matesis
dedas

Saç sakal turban, nedir çektiğimiz bundan?

Saç sakal turban, nedir çektiğimiz bundan?

         Bir tuhaf ülkeyiz vesselam. Yıllarca Üniversitelerimiz saçın neden böyle, sakalın neyi çağrıştırıyor, turban kimin simgesi ile adeta savaştık. Allah aşkına bu ne saçmalıktı. Sana ne benim saçımdan, sakalımdan veya türbanımdan lan diyenin çıkmadığı söz de ilim irfan yeri olan Üniversiteler, “Tükürsen aşağısı sakal, yukarısı bıyık diye gençleri ibreti âlem için okuldan attılar.

Tabi ki bunda 1980 öncesi siyasilerin beceriksizliği, burdum duymazlığı ve gerçektende insanları “Ali Cengiz Oyunu” ile kandırmaları rol oynamıştır. Hal böyle iken, devletin idari kademelerinde kutuplaşmalar kamplaşmalar ve sonrası gelen “YASAKLAR”

Bu yasaklardan derlemeler de o dönemin manşetlerine şöyle yansıdı:

“Faulün neden L harfi (yoksa Leninci misin?)

Bıyıkların neden M (yoksa Maocu musun?)

Bıyıkların neden Kaytan (yoksa şarkıcı mısın?)

Kaşların neden çatık ve birleşik (yoksa Marksist misin)

Kafan neden uzun yoksa (kalpazan mısın?)

Parmakların çok uzun (kadınlar için) Yoksa sen Fahişe misin?

Parmakların yamuk ise yoksa sen yankesici misin?

Solcu musun, sağcı mısın?

Hangi kitabı okursun?

Eğer ki dini içerikli kitapsa, (şeriatçı mısın?)

Yoksa sen İslamcı mısın?”

Tabi bu nesin necisin ve daha neler yaparsın kimi nasıl çağrıştırırsın listesi uzayıp gider. Kişide suçluluk kulpu aranıyor ki ibreti âlem için kodese konulsun. Ve bir daha da kılık kıyafetine ve fiziğine dikkat etsin. Yahu berber misin? Yoksa heykel tıraş mısın?

Deveye sormuşlar neren eğri, devede demiş ki, “Allah aşkına benim nerem doğru ki” diye yanıt vermiş.

Asıl insanın beynidir diyen akıllı bir politikacı çıkmadı da bunlar başımıza geldi. İlim yerine kör dövüşü yaptık. Kimini kap dışı, kimini hapislerde çürüttük. Efendim okuyacak insanın beyni değil boyu, posu, bıyıkları, sakalı, turbanı yani anlayacağınız kılık kıyafeti çok ama çok önemli. Hani derler ya dost başa, düşman ayağa bakarmış o misal bizim ki? Yazık ki ne yazık…

Heba olan gençlerin eğitim hakkı, böylece saç, sakal, bıyık arasından baştaki türbana takılarak eridi gitti. Beyin göçleri, Biz Türklerle olimpiyatlaştı (Türkçe Olimpiyatları)  Böylece ilim gitti, geride ise sadece kala kala bir tek zavallı   “İRFAN” kaldı? Türkçe Olimpiyatlarında da bugün bunu yapmıyor muyuz? Keşke Türkçe dilimizin yanında bilgi yarışmaları icatlar da olsaydı. Ama olacaktır. Çünkü bu süreç 81 ile çıkan Üniversitelerimizin kefen yırtması ile yapılacağına olan inancamda giderek keskinlik kazanıyor. 

Oysa biz küreselleşen bu dünyada silahların değil, ekonomilerin ve beyin fırtınaların esmesini isterdik. Ama biz ne yaptık sap saman kavgası ile yılları heba ettik. Bugün ise bunun ne kadar önem arz ettiğini ve artık Üniversitelerin Sosyal Bilimler alanında devlete yön veren gerçek ilim alanları olduğunu kavrama başladık. Gelişen ve hızla değişen 21’nci yüz yıl dünyasına ayak uyduran, reformlar yapan, insanlara insanca muamele eden siyasetçiler, bilim adamları ayakta kalacaktır.

Aksi ise çer çöp olup yok olacaktır. İnsanlar artık yasağı değil, huzuru, refahı ve mutluluğu sağlayacak devlet adamları istiyor. Palavracılardan, saç sakal, bıyık ve başına turban koydu veya koymadı ile artık idare edemeyecektir. Devletine, milletine istikrarı sağlayacak gerçek siyasetçi, bilim adamı ve icatçı idareciler tercih edecektir. İnsanların insanca yaşayacağı bir yaşam tarzı vaat eden idareciler tercih sebebi olacağı artık gün gibi aşikâr.

Hal böyle iken, hala eskiden medet uman siyasetçi, sözde bilim adamları ise, şöyle bir bitpazarına baskınlarda bekli aradıkları oralarda vardır. Tabi onların istediği bitpazarı kaldı ise? 1980 öncesi ve sonrasından 2002 yılına kadar bu ülke insanı çok şey kaybetti. Bu kayıplar belirttiğim gibi ülkesinde iş bulamayan, kılık kıyafeti ve tipi yüzünden memleketine ve ülkesini kaybeden insan mı dersin? Cezaevlerine fikri ve zikri yüzünden düşen mi dersin?

Artık yeter? Öyle bir Anayasa yapalım ki Osmanlı gibi nam salsın. Hazreti Ömer gibi adalet dağıtsın.  Yan baktın diye seni vatandaşlıktan çıkarmasın aksine bağrına bassın. Suçlu ise elbet suçunu çeksin. Ama adalet gerçek manada tecelli etsin. Fikirlerin eyleme dönüşmediği, suç ve dile dayanmadığı, tabiri yerinde ise havadan sudan nam kaptı diye tutuklanmadığı bir Anayasa hepimiz için, Türkiye’miz için, geleceğimiz için, artık kaçınılmaz hale geldi.

Ekonomisi, Üniversitesi ile gençleri gerçek manada eğitecek, ülkenin refahı, huzuru, mutluluğu, adaleti eşitliği sağlayacak değişimi yapan ayakta kalacaktır. Ben şahsen Türkiye’deki bu olgunlaşmayı artık gerçek manada görüyorum. Osmanlı ruhu inançla var idi. Bu inancı artık Üniversitelerimizde, Siyasetçilerimiz de, gençlerimiz de ve idarecilerimizde net bir biçimde gözlemliyorum.

Mardin Artuklu Üniversitesi bir tabuyu yıktı. Ülkesine milletine ben ne katkı sunarım inancı hâkim olmaya başladı. Öteki Üniversitelerimizde de bunu görmemek körlüktür derim. Yat uzan para kazan, ya da kazı kazan devri bitti. Belki benim dayım var? Dayanağı hala duruyorsa da, bu da gitmeye mahkûm’dur.

Sözün bittiği yerde ise söyleyeceğim şudur, “Bırakın artık sakalı bıyığı, kılık kıyafeti, turbanı, kör değilsen gör çevreni, al önlemini, değiştir ve yenile kendini yoksa, al aşağı edip indirirler seni…    

Kalın sağlıcakla…

Yorum Yaz