matesis
dedas

Reçetetül Ekrad

Reçetetül Ekrad

Mardin’de 3 gündür devam eden Munazarat Sempozyumu bugün sona erdi.

Sempozyumlarda alışık olduğumuz durumun aksine, Milliyet Fikri ve Kürt Meselesinin konuşulduğu sempozyumun açılış oturumundaki yoğun ilgi, son güne kadar devam etti.

Kuran-ı Kerim okuması ile başlayan, Risale Akademi, AKAV ve Artuklu Üniversitesi ortaklığında gerçekleştirilen sempozyum, ilk defa bir devlet üniversitesinde kapsamlı bir Said-i Nursi sempozyumu olması açısından bir ilk niteliğinde.. Hem bu yüzden, hem de açılışta yaptığı ve nurcuları kendisine hayran bırakan ince zeka ürünü beliğ hitabetinden ötürü Artuklu Üniversitesi rektörü Prof Dr. Serdar Bedii Omay, konuşmasını alkış tufanı altında tamamladı.

Aynı anda iki ayrı salondaki oturumlarla 3 gün süren sempozyumun büyük bir kısmını takip etme fırsatı buldum. Açılışta Sempozyum düzenleme kurulu ve AKAV başkanı Prof Dr. Gürbüz Aksoy’un  Bediüzzaman'a bundan yüzyıl önce  Mardin’den başlayarak getirilen yasakların bu gün bu sempozyum ile Mardin’den sona erdirildiğini söylemesi ilginçti. Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in “Türkler ve Kürtlerin asırlardır kader birliği yaptığı ve iç içe geçtiklerini, birlikte yaşamaya mecbur değil mahkûm oldukları, Bediuzzaman’ın talebelerinin her tarafta ırkçılığa karşı büyük bir set oluşturduğu ve Kürtçülerin Zerdüşt’e, Türkçülerin Şamanizme yönelme çabalarının kardeşliği bozmaya yönelik artniyetli girişimler olduğu” yönündeki konuşması dikkate değerdi.

Açılışın ardından 5 ayrı oturumda Bediüzzaman Said-i Nursi’nin Munazaratı ekseninde Milliyet Fikri ve Kürt  Meselesi detaylı bir şekilde ele alındı. Takip edebildiğim oturumlarda dikkatimi çeken konuşmalardan aldığım bir takım notları sizlerle paylaşmak isterim.

Sempozyumda Said-i Nursi’nin hayatta olan talebeleri, ilk defa böyle bir organizasyonda bir araya gelerek ortak görüşlerini paylaşma imkanı buldular. Bu oturum çeşitli kollara ayrılmış nur cemaatlerinin mensuplarının ilgi ile izlediği ders niteliğindeydi.

İlk gün oturumlarında Murat Çiftkaya’nın konuşması net mesajlar içeriyordu. Milliyetçilik ve Kemalizm hakkında önemli açıklamalar yapan Çiftkaya, “geçmişle yüzleşmek için itiraf etmek gerekir. Kemalizm’e karşı çıktığımızı, altı ilkenin hiç birine katılmadığımızı söylüyoruz ama Kemalizm’den kurtulamıyor, zihniyetimizde milliyetçilik ve ulus devletçiliğin kol gezdiğinin farkına varmıyoruz. Münazaratı kafasında milliyetçilik ve devletçilik tortusu varken okumak, gizli Kemalist olmaktır” şeklinde konuştu.

İkinci gün oturumlarında konuşan Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın Türkiye'nin 3. Cumhuriyete geçmesi gerektiğini söylediği konuşması da ilgi çeken konuşmalardandı. Tarhan, Said Nursi'nin resmi ideoloji fikrini ve Silivri şavolyelerinin ideolojilerini temellerinden çürüttüğünü söyledi ve gerek okullarda Kur'an ve siyer derslerinin verilmesi, gerekse Artuklu Üniversitesi'nde halen yapılan Münazarat Sempozyumu yapılmasının özgürlükçü 3.cumhuriyete geçiş olduğunu ifade etti.

İlgi çeken konuşmalardan birisi de haber7 deki keskin kaleminden tanıdığım Mehmet Ali Bulut, Kemalizm’in Sevr dağları ile çevrili ağıla sokulduğumuz bir tür Ergenekon yapılanması olduğunu söyledi. Bulut’un  bir uyarısı kayda değerdi. Bediüzzaman’ın, hiçbir zaman Kürt'ten gayrı Türk istikbali, Türk'ten ayrı  bir Kürt geleceği tasarlamadığını söyleyerek  Türk mutsuzsa Kürt mustariptir. Kürt mutlu olmadan da Türk mutlu olamıyor. Bundan dolayı bu sempozyum yükselen Kürt milliyetçiliğinin meşruiyet arama zemini olmamalı şeklinde uyarılarda bulundu.

Bu noktada ikinci gün öğleden hemen sonra B salonunda listede yer almamasına rağmen son anda tebliğci listesine dahil edildiğini zannettiğim ve soyadını hatırlayamadığım Osman Bey’in konuşması Mehmet Ali Bulut’un korkusunu doğrular nitelikteydi. Herkes çözüm önerileri beklerken bir konuşmacının çıkıp geçmiş dönemlerde medreselerde kalırken Kürt kimliğinden dolayı yaşadıklarını popülist bir anlatımla paylaşması sempozyum için basitlik nedeni oldu. Elbette inkar edemediğimiz ve çevreden de duyduğumuz bir takım yaşananları dile getirmişti. Ama on yıl öncesinden dikkat çekilmiş ve şimdilerde epeyce mesafe kat ettiğimiz bir konuda, dinleyicilerin kardeşçe çözüm yolları arayışı ile değerli zamanını ayırdığı bu güzel sempozyumda geçmiş anılarıyla bir nevi nefreti arttırmanın hiç lüzumu yoktu.

Kaldı ki benzer bir konuda Mehmet Emin Değer’de söz almış ve “Türk kardeşlerimin geçmişte haksızlığa maruz kalan ve bir asırdır yaralı olan Kürt kardeşlerine nazar-ı müsamahayla yaklaşmalarını ve Kürtlere olan borçlarını anlayışla karşılamalarını rica ediyorum.” diyerek bu yapıcı tutumundan dolayı katılımcıların hepsinden takdir topladı.

Son gün yeni anayasanın hazırlanış sürecine değinen konuşmacılardan Prof. Dr. Mazhar Bağlı, İki temel sorun olduğunu, Farklılıkları tanımlamak ve bu farklılıkların birlikte yaşamalarını sağlayacak bir formülün yeni anayasada uygulamaya geçmesi gerektiğini anlattı.

Bu arada unutmadan söyleyeyim. Artuklu Üniversitesinde Said-i Nursi Enstitüsü kurulacağı ile ilgili konuşulanlar, ilerde de epey konuşulacak gibi görünüyor.

Hasıli; dolu ve 3 günü aynı canlılıkla takip edilen bir sempozyuma şahit oldu Mardin.. Bundan sonraki süreçte sempozyumda ön plana çıkan talepleri yerine ulaştırma noktasında organize heyetine büyük işler düşüyor.

Cumhuriyet tarihi boyunca yanlış uygulamalarla kangrene dönüşen Kürt meselesi, Kürtleri Ergenekonvari bir biçimde laisize etmeye çalışanların insafına bırakılmayacak kadar önemli bir mesele..

Bu arada sempozyumla ilgili olumlu tepkilerin yanı sıra Vatan yazarı Ruhat Mengi gibi fikirsel zeminde konuşulanları tartışmaktansa şekilciliğe takılarak haremlik-selamlık eleştirilerinde bulunanlara Bediuzamman’ın sözleri ile cevap vermekte yarar var.

“Lübbü (özü, hakikatı) Bulamayan Kışırla (kabukla) Meşgul Olur”  

Sağlıcakla kalın.

@Ustad_2011

USTAD   08.04.2012

Yorumlar

Image
Şakin POYRAZ
10.04.2012 / 08:38

Münazarat Sempozyumunun bir kısmını izledim, duymak istediğim hiç bir şeyi duyamadım, konusu Kürt meselesi olan sempozyumda Kürt meselesi konuşulmadı.<br><br>Çözüm ve öneriler yoktu.Hayal kırıklığını yaşadım. Dün de aynı şeyleri yazmıştım, neden yorumumu yayınlamadığınızı merak ediyorum. İyi Çalışmalar

Image
Şakin POYRAZ
09.04.2012 / 14:37

Sabah erken saatlerde olumsuz yönde eleştiri yazmıştım.Neden yayımlamadığınızı merak ediyorum.

Image
mehmet
09.04.2012 / 05:36

malamine senin bütün yazıların bu şekilde ise yandık demek<br>yazıyı oluşturan ve not aldığım dediğin şeyler bu sitede ve ajanslarda var olan haberlerde geçen isimler ve onların açıklamalarından başka birşey değil. ben kendim bizzat yeniden baktım haberlere aynen dediğim gibi. yazınıza özgü bir osman var onunla ilgili bir cümle ve onun da soyismini almayı unutmuşsunuz. zamanın ve cihanın sitesinde var zaten

Image
şükrü ademahn
09.04.2012 / 00:34

kürd'ün reçetesi kronik olup.tedavi si zor bir hastalık aynı zamanda ilaçları ödeme kapsamından çıkarılmıştır.son kullanma tarhleri geçmiş ancak ucuz ve müadil ilaçlarla hasta tedavi edilmektedir.hasta raporiu olup,rapor da teşhis ve sonuç:zihniyetsiz yeni bir anayasa da yapılacak adil hak ve hukuk analayışı ile eşit özgürlük maddelari ile hasta yeniden kaznılabilir.

Yorum Yaz