tatlidede

Seçimler Yaklaşırken

Seçimler Yaklaşırken

Bazı kıssadan hisseler vardır ki yüzlerce sayfada anlatamayacağınız şeyleri koyuverir önünüze. Nihayetinde birer örnektirler lakin herkesin kendince pay çıkaracağı yaşantıları da gerçeklik olarak barındırır içerisinde.

Partiler aday adayları listeleriyle uğraşa dursun bizde biraz neşelenip ders alalım kendimizce ne dersiniz?

*****

Bir hindi varmış. Bu hindi sahibini çok severmiş. Çünkü sahibi hindiyi özenle beslermiş. En güzel ve en lezzetli yemleri yiyen hayvan, dünyanın en mutlu hindisiymiş. Hindi sahibinin şefkatli bakışlarından çok mutlu olurmuş.

Civciv olduğu günlerden beri durum böyleymiş. Gel zaman git  zaman bizim hindi büyümüş palazlanmış. Tüm diğer hindilerin özendiği güzel ve sağlıklı bir hindi olmuş. Bir sabah bizim hindi uyanmış, güneş yeni doğmuş, harika bir gökyüzü varmış. Hindinin sahibi, hindiye yaklaşmış. Ama bu sefer elinde yem yokmuş, bir bıçak varmış. Hindi “beni kesmesi mümkün değil, herhalde ağaçları budayacak filan” derken…

 

*****

Rivayet odur ki! Abbasi Hükümdarı Harun Reşid’in “Cafer” adında bir veziri varmış, vezir itibarlı Bermeki aşiretindenmiş.

Bir gün Harun Reşid ile baş veziri kırda bayırda, bağda bahçede dolaşmaya çıkmışlar. Bir elma ağacı görmüşler, ama ağaç çok yüksek, tırmanıp koparmak mümkün değil.

Hikâye bu ya, Hükümdar Harun Reşid baş vezirine kıyak yapmış, diz çökmüş. Cafer, hükümdarın omzuna basıp birkaç elma koparmış. Bahçıvan uzaktan seyrediyormuş; yanlarına gelince Harun Reşid adamı kutlamış, böyle elmalar yetiştirdiği için ödüllendirmek istemiş:

“Dile benden ne dilersen!”

Bahçıvan boynunu bükmüş:

“Bu baş vezir Cafer var ya, ikimizde aynı aşiretteniz, Bermeki aşiretinden. Sizden ricam benim kaydımı bu aşiretten silin.”

Bahçıvan o kadar ısrar etmiş ki sonunda Harun Reşid kaydını silmiş.

Zaman geçmiş, baş vezir Cafer işi azıtmış, hükümdarın arkasından komplolar kurup kendi aşiretinin hanedanını başa geçirmeye çalışmış…

Durumu anlayan Harun Reşid emretmiş:

“Başta Cafer, bu aşiretten kim varsa boynunu vurun.”

Bir süre sonra cellatlar gelmiş, yanlarında bahçıvan.

“Efendim, bu da aynı aşiretten ama elinde sizin fermanınız var, aşiretten çıkarmışsınız…”

Harun Reşit hatırlamış.

“Yahu sen niye bu aşiretten çıkmak istemiştin?”

“Bu Cafer’in iki elma için hükümdarın omzuna bastığını görünce, bu adamın çıkarı için yapmayacağı iş yok, bana da zararı dokunmasın diye, beni bunlardan atın, dedim.”

 

*****

Minik serçe kış günü yuvasından düşmüş, yol kenarında titriyor, donacak. Ahıra giden ineğin bir gelmiş, üzerine pislemiş, serçecik gagasına kadar pislik içinde, boğulacak, ama sonra ısınmış, keyiflenmiş ötmeye başlamış…

Serçeyi duyan kedi koşup gelmiş, pençesinin ucunu serçeye uzatmış:

“Gel seni, kurtarayım!”

Serçe sevinmiş, kedinin pençesine uzanmış…

Kedi de serçeyi yemiş.

 

Bu hikâyeden alınabilecek kar hesapları.

Üzerinize pisleyen herkesi düşman sanmayın…

Sizi pislikten kurtaran herkesi de dost sanmayın…

Eğer gırtlağınıza kadar pisliğe gömüldüyseniz, çenenizi tutun.

 

Genel seçimlerin yaklaştığı bu günlerde demokrasi sandığımız sandık oyunundan genelde dersler çıkarılıyor ya.

 

Bende çıkarılabilecek olası derslerin hikâyelerini sizlerle paylaşayım istedim.

 

Yorumlamak hakkının sizde olmasını gözeterek.

 

#FıratEnsari

Yorumlar

Image
kenan aktaş
05.04.2015 / 06:52

geçmişii cocuklugunu ve babanın yaşam tarzını hiç düşündünmü fıkraların senın aile hayatını yasıtıyor akıllı ol mardini rahat bırak

Image
MARDİNLİ
02.04.2015 / 23:51

Sn Ensari bir işin sonunu düşünmeden yapma.

Yorum Yaz