tatlidede

Rojava’nın İlk Domino Taşı: Afrin

Rojava’nın İlk Domino Taşı: Afrin

 “Suriye Kürdistanı” olarak adlandırılan Kürtlerin yaşadığı coğrafyaya, PKK Literatüründe  önce “Güneybatı Kürdistan” daha sonra ise nedeni henüz bilinmemekle beraber burası “Rojava” diye  adlandırıldı.

Türkiye siyasi terminolojisine göre “Kuzey Suriye” olarak adlandırılan bu coğrafik alanda PKK’nin ideolojik dizaynıyla PYD (Partiya Yekitiya Demokratik) yani Demokratik Birlik Partisi ismiyle 2003 yılında bir parti kuruldu.

Şeklen bakıldığında isminden de anlaşılabileceği gibi sivil siyaset hedefli bir parti olduğu izlenimini vermekte. Ancak birkaç yıl sonra PYD, askeri kanadını kurdu. YPG (Yekineyên Parastına Gel- Halk Savunma Birlikleri ) hızla genç kız ve erkekleri örgütleyerek silah altına aldı ve bu süreci devam ettirdi.

YPG silahlandıkça ve güçlendikçe yaptığı ilk iş, kendi dışındaki Kürtlerin tasfiyesine başlamak oldu. Suriye’deki Kürt partilerine karşı zor kullanan YPG, bu partilerin yöneticilerini gözaltına aldı, tutukladı ve kitlelerinin tasfiyesini gerçekleştirdi. Halen 300 bin Kürdün Irak Kürt Bölgesinde yaşadığı, on binlerce Kürdün ise Türkiye’de olduğu bilinen bir gerçek. Bu durum PYD’nin diğer Kürtlere karşı demokratik davranmadığının açık bir kanıtı.

Suriye’ye de “Arap Baharı” estirilince merkezi hükümet yani Esad Hükümeti küçüldü, büzüldü ve bir süre sonra DAEŞ ile uğraştı. Neticede Suriye’nin kuzeyi namı diğer Rojava YPG’li silahlı unsurların denetimine geçti. Burada “taze” bir güç olarak her zaman tetikte duran YPG kah merkezi hükümete destek oldu kah DAEŞ’e karşı savaştı veya savaştırıldı. Burada iyi bir “performans” ortaya koyan YPG’yi ABD övmeye başladı; Türkiye’nin tepkilerine rağmen bin tonlarla ifade edebilecek silahlar YPG’ye verildi ABD tarafından.

Türkiye’nin bütün açıklamalarına ve tavırlarına rağmen ABD; YPG’yi terörist görmediğini ve DAEŞ ile mücadelede “iyi” iş yaptığını  söyledi, durdu. Bir süre sonra ABD, YPG güçlerinden 30 bin kişilik bir ordu kuracağını ve bunun “sınır güçleri” olarak görev yapacağını açıkladı. İşte kıyamet bundan sonra koptu! ABD’nin amacı ne, ne yapmak istiyor? Ortadoğu’ya yönelik stratejik bir planı olduğu malum. Ama tam olarak ne? Merak edilen nokta bu…

YPG’den bir sınır gücü oluşturmak istediğini açıklayan ABD, DAEŞ tehlikesi de bittiyse kime karşı sınır gücü ve niçin bir sınır gücü oluşturmak istiyor?

Türkiye bu oluşumu orta ve uzun vadede kendi toprak bütünlüğüne yönelik bir tehdit olarak gördüğünü açıkladı. Türkiye’nin tepkisi giderek somut tavra dönüşünce ABD’den çelişkili ve biraz da tutarsız nitelenebilecek açıklamalar geldi. Pentagon farklı, dışişleri hatta Başkan Trump’tan farklı açıklamalar geldi. Türkiye’ye “yatıştırma” stratejisi uygulamaya başladılar. Halbuki Türkiye, Afrin’e askeri harekat yapma hazırlığına çoktan başlamıştı bile. Zira Afrin’den Türkiye’ye zaman sızmalar ve taciz ateşi yapılıyordu, yapılan açıklamalara bakıldığında.

25 Eylül 2017’de Barzani’ye el altından yapılmak istenen referandum için destek veren ABD, referandum sonrası süreçte başta Irak olmak üzere Türkiye ve İran’ın göstermiş olduğu tepkiler karşısında Barzani’yi bir kez daha sırt üstü düşürdü deyim yerindeyse. Tabi İsrail’i de unutmamak gerek bu politikada. Tarihi “kazık” yiyen Barzani ve KDP, şu aşamada zor günler yaşıyor. Bununla bağlantılı olarak ABD için “Acaba bir kazığı da YPG’ye atacak mı?” diye kaygılar dolaşırken bu konuda kaygı taşıyanları haklı çıkaracak emareler gelmeye başladı. ABD yetkilileri önce “Afrin, güçlerimizin sorumluluk alanında değil” şeklinde bir açıklama yaptı. Oysa bazı Kürt çevrelerine göre, ABD, YPG’ye kazık atmayacaktı, zira bu yapıya hibe etmek suretiyle ağır silahlar vermişti ve YPG tamamen bu ülkenin koruması altındaydı. Bu nedenle ABD, YPG’yi satmayacaktı, çünkü müttefikti.

İyi de Türkiye’nin Afrin’e askeri harekatına ABD, YPG için savaşa mı girecekti? İki NATO ilkesi bir örgüt için nasıl savaşacaktı? Buna giden süreçte NATO da yapısal ve ontolojik olarak iyiden iyiye tartışılmıştı ya, işte umut noktası buydu. Ama 20 Ocakta başlanan Afrin’e askeri harekata ilişkin somut durum şu: YPG yalnız.

Batı Ülkeleri Ne Yapmalı?

ABD, son olarak yaptığı açıklamada operasyonun zaman ve silah kullanımı kapsamında “sınırlı” olmalıymış. Fransa ise BM Güvenlik Konseyini toplantıya çağıran açıklama yaptı. Bu süreç böyle işlerken Türkiye’nin Afrin Operasyonu planlandığı gibi devam etmektedir, başbakanlıktan yapılan açıklamaya göre dört aşamalı olarak. Batılı ülkelerin kaygıları sivillerin ölümü imiş. Kendileri sivilleri öldürünce kaygı yok, bu ne biçim iki yüzlülük! Ne işin var Suriye’de ey emperyalist ülke ABD?!! Rusya, Suriye tarafından davet edildi ama sen davet de edilmedin, şimdi de kalkıp barış havarisi kesiliyorsun! Bütün terör örgütleri senin silahlarını kullanıyor ey ABD! Demokrasi ile, insan hakları ile zerre kadar yakınlığın yok, dürüst değilsin! Kürtlere dostsan niye Barzani’yi sattın?

İnsan kanı ve canı üzerinde silah ticareti yapan ABD,  şimdi de Kürtleri bu anlamda maske olarak kullanıyor Türkiye’ye karşı. Türkiye’nin Afrin’e operasyon yapacak noktayı sen hazırladın, yaptığın sahte destekli açıklamaların bunun göstergesi. Ancak ne yazık ki Kürtler adına siyaset yapan cüce kafalılar hala bunu çözmemiş! Şimdi de diyorsun ki “vur ama sınırlı vur”. Bu söylemini referandum sonrasında Irak merkezi hükümetine tavsiyelerde bulunurken de yapmıştın.

Şimdi Rojava için, Afrin Operasyonu domino taşı olacak gibi. Acaba sıra Fırat’ın Doğusuna da mı gelecek ihtimali bile gizli bir gündem maddesi sanki. Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un dediği gibi, Türkiye’yi kızdıra kızdıra bu noktaya getirdin ABD. YPG eliyle kurdurttuğun kantonlar meğer kartonmuş ABD. Halkları birbirine kırdırtmayı bırak ABD, Türkleri ve Kürtleri birbirine kırdırtmayı hiç yapma! Bu halkların dinleri bir, sosyal yapıları benzer, aynı orduda asker, çekil aradan! Abdullah Öcalan da 2014 Nevrozunda gönderdiği mektupta iki halkın din birliğine ve bin yıllık beraberliğine vurgu yaparak oynatılmak istenen oyuna dikkat çeker gibiydi.

Başta Kürtler olmak üzere halklara dostsan silah satmayı, darbe yaptırmayı bırak, niyetin iyilik yapmaksa sivil siyasete onları teşvik et. Kürtler için, Türkiye’de bunun koşulları mevcut; zira 7 Haziran 2015 seçimleri bunu örnekliyor.

Saygıyla…      

Yorumlar

Image
okur
23.01.2018 / 17:35

Bir kürd aydınına yakışacak özet olmuş. tebrik ediyorum mamoste

Yorum Yaz