matesis
dedas

Resmi Tarih Aldatıcıdır

Resmi Tarih Aldatıcıdır

Tarih bir övgüler ve sövgüler dizisi değildir; olmamalıdır.

Birilerinin ‘Yaşasın’ ya da ‘Kahrolsun’ duygularını tatmin edeceği bir alan da değildir; olmamalıdır.

İdeolojik tarih okumaları ve yazımı bu nesli adeta zeminsiz ve hafızasız bırakmıştır.

Modern, seküler ve homojen Ulus Devleti kuracağım diye tarihinin bu kadar çarpıtıldığı, yalanlarla örüldüğü başka ülke var mıdır acaba?

Karanlıklarla perdelenen yüz yıllık geçmişimizi anlayabilmek için resmi tezlerin aşılarak özellikle farklı ‘Hatırat’ları okumak bize kolaylık sağlayabilir.

Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Fevzi Çakmak, Rıza Nur, Enver, Cemal ve Talat Paşaların hatıratı…

Eric Jean Zürcheir, Mete Tunçay, Fuat Sezgin, Kemal Karpat, Cemil Koçak, Taha Akyol, Murat Belge, Halil Berktay, Fikret Başkaya, Halil İnalcık… vb. isimlerin makale , ropörtaj ve eserlerinden faydalanılarak resmi tarih/tahrif menkibelerinden kurtulabiliriz.

Mesela, Abdulhamit Han, tarihi bir şahsiyet ve devlet adamı olarak üzerinde en çok süpekülasyon yapılan biridir. Birileri için ‘Cennet Mekan’ iken bir diğeri için de müstebid bir ‘Kızıl Sultan’dır.

Said Nursi 1910-11 yıllarında Meşrutiyeti açıklamak için çıktığı ve Şam’a kadar uzanan Şark Seyahatini Münazarat adlı eserinde (ilk baskısı 1911 İstanbul)  ulema, siyaset erbabı ve avamla muhaveresini anlatır.

Bediüzzaman “İstikbalde bir nur var” diye meşrutiyeti bir müjde olarak vermiş; “Meşrutiyet” in Osmanlı’yı yıkılmaktan kurtarması ve İslam ülkelerindeki Müslümanların da “Hürriyet” motoru ile maddi-mânevi kalkınarak Batı’lılardan daha ileri gidecekleri öngörüsü (his-i kablelvuku) içinde olmuştur.

Ancak 2.Abdulhamit Han’ın tahttan indirilmesiyle istibdat bitmediği gibi daha ağır şartlar peş peşe gelmiştir. Meşrutiyet ve Hürriyeti suiistimal eden, istibdatlarına, ırkçılığa ve dinsizliğe alet edenlerin gerçek hürriyete

engel olmaları ile bu müjdenin  tahakkuk etme imkânı bulamadığını ve    Batılıların da bundan  istifade ile    Osmanlı’yı ileriki yıllarda itiraf eder

 Kastamonu Lâhikası’nda Münazarat ile ilgili olarak Bediüzzaman şöyle demektedir!: “Telifinden otuz dört sene sonra Münazarat namındaki esere baktım. Gördüm ki, Eski Said’in o zamandaki inkılâptan ve o muhitten ve tesirat-ı hariciyeden neş’et eden bir hâlet-i ruhiyeyle yazdığı bu gibi eserlerinde hatîat var. O kusurat ve hatîatımdan bütün kuvvetimle istiğfar ediyorum ve o hatîattan nedamet ediyorum…” 

Bir inkisar-ı hayal (hayal kırıklığı) olarak andığı meşrutiyet yıllarındaki öngörüsü tutmadığı gibi; Kürtlerin, Ermenilerin, mütedeyyin halkın tarumar edildiği ve üç beyinsizlerin hırs ve hamlıkları yüzünden Osmanlının birinci dünya savaşına sokularak parçalandığı, Ermeni katliamı, Dersim faciası, İstiklal Mahkemeleri, Kürtlerin tehcir ve tenkili ile Takrir-i sükunla günümüze kadar gelen müsibetler zinciri birbirini izlemiştir.

Sadece Said Nursi değil; Mehmet Akif, Elmalılı Hamdi, Babanzade Ahmet Naim, Prens Sabahattin… ve daha nice şahsiyet Abdulhamit Han’ı müstebid diye yerden yere vurmuş ve devrilmesine katkıda bulunmuşlardır.

Daha özgür ve huzurlu bir yapının önü açılsın diye.

Abdulhamit devrildi.

1890 yılında İstanbul Askeri Tıbbiyede Dr. Abdullah Cevdet, Dr. İshak Sükuti ve Dr. İbrahim Temo tarafından kurulan İttihad ve Terakki yönetime el koydu. Birinci cihan harbine Alman muhipleri olarak Osmanlı savaşa sokuldu. Yüz binlerce kilometre kare toprak parçası işgal ve ilhak edildi. Başta Ermeniler olmak üzere gayri Müslim tebaa ve yoğun olarak Kürtler kıyımdan geçildi… Ardından Cumhuriyetin ilanı, tek parti yönetimi, Şark Islahat Planı, Tehcir ve tenkiller, İstiklal Mahkemeleri, Takrir-i sükun, Dersim, Şeyh Sait, Ağrı baskınları vs.

Bir baskıcı yöneticiden! kurtulma ama yerini doldurabilecek bir yapı oluşturamama..

Son günlerde Fethi Okyar’ın anılarını okudum. (Üç Devirde Bir Adam- Fethi Okyar- Hatıralar, Tercüman yay. İst.1980 Yayına hazırlayan Cemal Kutay)

Fethi Okyar, ilginç bir sima. Hem Abdülhamit dönemine, hem Meşrutiyete, Hem birinci dünya savaşına, hem de Atatürk ve Cumhuriyet dönemine şahitlik yapmış.

Atatürk’ün yakın arkadaşı, Paris büyükelçisi ve Serbest Fırka genel başkanı.

Fethi Okyar, aynı zamanda Abdulhamit tahttan indirilirken ev hapsinde tutulduğu Alatini köşkünde muhafız komutanlığı yapan biridir.

Bu nedenle uzun sohbetleri ve değerlendirmeleri olmuş, ilk ağızdan önemli hususları dinleyebilmiştir.

İşte birkaç not;

Abdulhamitin 33 yıllık iktidarı boyunca onay verdiği idam sayısı 11 (onbir)dir.

Bana maarife (Eğitim) neden önem vermediğim soruluyor. Haşa! Bu gün ne kadar ali mektep görüyorsanız hemen hemen tümünü ben yaptırdım. Fakat devlet adamı münhasıran mektepten yetişmez. Önünde müsbet ve takibe şayan örnekler bulması lazımdır…(82)

Padişahlıktan hall edildiğim kararını tebliğ için Ermeni Aram Efendi, Laz Arif Hikmet Paşa, Arnavut Esat Paşa ve Yahudi Emanuel Karasu Efendi vardı.

Yunan ve Bulgar kiliselerinin aralarındaki ihtilafı kaldırarak Osmanlıya karşı ittifak etmeleri ve Osmanlıdan ayrılma gayretleri karşısında Abdulhamit, ev hapsinde olduğu Alatini köşkünden tepkisini şöyle ifade eder:

Bunlar (ittihadçı ekip) bu kadarcık tecrübe ve melekeleriyle bu koskoca devlet-i muazzamanın idare ve mesuliyetini nasıl kaldırabilirler? (82)

Bütün malvarlığı, tablolar, hanımlarının ziyneti ve hediyeleri ile şahsi paralarına varıncaya kadar kendisinden alınan ve ev hapsine mahkum edilerek başına bir müfreze asker konan Abdulhamit Han’ın, ömrünün son demlerine kadar ülkesi ve milletinin selameti için çırpındığını anlatır Fethi Bey hatıratında.

İstanbul-Bağdat ve İstanbul-Hicaz demiryolunun inşası için ortaya koyduğu dirayet ve fedakarlıklar…

Said Nursi’nin Van’da hurmaya tasarladığı Medresetüzzehraya verdiği menfi karşılık…

İttihad-ı İslam’ın ideologu sayılan Cemaleddin Efgani ile kötü biten ilişkiler…

Abdulhamitin yönetim anlayışında  eksik-fazla olabilir; ama ihanet ve düşmanlık çerçevesinde değerlendirilmesi doğru değildir.

Bir de, olayları ve kişileri kendi bağlamlarında ve şartlarında değerlendirmek lazım. Bugünün zaviyesinden yüzyıl öncesinin olaylarını ve kişilerini yargılamak isabetli olmayabilir.

Adil ve doğru değerlendirmede bir ölçüyü de Kur’an vermektedir. “O toplumlar gelip geçti. Onlar yaptıklarıya yargılanacak; siz de yapıp ettiklerinizle. Ve siz onların yaptıklarından ötürü yargılanacak değilsiniz.” Bakara:134 ve 141. ayetler.)

Resmi ve ideolojik tarih yazmalarına karşı alternatif okumaların geçmişi daha iyi anlamamıza katkı yapacağı kuşkusuzdur.

Yorumlar

Image
selam
17.08.2011 / 17:12

Resmi tarih altadıcıdırşüphe yok .Yalnız şunuda iyi biliyoruz eksik bilgilerınızle sersemletiğiniz bu millet kendini arıyor.avcılar kendi tarihini yazmış,Aslanlar yazıncaya kadar .Yazının geçerliliğini sağlamak için 2.Abdulhamiti iyi araştırman gerekir. Şurası kesin senin ataların ondan çok çekmiş eğer Arnavut değilsen Vesselam

Image
murat
05.08.2011 / 10:34

hayret-tin bütün yazıyı okudum hiç milliyetçi bir duyguya kapılmadım. senin iki satır yorumunla senin ne kadar milliyetçi olduğunu anladım. çünkü yazıların içinde kürt kelimesinin geçmesine bile tahamüllün yok,tencere dibin kara senin ki benden kara

Image
iYİ DÜŞÜN
04.08.2011 / 14:28

Vayy be, demek Mehmet Akif de, Said Nursi de Abdulhamit\'e karşı durmuşlar. Ama anlıyoruz ki ikisi de Abdulhamit gittikten sonra rahat yüzü göreememiş hayatları sürgünlerde geçmiş. Yani bir şeye karşı çıkarken yerine neyin konacağını da hesaba katmak lazım

Image
öğrenci
03.08.2011 / 17:51

hayret-tin bey tebrik ediyorum(!) sizi yazının başından sonuna sadece 1 veya 2 yerde kürt ismi geçti diye bu şekilde yorum yapmak yetenek ister ve bu yetenek te sizde fazlasıyla var bunun için sizi tebrik ediyorum...

Image
hayret-tin
02.08.2011 / 10:11

Selam ve Dua ile ilk Başta tüm İslam Aleminin Ramazanı Şerifini Kutlarım. Mustafa Bety hoş yazıyor güzel yazıyor da. Ben bu yazıda konu bütünlüğü diye bir şeye rastlamadım ne anlatmak istediği çok açık olmasa da laf arasında yine Kürtçülüğünü konuşturdu. Olmaması geregen yere yine kürtleri kattı neymiş Kürtler kıyıma uğramışmış. Neymiş efendim yine aynı mesaj yine aynı milliyetçilik farkında mısın değil misin? bayağı bayağı Kürtçüsün be Mustafam. Yazık Memursen ailesine sen KESK'e katıl kardeşim. yanlış yerdesin. Sana bi nasihatim olacak milletvekilliğinden elenmenin 1. nedeni bence yazılarındaki kürtçü ve yersiz ifadeler son ana kadar 1. sırada olacağını sanıyıordum meğer doğru karar verilmiş Abdurrahim Bey lehine. Selam ve Dua ile....

Yorum Yaz