matesis
dedas

Saliha'nın Bacası Bir Daha Tütmeyecek

Saliha'nın Bacası Bir Daha Tütmeyecek

Saliha’nın Bacası Bir Daha Tütmeyecek

Malumunuz kış aylarında geceler uzundur. Upuzun geceler eskiden hiç geçmezdi. Gecenin iyi ve çabuk geçmesi için çay demleyip sohbet etmek için akşam yemeğinden sonra çat kapı komşu ve akraba ziyaretleri çok olurdu. Bazen ev sahibi sobayı yakmamış, normal battaniye veya yorgan ile durumu geçiştirmeye çalışırken hazırlıksız yakalanırdı.

  Tak Tak Tak. Çık. Çık. Çık. Çık!!!Pat Pat Pat!..Güm.Güm Güm.Dıkşuuu!Haeyyyyt.

--Uuuv çok soğuk. Ev de değillerdir belki. Kim bilir?

--Üstüne bir şey al dedim sana.. Bak!,işte böyle üşürsün işte.

--Üüüf ne bileyim ya!. İki adımlık yer, gerek yok dedim ne bileyim böyle olacağını.

---Hammed’in kardeşine gitmişlerdi ya!. Belki de halen dönmemişlerdir. Oğlum dursana! Dur kapıya böyle vurma ayıp oluyor. Bak bak bak. Oğlum ayağınla vurmasana kapıya…Vurma diyorum sana…(Kafasına bir darbe!)

--Geçen Salı gitmişlerdi. Dönmemiş olabilirler.

--Bey kapı çalıyor herhalde. Saliha. Saliha. Kızım neredesin!?  Bulaşıklar bitti miiii?  Avluya çıkmıştır yine. Kızım baksana kapıya. Bak kim gelmiş.

--Tamam. Tamam anne. Bakıyorum…

--Bulaşıkları yıkadın mı? Kapıda bekletme. Kızım çabuk olsana…

--Dayımlar gelmiiiş. Dayımlar…

--Hoş geldiniz!Tam da sobayı yakmak üzereydik. Buyurun buyurun. İçeri buyurun lütfen.

--Saliha. Saliha. Kızım neredesin? Nereye kayboldun yine!? Kömür getirecektin hani! Nerde kaldın. Hadi hadi biraz çabuk ol. Misafirlerimiz üşüyecek.  Eeee tekrar hoşgeldiniz.

--Anneee. Anneeee. Çıra da getireyim mi?

--Yok. Yok, Sobanın yanında var. Hazırladım. Yaktım bile. Odunlar bitecek neredeyse. çabuk ol biraz.

--Heeh. İşte kömürlerde geldi sonunda. İyi! Ellerin kirliyken birkaç parça at sobaya, ben de  çayı koyayım. Çok atma ha! Birkaç tane yeter şimdi. Birazdan atarız. Sönmesin. Çok zor yandı zaten. Çay içersiniz değil mi? İsterseniz kahve yapalım. Bu kömürler de pek iyi değil.

-Niye. Nasıl yani neden iyi değil?. Valla biz ammo ibleel'den aldık. Çok iyi yanıyor…Aldığımızda, bize üç çeşit var dedi. Kaç paraydı? hatırlamıyorum amma en pahalısını aldık valla. Daha iyi yanar, hem de bacayı tıkamaz! dedi. Biz de onun tavsiye ettiğini aldık. Valla biz memnunuz yemo!!!

--Neee bileyim. Pek ısıtmıyor gibi geliyor. Bir de çok yağlive….Biz de aynı yerden aldık…amma… eyşbileyim…

-Yok.Yok. Çay içeriz. Çaykin kaçağ ve mo? Iyfine mil kahve yemo. Çay daha ehsendir!.

-Yemek yediniz mi? Bak çok güzel bulgur pilavı yapmıştık. Kış günü de insan ne yemek yapacağını şaşırıyor vallahi. Etten bıktık. Pek te iyi olmayan ekonomik durumunu örtmek için… Daha dün kibe yapmıştık. Ondan önceki gün dolma yapmıştık. Yok valla. Dur bakayım. Yok yok, ondan önceki gün değil Salı günü yapmıştık.

-- Afiyet olsun. Leyinzel dert muhallu inşalla. Valla biz de bugün ikbebet yapmıştık. Cemiyl sever diye sık sık yapıyoruz. Biraz uğraştırıyor amma eyşinsey. İkide bir elinde eti ve basalı…Hecciye. Haaa Hecciye mosseveylne ikbebebet dediğinde kıyamayıp yapıyoruz. Ne yapalım…Basal kokusu eve siniyor ama ne yapalım. Aslında avluda kavuruyoruz soğanları ama. Malum kış, soğuk olduğu için mecburen içerde yapıyoruz.

Ev sahibinin ekonomik durumuna göre, çayın yanında-ki hemen hemen herkes çay demlerdi, çay dışında içecek pek olmazdı- En fazla Türk kahvesi. Ha bir de “min neyskafe intin” dedikleri kahve olurdu. “Çaykın kaçağ ve mo?” Sesinin evin içinde yankılanmasından sonra ya çekirdek kavrulup çitletilirdi.  Ya da ev sahibinin ekonomik, misafirin de “ ğelliyine”  göre bazen izbiyb,” ıkuude” hatta gecenin ilerleyen saatlerinde “kaliyye” bile çıkarılırdı. Bu sohbet esnasında evlerde sigara içenlerde çok olurdu. Hemen hemen herkesin içerde bacası! tüterken evin bacası da tüterdi. Herkes duman altı olurdu. Evin sigara içmeyen yaşlı anneleri-anneanneleri yakıt sarfiyatı ve evin soğuyacak olmasına aldırmayıp tüm kapı ve pencereleri açardı. Bu durum biraz da misafire zamanının dolmuş olduğunu göstermek olarak algılanırdı. Misafir eğer anlamak istemiyorsa bu sefer duman altı olunmasının yanında sobaya o kadar çok yakıt atılırdı ki insanlar terlemeye ve sıkılmaya başlardı. Arada bir sobaya odun ya da kömür atılma ve kül temizleme seremoni gürültüleri olur, sohbet kesintiye uğratılır, misafirin artık abarttığını ve gitmesi gerektiği hatırlatılırdı.

--Eee gitme vakti geldi. Saatte çok geç olmuş.12’yi geçmiş valla…Hadi bize eyvallah.

--Otursaydınız daha. Daha çok erken!?

Yok!.Gidelim artık.  Haa…Nuriye gelsene bize. Yarın devk yapacağız. Bizde kalırsın bu gece.Sabah kalkarız. Kahvaltı ederiz beraber. Yardım edersin bana. Malum senin devkın meşhurdur. Valla hamur açamıyorum artık. Cemiyl tutturdu illa devk yapalım diye…

--Olur.

-Hammed sen de gel istersen. Kağıt oynarız. Yarın iş yok nasıl olsa. Seni şöyle bi güzel yeneyim.

--Olur. Bak bir şeyine oynarız ama.

--Canın ne isterse. Bana abu abdalla derler…Cemiyl efendi..Korkacağımı mı zannediyorsun.Sahi Saliha’nın düğünü ne zaman?

--Valla önümüzdeki hafta. Kış  mış dediler amma. Yazın salon bulunmuyor biliyorsun. Bulunsa bile çok pahalı. Damadında maddi durumu malum. Rica ettiler. Olsun dedik. Ne yapalım gelebilen gelir artık.Düğüne bekleriz tabiii.Bak tüm “megeline” de söyle ha..(Di kuuum yeee …Kum  intik u megelik!)Malum kış günü hepsine ulaşamıyoruz…

--Saliha sen gelmiyor musun? Gel sen de istersen. Yanlız kalıp ne yapacaksın!?

--Yok. Dayı ben gelmeyeyim. Siz gidin.

--Hadi gidiyoruz o zaman. Saliha sobaya kömür atmayı unutma ha..Tamam mı kızım?

--Tamam anne merak etmeyin.Meraaak etmeyiiin.Hadi güle güle…

--Oooo lodosta varmış vallahi…Bayağı kar yağmış. Neyse vardık işte…Çay yapar içer ısınırız şimdi..

--Amaaaan Hammed sen de.Bıkmadın bu çaydan daha yeni içmedik mi? Her yerde çay.Yeter be!...

---Olsun.Olsun.Koy sen çayı.Demle.Siz uyursanız biz koyarız çayımızı. Öyle değil mi? Cemiyl.

Ertesi gün öğlene doğru devkler yendi bir güzel…

Öğlenden sonra doğru evlerine döndüler. Hammed ve Hecciye…

Kapıya vuruyorlar. Kapı duvar. Gündüz vakti ne uykusu bu  Allahaşkına. Saliha uyuyorsa uyanmaz biliyorsun Nuriye. Anahtar alma adeti de yok tabii…

-Yok canım o kadar da değil. Komşuya gitmiştir belki. Bekleyelim gelir belki.

-Çok soğuk hanım, bekleyemem valla.

Yaklaşık 10 dakika kapıya vurduktan sonra. Komşu çocuğunu duvardan atlatıp kapıyı açtırdılar.

---Oooo bayağı is olmuş. Çok kötü kokoyor. Soba mı söndü acaba? Saliha hala uyuyor.

Hammed dedim sana bu kızın uykusu çok ağır diye. Kızım kalksana…Huuu…Yarım saattir kapıya vuruyoruz. Uyanamadın. Kalk.

Kalk.Kalk.Kızıım.Saliha.Salihaaa.Salihaaaaaaaaaaa.

Ihiıhiıhi….

Ve Saliha halen uyanmadı. Hatta bir daha uyanmadı.

Yıl: Bindokuzyüzbilmem kaç.

Yer: Mardin Bilmemne mahallesi.

Böyle acıları yaşamak istemiyorsanız, Önce sigarayı bırakarak kendi bacanızı sonra evinizin bacasını temizleyin veya temizletin.

Yorum Yaz