matesis
dedas

PISA’n Afiyet Olsun Türkiye

PISA’n Afiyet Olsun Türkiye

OECD ülkeleri arasında 1997 yılından beri yapılan PISA sınavlarında dünyanın göz bebeği ülkemiz istikrarlı bir tablo çizerek her defasında sondan ikinci ya da üçüncü olmayı başarmıştır. Bu yıl Nabi Avcı’nın açıklamalarına göre ortalamamız yükselmiş. Sıralamamızın da değiştiğini zannettik. 65 ülke arasında 45. olmuşuz. Sıralamada yukarılara doğru tırmanmış olmamızın sebebi ne ola ki? Efendim 2012’de yapılan sınavda OECD üyesi olmayan ülkeler de alınmış. Amma, o ülkeler değerlendirme dışı tutulduğunda yine sondan üçüncü gözüküyormuşuz.

Türkiye sonlardaki yerini korurken Uzak Doğu ülkeleri ve Finlandiya gibi ülkeler ise hep listenin başında bulunmayı başarmış.

Peki biz neden alt sıralarda kalıyoruz. Herkesin elbette ki bir yorumu olabilir. Lakin Türkiye’nin uğraştığı işlere ve sosyo-ekonomik, kültürel, insan hakları ve demokrasi alanlarında gösterdiği çok büyük ilerlemelere baktığımızda çok şeyi anlarız.

Büyüklerimizin üstün deha örnekleri sorunun ana kaynaklarını göstermeye yeterlidir aslında. 2007’de Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında Sabih Kanadoğlu’nun yaptığı yorumu hatırlayalım ve Anayasamızın ilgili maddesini bu birinci gelen ülkelerden bir ilkokul 5. sınıf öğrencisine okutalım. Acaba onun yaptığı yorumu o çocuk yapar mı? Okuduğunu anlama konusunda sondan üçüncüymüşüz. İftira. Faiz lobisinin komplosudur.

Matematikte sonlarda olduğumuzu iddia etmek tam olarak bir akıl tutulmasıdır. Ekonomi doktoru olan ve bir zamanlar ülkeyi teslim ettiğimiz Bahçeli’nin matematik hesabına o birinci gelen ülkelerin tüm profesörleri yetişebilir mi Allah aşkına. Bunlar bizi çekemeyen dış güçlerin sınav sonuçlarıyla oynamasından başka bir şey olamaz.

Nükleer santrale dönük eleştirilere “Mutfak tüplerinin de patlama riski var. Kullanmayalım mı?” diyen hâlihazırdaki büyüklerimizin olduğu bir ülkeye Fen Bilimlerinden sondan ikincisin demek, en hafif tabiriyle söylüyorum: Terbiyesizliktir.

Basın özgürlüğünde 117. olmuş bir ülke,

Bir köpeğin zıplayışını yediden yetmişe ekranlara kilitlenerek seyreden bir ülke,

İki günlük tatil haberi “müjde” diye servis edilen bir ülke,

Sanatın ve sanatçının aşağılandığı bir ülke,

En teknik bir ekonomik konun bile ideolojileştirilerek tartışmanın sabote edildiği bir ülke,

Doktorlarına “Bunlar iğne bile vurmasını bilmez”, öğretmenlerine “Çalışmadan maaş alıyorlar” diyeni baş tacı eden bir ülke,

Dünya sıralamasına girmeyi başarabilmiş iki üniversitesinden biri olayı başarabilmiş olan üniversitesi terör yuvası ilan edilen bir ülke,

Mimarlığı, şehir planlıcığını, tarihi, diplomasiyi, tıbbı, mühendisliği, sosyolojiyi, İlahiyatı hâsılı sanatı ve bilimi tek adama endekslemiş bir ülke

Üst sırlamaları çok kolay yakalayabilir. Ama kahrolsun bütün dünya ülkeleri bizi çekemiyor, ayağımıza çelme takıyor. Böylece Türkçeden basit bir paragraf sorusunu bile çözemiyoruz, diye ilan ediyorlar bizi. Yer mi Anadolu çocuğu?

Çok şükür biz onlar gibi egoist, tutarsız, bağnaz, tek yönlü, keyfi, bilim ve mantıktan uzak düşünen insanlar değiliz.  Üçüncü dünya ülkeleri arasında bir alternatif PISA düzenler ve yukarılarda hak ettiğimiz yerleri görürüz. Alternatif Olimpiyat tasarlayan bunu mu yapamayacak?  

Z.A Meselesi

Adamın tek vukuatı değil ki… Hem bak kendi de söylemiş, “öfke kontrolü terapisi aldığını”. Vekilinizin sarf ettiği kelimeleri burada hatırlatmak istemiyorum. Hatta onun adını bile tam yazıp bu sayfaya hakaret etmek istemiyorum. Ama adınızda geçen “adaletten” bir gram varsa gönlünüzde ve aklınızda, ona gereken cevabı siz verirsiniz. Muhalefete her türlü hakareti yapıyorsunuz. “ Şerefsiz, terbiyesiz, kafatasçı, vatan haini, kadınlık organı” gibi hakaretlerinizi geçelim de “sünnetsiz, Zerdüşt, ‘af edersiniz Ermeni’, gâvur” gibi inançla ilgili kavramları da hakaret olarak algılayıp salvolar yapmanızı nasıl açıklayacaksınız? Her türlü hakareti yapıp çirkin söz söyleyenlerin, ahlaktan bahsetmesi haksızlığın ve zulmün alasıdır.

Yorum Yaz