diorex
Dedas

Özgür Ruhun Bedeli

Özgür Ruhun Bedeli

Bazı insanlar sizi anlamaktan çok, sizi yönetmek ister. Çünkü kontrol edemedikleri her şeyi tehdit olarak görürler. Onlar için mesele sevgi ya da dostluk değil, boyun eğdirme arzusudur. Bu oyuna gelmezseniz, bir anda “kötü” ilan edilirsiniz.

Ben bunu çok yaşadım. Manipülasyonlarına boyun eğmediğimde özgüvenimi kırmaya çalıştılar. “Sen değiştin” dediler; aslında demek istedikleri, “Artık seni yönlendiremiyorum”du. Ne zaman duruşumu korusam, kibirli oldum. Ne zaman sınır çizsem, bencil oldum. Oysa tek yaptığım, kendim olmaktı.

İşte buna psikolojide “narsistik ego zedelenmesi” deniyor. Herkesi bir şekilde yönlendirmişler, ama siz o düzene dâhil olmuyorsunuz. Ve bu onları çileden çıkarıyor. Çünkü özgür bir insanı kontrol edemezsin. Gücünü başkasından almayan birini suçlayamazsın; onu ancak iftirayla karalayabilirsin.

Peki, ne yapmalı? Hiçbir şey. Onlar, sizin kötü değil, özgür olduğunuzu gayet iyi biliyorlar. Siz kendinizi bildikten sonra, başkalarının algısıyla savaşmak zorunda değilsiniz. Zaten en büyük huzur, kendine sadık kalabilmektir.

📌 Kontrol Edilemeyene Düşmanlık

Hayatım boyunca fark ettim ki, bazı insanlar sizi gerçekten sevdikleri için değil, sizi kontrol edebildikleri sürece yanınızda kalıyor. Ne zaman ki kendi yolumu çizdim, ne zaman ki oyunlara gelmedim, işte o zaman “düşman” oldum. Oysa ne ben değişmiştim ne de niyetim kötüydü. Sadece onların yazdığı senaryoda rol almayı reddetmiştim.

Bu tür insanlar için mesele aslında siz değilsiniz. Onlar, kendi egolarının kırılganlığıyla baş edemiyor. Sizi yönlendiremediklerinde, içlerinde bir şey kırılıyor. Düşünceleri şu: “Herkesi etkiledim ama bu kişi bana uymuyor. Manipülasyonlarım işlemiyor. O hâlde onu itibarsızlaştırmalıyım.” Bu ahlaksızlıktır daha da ötesi kansız cinayettir...

Evet, tam olarak böyle. Sizi çevrenize kötü gösterirler, yalan söylerler, hatta bazen sizin bile kendinizden şüphe etmenize neden olurlar. Oysa olan biten sadece, artık üzerinizdeki hâkimiyetlerini kaybetmiş olmalarıdır.

Bu kolay bir durum değil. Ama zamanla şunu öğrendim: İnsan başkalarının sevgisini değil, kendi vicdanını merkez almalı.

Gerçek sevgi, kontrol etmeye değil, anlamaya çalışır. Özgürlüğünüze saygı duymayan birinin sevgisinde samimiyet yoktur. Belki sadece sahip olma arzusu vardır.

Artık kendim olmaktan korkmuyorum. Çünkü dışlanmayı, yanlış anlaşılmayı ve yalnız kalmayı göze alabiliyorum. Ve anladım ki, sahte ilişkiler içinde boğulmaktansa, kendiyle barışık bir yalnızlık daha onurludur. Evet, kontrol edilemeyen bir ruhun bedeli ağır olabilir; ama getirisi çok daha kıymetlidir: İç huzur.

📌  Kontrol Edilemeyenin “Günahı”: Yalnızlık

Unutmayın! Bazı insanlar sizi gerçekten sevdikleri için değil, üzerinizde hâkimiyet kurabildikleri sürece yanınızda olurlar. Onlar için yakınlık; anlayışla değil, tahakkümle kurulur. Bu yüzden kendi kararlarınızı almaya başladığınızda, artık sizi “iyi” biri olarak görmezler.

Bunu defalarca yaşadım. Sessiz kalmadığımda “huysuz”, sorguladığımda “nankör”, sınır çizdiğimde “soğuk” oldum. Oysa yalnızca varlığımı korumaya çalışıyordum. Kimseye üstünlük taslamıyordum, ama beni ben yapan inancımın ve ideallerimin kimsenin altında kalmasını da istemiyordum.

Ve işte gerçek çatışma burada başlıyor: Sizi kontrol edemeyen, sizi karalamaya başlıyor. Çünkü onların düzenine uymuyorsunuz. Maskeleri fark ediyorsunuz. Kendi ışığınızla yürüyorsunuz.

Buna psikolojide “narsistik ego zedelenmesi” deniyor. Egoları, sizin direnişinizle darbe alıyor. İçten içe şöyle düşünüyorlar: “Şimdiye dek herkesi yönlendirdim, ama bu kişi beni umursamıyor. Demek ki onu aşamıyorum. O hâlde onu itibarsızlaştırmalıyım.”

Ve öyle yapıyorlar. Sizi suçlu ilan ediyorlar. Oyunlarından çıktığınızda “hain”, çıkarlarına dokunduğunuzda “bencil” oluyorsunuz. Çünkü sizi kontrol edemeyen biri, sizi anlamayı seçmez; itibarsızlaştırmayı seçer.

Ama artık şunu biliyorum: Kendin olmanın bir bedeli varsa, başkasının kuklası olmanın da bir bedeli vardır. İlki yalnızlık olabilir; ama ikincisi ruhun ölümüdür. Ve ben ruhumdan vazgeçmeyeceğim.

Kontrol edilemeyen biri olmak zordur. Yanlış anlaşılmayı, dışlanmayı ve yalnızlığı göze almak gerekir. Ama yine de bu yolu seçiyorum. Çünkü özgür olmak, bazen anlaşılmaktan daha değerlidir. Ve ben artık “iyi” görünmektense, kendim gibi olmayı seçiyorum. Ne mutlu Ruhunu köleliği ret eden İslam’la şereflendirenlere!

 

M. Burhan Hedbi

 

Editör: Beşir Şavur

Yorum Yaz