Seçmeli Kürtçenin Elifba'sı -1-

İki bölümdür devam eden konu ile ilgili yazılarımın sonuncusunda harf inkılabının serüveninden ve gerekli olup olmadığından bahsetmiştim..
Meselenin özüne gelince..
Bir milletin kimliğini ortaya koymasında ayırt edici en önemli özellik dilidir, Bir milletin diline dair en güzel örnekleri ise o dilin kendine has alfabesiyle yansıtmak mümkündür. Dolayısıyla bir millete kimliğini hatırlatmak isterseniz en başta dilini hatırlatmalısınız. Dilini hatırlatmanın en köklü çözümü de o dile ait eserlerin kullandığı alfabeyi yeniden gündeme getirmekten geçmektedir.
Ahmed-e Hane, meşhur Mem-u Zin eserini, bilinen en fazla eserin verildiği Kürtçe alfabesi(2) ile yazmıştır. Eğer Kürt dili ve edebiyatında Ahmed-e Hane'yi ve meşhur Mem-u Zin eserini es geçersek, denecek bir söz kalmaz.
Şayet asla vazgeçemem, okuturum denir de, bu eserdeki aşkların en güzeli, ona ters gelen, kuru ve aslından uzak, harflerin en latinisi ile anlatılmakta diretilirse, Kökü mazide kalmış ve kısa bir fetret devri yaşamış bu dilin inkişafına katkıda bulunmadığı gibi, tam tersine tutunacak yeni bir dala yapıştırıp Kürtlere harf inkılabı yaptırmaya çalışmak anlamına da gelebilir.
Kültürel yozlaşmayı da beraberinde getirmesi muhtemel bu durum; Ahmed-e Hane'nin türbesini yıkıp yerine Ahmed-e Hane heykeli yapmaya da götürümü acaba?
O halde Açılım rüzgarına kapılarak Ahmed-e Hane’yi, Cezirî’yi, Bate’yi, Faki Tayran’ı Gorani’yi, El-Hariri’yi, Xasî'yi, anlamaya ve anlatmaya çalışırken Kürt alfabesi ile değil de, illaki Latin alfabesi ile öğretmekte ısrar etmek, açılımı köklü bir alfabe katliamına dönüştürmeye götürebilir..
Türkiye’de yapılan harf inkılabı; bir bakıma Elif-ba dan kurtuluş devrimi idi ki bu; devlet gücüyle uygulamaya geçirilmiş bir devrimdi..
Asimile feryatlarının demokratik açılıma dönüştüğü son günlerde Latin harflerinin ırkçılığında diretmenin ne kadar faydalı olacağı iyice hesaplanmalıdır. Şu bir gerçek ki; Kürtlere yapıldığı söylenen baskılar arasında Kürtçe alfabenin unutturulması yoktu. Kürtçenin bilinmeyen dil olduğu safsatası, dil yasağı vesaire vesaire. Ama hiçbir zaman Kürdün dil ve edebiyatının en zengin yönünü oluşturan, gerek İran ve Suriye Kürtlerince, gerek Irak Soranilerince, gerekse Cumhuriyet Türkiye’sinde Kürt medrese alimlerince yoğun bir şekilde kullanılan, Ahmed-e Hane dahil bilinen pek çok meşhur Kürt bilge ve bilginin yüzyıllarca kullandığı alfabeye ilişilmemişti.
Bir sonraki yazımda Kürtlerin kendi anadillerini konuşamadığı için ağzı büzüştüğü söylense de, aslını kaybedecek kadar şuurlarında büzüşme olmadığına açıklık getireceğim.
Sağlıcakla Kalın.
Kaynak : USTAD http://www.ustad.org.tr/Kurtlerin-Abcsi-mi-Elif-BaAlfabesimi--3--yazisi-236/