyük” olduğunun neden dillendirilmek ihtiyacını anlamak, İmralı’dan “ Misak-I milli sınırları”nın yüz yıl sonra üstelik savaştığı birisinden gelmesini sıradan sözler olarak okuyup geçmek, derinliğini anlamadan 16 Nisan da oy kullanmak eksiklik olacaktır.

“Dünyanın beşten büyük” olduğunu söyleyende, “ Misak-ı milli sınırları” diyenin de dertlerini ve nereye varmak istediklerini bu ülke insanı dahası adı münevver olan akilleri ne kadar düşünüp tartıştılar. Ben 16 Nisan’ı düşündükçe aklıma yüz yıllardır köle olarak beyazlara hizmet için yaratıldıklarına inandırılan siyahi ırkın İslam devleti kurulduktan sonra ani bir emirle köleliği yasaklamak yerine neden bir sürece yaydırıldığının sebepleri geliyor.

Din adına, İslam adına “ölerek Allah’a ve onun Resulüne kavuşacağı inancıyla bir başka müslümanı en vahşi şekilde öldürebilen insanların ülkemde yüzde 5'ler 8'ler seviye​sinde olduğu iddia edilirken, 16 Nisan’da neye göre bir kıyas yaparak oy kullanacağım, hiç uykularımı kaçırmayacak bir rahatlıkta nasıl oy vereceğim. Olay “Evet” çilerin ya da “Hayır” cıların Ayşe teyze ye anlattıkları masallar kadar basit olsa keşke. Oy verirken Feto yu Pkk yi hayır diyen teröristtir diyen Savcıyı,  aklandırılmış da olsalar benim için hırsız olan 17 -25 Aralık hırsızlarını hatta Rusya'nın, ABD nin Suriye de ne yaptıklarını da düşünerek oy vermem gerektiğidir. Vallahi dostlar 16 Nisan beni evimi geçindirmek, okuyan çocuklarımın sorunları ile ilgilendirmekten çok daha fazla yoruyor. 
Tavsiyem  Evet veya Hayır mı diyeceğiniz sizi de çok ama çok yorsun. 
Haftaya tekrar buluşmak dileği ile..

Yorum Yaz