tatlidede

Negatif Siyasetçinin Muhalefeti

Negatif Siyasetçinin Muhalefeti

AK Partinin , Türkiye siyasi tarihinin son 13 yılında seçmen ve sandık nezdinde giderek büyümesi, parlamentoda bulunan muhalefet partilerinin sinirini bozdu adeta. Bu durum muhalefet partilerini kara kara düşündürmeye mecbur etti ve bununla bağlantılı olarak iktidar partisine karşı arayışlara zorladı.

Bazı muhalefet partileri iktidar partisinin liderini alt etmek için sandığın dışına çıkarak sokakları da kullanmaya başladı. Kuşkusuz demokratik sınırlar dahilinde siyasi tepkiler sokaklarda da verilebilir.

Muhalefet partileri arasında işi en kolay olan şüphesiz ki HDP’dir. PKK’nın yaptığı açıklamaların gerisinden gelen HDP, bu anlamda ortaya konulan perspektiflere göre muhalefet yapmayı tercih etmektedir. Doğru veya yanlış bu, ayrı bir konu.

Fakat CHP ve MHP bu 13 yıllık süre zarfında tamamıyla Erdoğan karşıtlığı üzerine muhalefet duvarlarını ördü ki bana göre yanlış noktadan başladılar. İktidarı devirmenin yolu, liderini devirmekten ve lideri halkın gözünde hiçleştirmekten geçtiğini bunun için de yapılan iyi şeylerin kötü göstermek gerektiğini düşündüler ve bunu uyguladılar. Söz gelimi Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek için hükümetin attığı adımları bile başta kendi tabanlarına ve halka negatif anlatmayı hep sürdürdüler. Hatta bu anlamda başbakanı sık sık Yüce Divan’a gönderme söylemini geliştirerek muhalefet etmeye devam ettiler.

Çok ilginçtir 7 Haziran seçimi öncesi HDP de ‘Erdoğan Nefreti’ üzerinden muhalefet yaptı. HDP Eş Başkanı Sayın Demirtaş, muhalefetini daha önce CHP ve MHP tarafından denenmiş bu strateiji kullanarak başarılı oldu, denilebilir. Zira Kürt seçmeni psikolojik bir yapıya sahip olduğu için yaratılan algıyı kolaylıkla içselleştirdi. Neticede doğuda ve batıda Kürt seçmeninin oylarının tamamına yakınını almayı başaran HDP, çok küçük bir oy oranını da radikal sol kesimden aldı. Radikal sol doğru strateji uygulayarak hali hazırda HDP’yi “Emanet Oylar” kavramına hapsetmiş durumda.

Görülüyor ki her üç muhalefet partileri negatif siyasetçilikle muhalefet yapmaya devam ediyorlar. Dünden kalma bu gibi davranış ve taleplerini “Kırımız Çizgiler” adı altında hala birinci parti konumundaki AK Partiye dayatmaya devam ediyorlar. Deyim yerindeyse topu taca atmayı sürdürüyorlar.

Oysa ki muhalefet birkaç adım önde hükümetin önünde yapılmalıdır. İktidarın yaptığı her şeyi yanlış göstermek sığ bir anlayıştır. Toptan retçi yaklaşım ‘küçük olsun benim olsun’ anlayışıdır ki bu, günü kurtarmaktır sadece.

Eğer, muhalefetin toptan retçi mantığıyla dillendirdiği gibi, iktidarın yaptığı her şey yanlış olsaydı bu millet on üç yıldır nasıl oluyor da yüzde 40-50 arasında hep oy verdi? Hal böyle olunca iki olasılık var karşımızda: Ya halkın zekasında bir sorun vardır ya da muhalefet muhalifliğini yapamamaktadır.

CHP’nin dayattığı AK Partisiz bir koalisyon seçeneği rasyonel olmaktan uzaktır. Zira aritmetik tablo buna imkan tanımamaktadır. En makulu CHP-AK Parti koalisyonudur. Böyle bir seçenekle toplum ve ülke gerçeği gerilimden uzaklaşacaktır, diye düşünüyoruz.  Böyle bir seçenekle hem sol kesim hem muhafazakar kesim iktidar ortağı olacağı için gerilmekten bir nebze uzaklaşacaktır.

MHP-AK Parti koalisyonu seçeneğinde ise sol kesim iktidardan uzak olacağı için siyasi tansiyon düşmeyebilir. Solun tansiyonuna HDP özelinde Kürtlerin tepkisi de gelişebilir ileride. Zira MHP özelinde iki yıldır devam eden İmralı ile yürütülen müzakere sürecinin kodları değişebilir. Böyle bir değişiklik Kandil’in de dikkatinden kaçmayacak ve bunu somut olarak tepkilere dönüştürmeyi yeğleyecektir.

Bir başka seçenek ise HDP-AK Parti koalisyonu seçeneğidir.  Bu seçenekte de negatif muhalefet anlayışı devam ediyor. Müzakere sürecini AK Parti ile sürdüren İmralı ve süreçte rol sahibi olan HDP neden AK Parti karşıtlığını sürdürüyor acaba? CHP’nin yer alacağı koalisyon seçeneğini kabullenmiş HDP, acaba bu partiyle ne konuşmuş ne gibi vaatlerin altına imza atmış kamuoyu çok merak etmektedir.

İktidar partisi olan AK Parti ise muhalefet partilerinin bu tür politikalarından hep yararlanmayı bilmiştir. Defalarca AK Parti Genel Başkanı olan Recep Tayip Erdoğan’ın ağzından kamuoyu “Böyle muhalefete can kurban” sözünü duydu. Bu, bize AK partinin işinin ne kadar kolaya götürdüğünü özetlemektedir. Hal böyle olunca da muhalefetin elinde “Diktatör” etiketi kaldı.

Halbuki bir ülkedeki politik düzey kaliteli bir muhalefetten geçer. Muhalefeti geri olan ülkelerde iktidar da zamanla gerici bir pozisyona doğru evrilir. Türkiye’de de son dönem böyle oldu. Daha açık bir ifadeyle iktidarıyla ve muhalefetiyle Türkiye geriye doğru iteklenmektedir. Belki bunda uluslar arası güçler de pay sahibi…

Ne dersiniz?

 Saygıyla… 

Yorum Yaz