matesis
dedas

Saygımız Sonsuzdur Musa'nıza, Lakin Cümleten Firavunun Müritleriyiz.!

Saygımız Sonsuzdur Musa'nıza, Lakin Cümleten Firavunun Müritleriyiz.!

Toplum mühendislerinin, Cumhuriyetin ilk yıllarından beri şekillendirmeye çalıştığı Anadolu insanı için süreç, 1950 sonrası için farklı bir mecraya girdi.

1950 yılına kadar tekli versiyonla yetinmek zorunda bırakıldı bu millet.

1950 sonrası, halkı yönlendirdiği ve sekülerleştirdiği izlenimine kapılan bir zihniyet, halka seçme ve seçilme hakkı verilmesi ile birlikte, bir ölçüde laisizm oranını da test etmek istedi.

Sürecin aksamaması ve kontrollü yürütülmesi için de, tekli hegemonyanın sadık bekçileri olarak yetiştirilen sivil ve askeri bürokrasi, halkın üzerinde hem veli, hem de vasi olarak tutulmaya çalışıldı.

Kendisine alternatif seçme hakkı verildiğini düşünen ve her fırsatta hukukun üstünlüğü ve askerin mutlak koruyuculuğu kavramına inandırılan halk, tekli hegemonyanın çizdiği çizginin dışına çıktığı anda, yeterince istenilen kıvama gelmediği, laisize edilemediği düşünülerek, ihtilallarla her seferinde başı öne eğdirildi.

1950 sonrası kısacık bir zamana sığdırılan örnek vakaları sıralarsak:.

1960 ihtilali, 1971 muhtırası, 1980 ihtilali, 1997 ve 2007 muhtırası…

He ihtilal veya muhtıra sonrasında devreye giren yargı, üstünlerin hukukunu, en ince ayrıntıları ile icra ederek mülkün yılmaz bekçisi olduğunu göstermeye çalıştı.

Saygımız sonsuzdur Musa’nıza, lakin cümleten Firavunun müritleriyiz” dedirtircesine, aydınlara, iktidar olmasına rağmen muktedir olamayacağı ifade edilen seçilmişlere, halkın bağrından çıkmış idarecilere hep şunlar dikte ettirildi:

“Yükselmenin, şöhreti bulmanın veya muktedir olmanın yegane temeli, muhtac olduğun kayıtsız şartsız biatte mevcuttur. Bu temele direnç gösteren kuvvet, kaos ve fitnenin kendisidir”.

Ya benim doğrularım, ya da senin hiçliğin türünden bir dayatma şekli bu…

Bir tarafta demokrasinin katılımcı özelliğini tepe tepe kullanmaya çalışan masum halk, diğer tarafta jakoben, baskıcı bir anlayış..

Tarihin hiçbir devrinde, halka rağmen, halk üzerinde çirkin politikalarını uygulamaya çalışan gizli muktedir veya açık diktatörlerin ömrü 50 yılı geçmemiş, mevcut hegemonya, baskıcı elini halkın üzerinden çekmek zorunda kalmıştır.

Son zamanlarda halk adına yapılan pek çok müdahale ile, on yıllardır işletile gelen çirkin planlar gün yüzüne çıkartılmış, böylece halkın huzurunu gelecekte de bozmak niyetinde olanların planları ellerinde patlamıştır.

Alan daralmıştır.

Artık Kaos planlarının nerelerde çizileceği, tehlikenin hangi cephelerden geleceği bellidir.

Son günlerde alınan kararlarda bu türden bir şeydir.

Eskiden ne yapılmaya çalışıldığı anlaşılmaz, anlaşılsa da dillendirilemezdi.

Şimdi yapılmaya çalışılanı anlamak güç değil artık..

Kabul etmek, içe sindirmek kolay değilse de, selamet sahiline az kalmışken sabır…

Sonuç olarak; bunun farkına varan milyonlarca yüreğe, bölge insanının da sağduyulu bir şekilde destek vermesi ve normalleşme sürecine, barışı şiddetin çok adım önünde tutmakla katkıda bulunması gerekir.

Sabır ki, fitne ve kaos üretim merkezleri tek tek düşsün…

Kaşarlanmış eski hal muhal, ya yeni hal, ya yeni hal, ya yeni hal, ya da izmihlal

Sağlıcakla Kalın

Yorum Yaz