tatlidede

Ramazan Ayının Fazileti ve Orucun Kazandırdıkları

Ramazan Ayının Fazileti ve Orucun Kazandırdıkları

Ramazan, Kur’an’da adı geçen tek aydır; çünkü o on bir ayın sultanıdır. Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluştur. Cennet kapılarının açılıp, cehennem kapılarının kapandığı, şeytanların zincire vurulduğu aydır Ramazan. Ve bin geceden daha hayırlı olan, meleklerin ve Cebrail’in tan yerinin ağarmasına kadar yeryüzüne indiği Kadir gecesi de bu aydadır.


Ramazanım merhaba

Bizlere verdin şifa

Rabbimize hamdolsun

Her nefeste bin defa

 “Ey iman edenler! (kötülük ve haramlardan) korunmanız için oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.” (bakara 2/183)

Oruç, mü ‘minin ibadet niyeti ile imsak vaktinden iftar vaktine kadar kendisini yeme, içme ve cinsi münasebetten alıkoyması demektir.

Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar bütün insanlara oruç farz kılınmıştır. Tabii müfessir Katade İbn Diame önceki insanlara da Ramazan ayında orucun farz kılındığını söyler.

Yahudiler, Ramazan orucunu terk etmişler, yerine yılda bir gün oruç tutmaya başlamışlar. Hristiyanlar ise sıcak sebebi ile orucu bahar mevsimine almışlar. Allah‘ın kendilerine farz kıldığı orucu kendilerine göre değiştirmişlerdir.

Efendimize ve onun ümmetine oruç, hicretten 18 ay sonra Şaban ayında farz kılınmıştır. Oruç akıllı ve ergenlik çağına gelmiş her Müslümana farzdır. Oruçla ilgili ilmihal bilgilerini öğrenmek de kadın-erkek herkese farz-ı ayındır.

Ergenlik çağına gelmemiş çocuklarımıza mükellef olmadan önce Ramazan bilincini kazandırmamız, onlara orucu sevdirmemiz gerekiyor.

Araplar kiri ve tozu silip süpüren yağmura ‘ramza’ derlermiş. Ramazan, yağmurun kiri ve tozu silip süpürdüğü gibi insanın kötü huylarını, nefsani arzularını ve nihayet günahlarını silip süpürür.

Ramazan, güneşin kavurucu sıcağından taşların yanmasını anlatan ‘ramaz’ kelimesinden türemiştir derler. Ramazan dünyadayken kurulan sufli, kötü arzularını yakan bir kor olur ki kulun kötü arzuların yol açtığı günahlarla cehennemde yanmaması için.

Ramazan, Kur’ an ayıdır. Hz. Peygamberle Cebrail (as) ilk karşılaştığı Alak suresinin ilk beş ayeti ile Allah’ın kelamının yeryüzüne iniş mevsimidir.

 “O Ramazan ayı ki insanlara bir rehber olan onları doğru yola götüren ve hakkı batıldan ayıran apaçık delilleri içeren Kur’an O ayda indi.”  (bakara 2/185)

Ramazan’ın rahmet ayı oluşunun başında Allah‘ın kullarına merhameti olarak Kur’an‘ın bu ayda indirilmiş olması gelmektedir.

Bugün camilerimizde, evlerimizde devam edegelen mukabele geleneği Peygamber efendimiz ile Cebrail ‘in bize bıraktığı en tatlı armağandır. Her Ramazan da Cebrail (as) ile Efendimiz karşılıklı olarak inen ayetleri okurlar, mukabele ederlermiş. Efendimizin vefatından önce iki defa hatim etmişlerdir. Kur’an’ın baştan sona kadar okuyarak hatmedişimiz, hatim kelimesinin “ mühürlemek, sonlandırmak” anlamlarından esinlenerek Kur’an’ın kalbimizde perçinlememiz, nefsimizde mühürlememizdir. Yoksa sadece Kur’an-ı baştan sona telaffuz etmemiz değildir. Kur’an’a kalbimizi açma, Ramazan da okuduğumuz Kur’an ı diğer on bir aya taşıma, kalbimizin pasını Kur’an’ın nuruyla cilalamasıdır.

Ramazan oruç ayıdır. Oruç nefse ağır gelen bir ibadet olduğu kadar neşeli bir ibadettir de.


Kavuştuk Ramazan’a

Oruç koyduk mizana

Daha birinci günden

Dost olduk Ramazan’a

“Oruçlunun iki sevinci vardır. Birincisi iftar zamanındaki sevincidir. Diğeri de tuttuğu oruçla Allah’a kavuştuğu ve orucunun mükafatına erdiği zaman ki sevincidir.(Buhari, savm 9 , Müslim, sıyam 30)

“Âdemoğlunun her amelinin karşılığı kat kat verilir. Bir iyilik on katından yedi yüze kadar mükâfatlandırılır. Yalnız oruç hariç. O benim içindir ve onun mükâfatını ben veririm. Çünkü (oruçlu) yemesini ve nefsani arzularını sırf benim için (benim rızamı kazanmak için) terk ediyor.”

Allah Teâla oruç tutanı o kadar çok seviyor ki oruçlunun ağız kokusu O’nun katında misk kokusundan daha güzel oluyor ve sadece oruç tutanları “Reyyan” denilen cennet kapısından girdirecektir.

Ramazan dua ayıdır. Duaların kabul edildiği en kıymetli zaman dilimidir. Özellikle sahura kalktığımız seher vakti ve iftar vakti oruç tutanın yaptığı dualar geri çevrilmeyecektir.

Peygamber Efendimiz iftar ederken şu duayı okurmuş:

“ Allah’ım senin için oruç tuttum, sana inandım, sana güvendim. Senin rızkınla orucumu açtım. Yarın ki Ramazan orucunu tutmaya niyet ettim. Sen benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla.”

“Oruçlular yanınızda iftar etsin, iyiler yemeğinizden yesin, melekler size selam etsin.”(İbn Mace sıyam ,45)

Orucun kazandırdıkları:

1-Oruç, insanı kötülüklerden uzaklaştırır. Ramazan bu yönüyle insanı eğiten, terbiye eden bir aydır. Bakara 183’te orucun kötülüklerden korunmamız için emredildiği ifade edilir.

“ Oruç kalkandır.” (Buhari, Savm, 2)

“Oruç kalkandır.(Oruçluyu kötülüklerden korur.) oruçlu kötü söz söylemesin. Oruçlu kendisi ile itişmek, dalaşmak isteyene iki defa “ben oruçluyum” desin.(Buhari, Savm,2)

“Kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmazsa, Allah Teala o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına yani oruç tutmasına) değer vermez.” ( Buhari , savm,8)

Oruç sadece aç kalmak değildir. Oruçtan nasiplenebilmek için gözler harama bakmayarak, kulaklar haram dinlemeyerek, eller haram işleri yapmayarak, kalp kötü düşüncelerden uzak durarak, ağız gıybet, yalan, iftira gibi günah sözleri söylemeyerek mideyle beraber oruç tutmalıdır ki, oruçla beklenen hedefe ulaşalım. Bu şekilde tuttuğumuz orucun manevi tadını alırız.  Yoksa oruçtan nasibimiz açlık ve susuzluktan başka bir şey olmaz.

2- Oruç, insanı sabra alıştırır. Açlık ve susuzluğa dayanmak, bize yapılan kötülüğe karşı ben oruçluyum diyerek kendimizi frenlemek, kötü söze karşılık vermemek insana sabrı öğretir.

“Oruç, sabrın yarısıdır.”(Tirmizi, davet ,87) Bu da bize hayatta karşılaştığımız zorluklara karşı direnme gücü sağlar.

3-Oruç, sağlığı korur.

“Oruç tutun sağlık bulun.”

İnsan vücudunun bütün gün çalışarak yorulan organları uyku ile dinlendiği gibi, bir yıl durmadan çalışan mide ve sindirim sistemi de oruç sayesinde dinlenir ve görevlerini daha iyi yapma imkânı kazanır.

Bugün doktorlar da birçok hastalığın tedavisinde perhiz ve diyeti tavsiye etmektedir.

4- Oruç, toplumsal dayanışma, birlik ve beraberliği geliştirir.

Ramazan’da iftar yemekleriyle, teravih namazlarıyla, camilerde okunan mukabelelerle, zekât ve fitrelerle insanlar arasında yardımlaşma, birlik ve beraberlik artmaktadır.

Çoğu varlıklı insanlar, yoksulların çektiklerini bilmezler. “ Tok açın halinden ne anlar.”derler.  Ramazan’da açlığı tadan insan, her zaman aç olanların halini daha iyi anlar. Onlara yardım etmesi gerektiğini fark eder.

Efendimiz her zaman cömert idi, Ramazan geldiğinde akarsudan daha cömert olurmuş. Bizlere de örnek olarak oruçluya iftar ettirmeyi teşvik etmiş ve bir oruçluyu iftar ettirmenin oruçlunun sevabı eksilmeden oruçlunun sevabı gibi sevap alacağını bildirmiştir.

5-Oruç, zaman bilinci kazandırır.

Ramazanı beklememizle, sahura kalkıp seher vaktini gözlememizle, Kadir Gecesini aramamızla,  teravihe, mukabeleye yetişme telaşıyla, bayramı beklememizle bize zaman bilinci kazandırır, hayatı disipline sokmamızı öğretir.

6- Oruç, günahlarımızın bağışlanmasına vesiledir.

“Kim ramazanın faziletine inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek oruç tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, sıyam, 6)

7-Oruç, insana nimetlerin kıymetini öğretir. Oruçlu, önünde olsa yiyip içmediği nimetlerin değerini anlar. Bu nimetlere karşı Allah’a karşı şükretmesi gerektiğini hatırlar.

Özellikle oruç tutan insan;

— Allah’a ve peygambere itaat etmiş

— Büyük sevap kazanmış

— Aç kalanların halini fark edip yardım duygusu gelmiş

— Sabır ve metanet kazanmış

— Kötü söz ve davranışlardan kendini korumuş

— Ahlakını güzelleştirmiş

— Dini bilince ermiş, ibadet zevkini tatmış

— Günahları bağışlanıp cenneti hak etmiş olur.

                                                                 Mardin Müftülüğü Aile İrşad Ve Rehberlik Bürosu

                                                                                      Zübeyde ZENGİN


Yorum Yaz