diorex
sampiyon

Seçim Atmosferi Üzerine

Seçim Atmosferi Üzerine
Türkiye, 7 Haziran’da yapılacak genel seçimler nedeniyle demokratik bir heyecan ve olabilecek yeniden yapılanma olasılığını yaşıyor. Yaşanan bu realite partileri seçim yarışında kızıştırıyor. Seçimle ilgili parti liderlerinin söylemleri gittikçe ‘sertleşiyor’. Öncelikle seçimin tüm Türkiye’de barış havasında ve demokratik bir yarış içinde geçmesini diliyoruz. Ağrı’da olduğu gibi benzer olayların seçim sathı mahalline girdiğimiz bu dönemde bir daha yaşanmamasını temenni ediyoruz. Çözüm ve barış sürecinin kesintisiz olmasını ve ivme kazanmasını istiyoruz. Bunun için herkesin ve her partinin sandığın gereklerine göre hareket etmesini öneriyoruz. Parti genel başkanları başta olmak üzere sosyal medyayı kullanan vatandaşlarımızın da rakip parti adaylarına siyasi ahlak kurallarına göre davranmalarını bekliyoruz. Unutulmamalıdır ki rakip partilerin adaylarına yönelik, özellikle sosyal medyayı kullananları kast ediyorum, sarf edilen her söz, fotoşop programıyla hazırlanmış her çirkin resim partimize ve adaylarımıza da yönelik olarak paylaşılabilir. Bu konuda empati yapmamız çok önemli bir konudur. Bu nedenle bu gibi konulardan ve davranışlardan kaçınılmalıdır. Öncelikle vurgulayalım ki, HDP’nin bütün risklere rağmen kurumsal kimliği ile seçime girmeye karar vermesi hem demokrasi açısından hem de Türkiye ile entegrasyonu açısından kıymetlidir. Bu manada, HDP Türkiye genelinde rahatlıkla seçim çalışmalarını yapmalıdır. Siyasi bir parti olarak hakkıdır da. Özcesi HDP Yozgat’ta miting yapabilmeli ama aynı şekilde MHP de Diyabakır’da miting yapabilmelidir. O zaman demokratik tutum ve tahammüllerimiz test edilebilir. Belli bir kitleye hitap eden her parti parlamentoda temsiliyet hakkı kullanma hakkına sahiptir. Demokrasinin gereği de budur. Bu bağlamda son günlerde HDP’ye reva görülen muamele anti-demokratiktir. Bir siyasal parti seçimin uygulanacağı her noktada özgürce çalışma hakkına sahiptir. Adeta ‘Kurtarılmış Bölge’ yaratmaya çalışarak seçim alanları gasp edilmek isteniyor. Bu gibi Türkiye demokrasisine zarar veriyor. Bana göre, Türkiyelileşmeyi felsefe edinmesi nedeniyle HDP’ye pozitif ayrımcılık bile uygulanmalıydı. Partiler genel olarak seçim beyannamelerini kamuoyuna deklare ettiler. İktidar partisi daha önce açıklandığı üzere, beyannamesine yeni bir anayasa ve başkanlık sistemini koydu. HDP ise barajı aşma-aşamama konusuna kilitlenmiş haklı olarak. Olasılıkla CHP ve MHP bir yükseliş gösterse de, mecliste gücünü koruyacak gibi. Ancak HDP ve AK Partinin alacağı milletvekili sayısına göre Türkiye’de birçok dengenin değişeceğinin işareti olacak. HDP’nin yüzde 10 seçim barajının aşmaması durumunda milletvekillerinin çoğu iktidar partisine gideceği açık. Bu durumda iktidar partisinin projelerini gerçekleştirmek için elinin daha da güçleneceği aşikar. Ki iktidar hesabının bir boyutunu bu duruma göre de yapmaktadır. HDP’nin barajı aşma ihtimali üzerine de iktidar partisi bir hesap yapmaktadır. Bu neden 7 Haziran sonrası Türkiye’nin yeniden yapılanacağı söz konusu olacaktır. Peki Ama Nasıl Bir Yapılanma? Şimdi olasılıkla seçim atmosferini soluyarak 7 Hazirandan sonra meclisin sahip olacağı tabloya bir göz atalım: Birinci seçenek şu: HDP barajı aşar ve hatırı sayılır bir sandalye sayısı ile mecliste yer alırsa Türkiye’nin yeniden yapılanmasında rol alabileceği bir konuma gelmiş olacaktır. Hali hazırda hükümet ile HDP’nin temsil ettiği siyasi anlayış arasında ‘Barış Ve Çözüm’ süreci eksenli bir müzakere gerçeği var karşımızda. Hem bu müzakere sürecinin sonuçlanması açısından hem de yeni anayasa hazırlanmasında ve buna bağlı olarak ‘TürkoKürt’ patentli bir başkanlık sisteminin geliştirilmesinde HDP’nin rolü olacaktır. İkinci Seçenek ise, HDP barajı aşsa bile iktidar partisi ile hiçbir projenin hayata geçirilmesinde yan yana olmaz. Seçim sürecinde bugüne kadar HDP’lilerin kullandığı dil bu ihtimali güçlendiriyor. Daha açık bir ifadeyle taşıdıkları politik ‘gen’ itibariyla ve sol bloklarla oluşturduğu seçim listesine bakıldığında 7 Haziran sonrası HDP’nin CHP’ye yakın bir pozisyon alacağının ipuçlarını oluşturmaktadır. Peki HDP Barajı Aşmasa Ne Olur? Bu konuda da bir dizi argüman ve olasılıklardan söz edebiliriz. Bir kere, HDP Eşbaşkanı Sayın Selahattin Demirtaş’ın belirttiği gibi, HDP barajı geçmese bu, dünyanın sonu olamaz. Doğrusu da budur. Bu durumda iktidar partisi olan AK parti projelerini hayata geçirmek için elbette ki avantajlı duruma gelecektir. Yeni bir anayasa ve başkanlık sistemi oluşturma fırsatını yakalamış olacaktır. Umarım bu durumda başkanlık sistemi sadece ‘Türk Tip’ olmaz. Bu noktada yeni anayasa ve başkanlık sistemi müzakere edilmekte olan barış ve çözüm sürecinin ruhuna ve öngörülenlere uygun olmalıdır. Bu kapsamda HDP’nin temsil ettiği siyasi anlayış, iktidarın yaratmış olduğu olanakları daraltıcı değil, geliştirici bir fonksiyon ortaya koymalıdır, diye düşünmekteyiz. Bu kapsamda bir misyon taşıdığına da inanmaktayım. Bilindiği üzere, Kürtlerin mücadelesi ve yarattığı kazanımlar bugüne kadar, parlamentarist yöntemlerle olmadı. Tabiri caizse Kürtler, bileğinin gücüyle bu noktalara geldi. Onun için diyoruz, HDP barajı aşmasa dünyanın sonu değildir. Gelinen noktada devlet aklı da toplumun sosyal aklı da Kürt sorununun derinlikli bir sorun olduğunu hem bölgenin hem Türkiye’nin demokratikleşmesini etkilediğini hatta bu anlamda belirleyici rol oynadığının farkında. Bu noktada HDP parlamentoda olsa da olmasa da Kürt sorunu çözümünün aciliyetini dayatmış durumda. Ama HDP’nin mecliste olması Türkiye’de demokratik entegrasyon açısından gereklidir. Demokratik işleyişe uygun bir seçim atmosferinin devamını dilerim. Saygıyla…

Yorumlar

Image
ahmet karra
26.04.2015 / 15:51

sn farac bey! hayat karma bir hal almış. hangi parti diğerini düşürme peşindedir. birisi 0-6 çıkaracağız diyor. bu bir maç mı Allah aşkına. diktatörlükler ancak bunu söyleyebilir. bu tür söylemler açıkça demokrasiyi tanımamazlıktır.tehdittir.

Image
ahmet karra
26.04.2015 / 15:51

sn farac bey! hayat karma bir hal almış. hangi parti diğerini düşürme peşindedir. birisi 0-6 çıkaracağız diyor. bu bir maç mı Allah aşkına. diktatörlükler ancak bunu söyleyebilir. bu tür söylemler açıkça demokrasiyi tanımamazlıktır.tehdittir.

Image
MARDİN
25.04.2015 / 11:51

MARDİNDE GÖNÜL HANIM MİROGLU VEJDİ CENGİZ VARKEN MARDİN BARAJI AŞAR TÜRKİYE TANIYOR BUNLARI YAPTIKLARI HİZMET ORTADA DA MARDİNE NE YAPSINLAR BARIŞ VE ÇÖZÜM SÜRECİNDE BUNLARIN EMEGİ ÇOK

Yorum Yaz