tatlidede

PKK, Kürt Hükümetinin Taleplerini Kabul Etmelidir

PKK, Kürt Hükümetinin Taleplerini Kabul Etmelidir

Kürt halkının hayrına olan, Güneyde PKK aklının Kürt halkının çıkarlarının esas alan bir tutumun ortaya koymasıdır. Bunun yolu da Kürt hükümetine zorluk anlamına gelebilecek her türlü girişimlerinden uzak durmaktan geçer. PKK’nin Kürdistan’ın güneyinde hükümete yönelik yanlış politikalar konusunda eleştiride bulunma hakkı vardır, diğer Kürt siyasi çevreler gibi.

Dünyada statü sahibi olmayan tek büyük millet Kürtlerdir. Eli kalem tutan her Kürt, Kürt milletinin statü sahibi olamamalarının nedenlerini bilir, yazar veya tartışır. Aynı şekilde Kürtler üzerinde araştırma yapan yabancı sosyal bilimciler de aynı gerçeklik üzerinde kafa yormuştur.

Bu yazıda, Kürtlerin statü sahibi olamamalarının nedenlerini tartışmayacağım; zira bu konuda her zaman bilgimiz oranında, aklımız yettiği kadar bazı şeyler yazmışızdır. Bu kez, Kürt coğrafyasının güney kısmında Barzaniler önderliğinde Kürtlerin sahip oldukları tek statü olan Federal Kürdistan Bölgesi’nin (Irak anayasasındaki adı böyle) şu dönemde içinde bulunduğu zor koşulları bildiğim kadarıyla irdelemeye çalışacağım.

Medyada çıkan haberlere göre, Kürdistan Federal Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani, PKK’nin Şengal’dan çıkması için süre vermiş, çıkmaması durumunda askeri gücün kullanılabileceği seçeneği ileri sürmüştür.

Barzani’nin konuyla ilgili medyada çıkan açıklaması özetle şöyle:

"Şengal de (Sincar) bize göre çok önemlidir. Ezidilerin başına gelenler çok acıdır. Kürdistan Başkanı'nın ilk hedefi Şengal'in geri alınmasıydı. Oranın nasıl ve kimin tarafından yönetileceği konusunda ise her şey çok açık. Buna oradaki halkın karar vermesi lazım. PKK'nın bir güç olarak Şengal'de (Sincar) kalmaması ve geri çekilmesi lazım. Ezidileri koruma bahanesiyle orada kalması kabul edilemez. Kürdistan hükümeti olarak, istikrarsızlık faktörlerinin ortadan kaldırılması lazım. Şengal konusunda Suriyeli Kürt kardeşlerimiz bize yardım etti ve biz de onlara teşekkür ettik. Ancak PKK'nın orada kalmaması lazım çünkü bunlar istikrarsızlığın kaynağıdır. Hatta oradaki vatandaşların evlerine geri dönmemesinin arkasında da yine PKK var."

 

Öncelikle şunu vurgulamak isteriz ki, Kürtler arasında çıkan bir savaş, Kürt milletinin tamamını kahredecektir ve Ortadoğu’da sürecim böylesi “nazik” olduğu bir dönemde Kürtlere her şeyden önce güç de kaybettirecektir. Uyarımız, temennimiz ve talebimiz o dur ki böyle bir savaşın yaşanmaması…

Kürdistan Statüsüne Saygılı Olunmalıdır

Yaşadığımız yüzyılda Kürtlerin sahip olduğu ve bütün dünyanın tanıdığı tek statü Federal Kürdistan Hükümetidir. Ancak ne yazık ki başta PKK ve benzer siyaset uygulayan çevreler Kürdistan Hükümetini tanımamaktadır. Bu çok yanlış bir tutum ve PKK aklı Kürdistan Hükümetinin çağrılarına ve taleplerine kulak vermelidir. Güneydeki statüyü orada yaşayan Kürtler kurmuş ve varsa siyaseten yanlışları (ki vardır ve bu ayrı bir tartışma konusudur) giderilmesi yönünde her Kürt siyasi partisi çaba ortaya koymalıdır ve PKK de bunu yapmakla mükelleftir.

2006 yılında ilk defa Federal Kürdistan Bölgesine gittiğimde, bazı izlenimlerim olmuştu. Bunlardan biri şöyleydi:

Sohbet ettiğimizde sormuştum oradaki Kürtlere, Türkiye’den gelen Kürt şoförlerinin size karşı tutumları nasıldır, diye.

Şöyle bir cevap almıştım:

“Bir defa bize ‘devleta pêşmerga’ diyorlar. Bu yanlış, çünkü buranın adı Kürdistan ve her Kürdün devletidir. Sanki bu söylemle bizi küçük düşürüyorlar veya devlet olmayı Güney Kürtlerine layık görmüyorlar.”

Böyle bir sitemleri vardı Güneyli Kürtlerin. Bence haklılardı ve hala böylesi bir yaklaşım siyaseten de devam ediyor. Hatta Kürtlerin bayrağı olan Ala Rengîne ‘Bayrağa Pêşmerga’ diyen hatırı sayılır bir kesim vardır, Türkiye’deki Kürtler arasında.

Bu yanlış bir tutumdur ve bundan vazgeçilmelidir.

Federal Kürdistan Bölgesi, yaşanan süreçte zor bir durumdadır ve dünyaya açılan tek kapı Türkiye’dir sadece. Bu nedenle beğensek de beğenmesek de, Güney Kürtleri, Türkiye Cumhuriyeti devleti ile bekası için ikili ilişkiler geliştirmek zorundadır. Kürt Hükümeti, bir örgüt veya bir STK gibi düşünemez. İlişkileri, devlet aklı ile oturtmak durumundadır ve her Kürt buna saygılı olmalıdır. Ama her siyasi Kürt çevresi, Kürt hükümetinin yanlış politikalarını eleştirme hakkına ve bu anlamda açıklama yapma sorumluluğu ve özgürlüğüne sahiptir, diye düşünüyoruz.

PKK, hala dünyada Kürtleri temsil eden meşru bir olarak tanınmamakta; oysa Federal Kürdistan Hükümeti uluslararası düzeyde ve ilişkilerde tanınmış bir statüdür ve anayasal dayanağı vardır. Bu nedenle bu statü, dünyada en ileri Kürt yapılanmasıdır. Aslında bütün Kürt siyasi çevreleri bu statü üzerinde ittifak edebilirlerse Kürt halkının siyasal kazanımları daha da ileriye taşınabilir.

Güneyde gündeme düşen Kürt Hükümeti ile PKK arasında olası bir savaş, her Kürt insanını derinden yaralayacaktır. Böyle bir durumun hiç yaşanmamasını umuyor ve talep ediyoruz.

Saygıyla…

Yorum Yaz