tatlidede

Şarkın En Sevgili Sultanı

Şarkın En Sevgili Sultanı

Selahaddin-i Eyyübi doğulu ve batılı tarihçilerin ittifakı ile yüksek erdemleri şahsiyetinde biriktirmiş büyük bir komutan ve devlet adamıdır. Selahaddin’i diğer hükümdarlardan ayıran sadece Haçlılar karşısında kazandığı zaferler değildir. Onun adaleti, merhameti, cesareti ve siyasi başarıları da adından söz ettirmeye yeterlidir. Haçlıların Kudüs’ü işgal ettiklerinde yetmiş bin savunmasız Müslüman’ı canice katletmelerine karşılık, 583/1187 yılında Kudüs’ü işgalden kurtardığı zaman Haçlıları affetmiştir. Düşmanlarını affetmekle yetinmeyen Sultan, şehri terk etmeye çalışan yaşlı, düşkün, dul ve yetimlerin yol harçlıklarını kendi mal varlığından ödemiştir. Bu davranışı ile kendi şahsında İslam Dininin büyüklüğünü bütün dünyaya ilan etmiştir. Selahaddin sadece savaş meydanlarında başarıları ile yükselmemiş aynı zamanda ilmi hayattaki yükselişte onun döneminde zirve yapmıştır. Askeri ve siyasi zaferlerini ilim ve ilim adamına verdiği değerlerle tamamlamıştır.

Selahaddin Zengi hanedanı Nureddin’den miras kalan Haçlılar ile mücadele ve İslam birliği politikasını faaliyetleri ile daha ileriye götürmüş ve Kudüs gibi kutsal bir şehri kurtarmaya muvaffak olmuştur. Selahaddin’in İslam Birliği politikasının temeli dini ve siyasi ayrılıklara son vermek ve Haçlılara karşı Müslümanlar arasında cihad ruhunu canlandırmaktı. Selahaddin kazandığı her siyasi ve askeri başarı akabinde Müslüman toplumların desteğini almış ve mücadele genişleyerek büyümüştür. Selahaddin hüküm sürdüğü dönem boyunca kesintisiz olarak cihad ruhunu yaşamış, yaşam tarzını da buna göre şekillendirmiştir. Cihad uğrunda tüm ömrü, savaş meydanlarında geçmiş, yaşantısı asla bir sultan yaşantısı şeklinde olmamıştır.

İslam Devletlerindeki bölünmüşlük ve fikir ayrılıkları Haçlıların bölgedeki işgalini ve varlıklarını kolaylaştırmaktaydı. İslam dünyasının içinde bulunduğu bu mevcut durum bölgede güçlü bir devletin ve liderin bulunmamasından dolayı kaynaklanmaktaydı. Selahaddin, Nureddin’den devraldığı Haçlılarla mücadele ve cihad ruhunu daha stratejik ve daha kapsamlı bir hale getirmiştir. Nureddin’in ölümü ile Selahaddin onun mirasına ve mirasçılarına saygı duymuş tâbiliğini belli bir süre devam ettirmiştir. Ancak Haçlıların bölgedeki varlıklarına son vermek amacıyla İslam Devletlerinin tek bir merkezden yönetilmeye ihtiyaçları vardı. Bölgedeki fikir ayrılıkları Haçlılarla yapılan mücadeleyi olumsuz etkilemekteydi. Selahaddin Mısır’daki hâkimiyeti ile başlayan tarih sahnesindeki rolü Suriye ve El-Cezire’ye hâkim olması ile devam etmiş siyasi ve askeri manevralar ile bölgedeki çok iktidar mücadelelerine bir son vermiştir. Müslümanlar ancak onun Nureddin’in topraklarına hâkim olması ile bir çatı altında toplanmış ve Haçlılar karşısında başarılar elde etmeye başlamışlardır. Selahaddin, 1174 yılında Nureddin’in ölümünden on üç yıl sonra Kudüs’ü Haçlı işgalinden kurtararak Müslümanların en sevgili Sultanı olmuştur.

Yorum Yaz