Şeker Değil, Şükür Bayramı!

اَللّهُ اَكْبَرُ اَللّهُ اَكْبَرُ لاا
اِلهَ اِلاَّ اللّه وَاللّهُ اَكْبَرُ اَللّهُ اَكْبَرُ وَلِلّهِ الْحَمْدُ اَللّهُ اَكْبَرُ
“Allahü ekber, Allahü ekber, Allahü ekber la
ilahe illallahü vallahü ekber Allahü ekber ve lillahil-hamd.”
(Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah
en büyüktür. Allah’tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür, Allah en büyüktür
ve hamd Allah’a mahsustur.)
Es-Selamu
Aleyküm
Uzun yıllar önce Mardin’in yerel gazetelerinde köşe yazarlığı
yaptığım yıllarda bu konu hakkında görüş belirtmeme rağmen bir kez daha
belirtme ihtiyacı duydum. 2011 yılında Mardin yerel gazetelerinden birinde yazdığım
köşe yazısında Bu bayramın şeker değil, aslında şükür bayramı olduğunu üzerine
basa basa söylemiştim. Bu bayramın şeker değil de şükür bayramını olduğunu ise
Ahmedi köyü (Mardin-Savur-Başkavak Köyü)
ulemalarından rahmetli babam Es-seyyid Şeyh Hamdin Hamidi
belirtmişti.
İnsanoğlu birçok şeyi babasından öğrenir. Bende o zamanlar
neden bu bayramın şeker bayramı olduğunu düşünürken babama sordum. Oda bana “Oğlum
bunun adı Şeker değil, Şükür Bayramıdır” diye söylemişti. Yıllar hatta
yüzyıllar geçtikçe dildeki değişmeleri edebiyat öğretmeni olmam dolayısıyla çok
iyi bir şekilde bilmekteyim. Yıllar geçtikçe kelimelerin toplum dilinde nasıl
değiştiğini pek tabi birçok örnekte görmüştüm zaten. Bu değişiminde onlar gibi
bir değişim olduğuna artık eminim. Çünkü şükür ve şeker kelimeleri Arapçada
aynı kökten gelmektedir. Arapçada kök kelime Türkçedeki gibi sondan değildir.
Arapça hem baştan hem ortadan hem de sondan eklemeli bir dildir. Osmanlıca veya
Arapça dilbilgisini bilen birçok kişi bunu iyi bilmektedir.
Mübarek Ramazan bayramının adı Arapçada “idü’l-fıtr”
(Fitre Bayramı) demektir. Fıtr, yarmak, başlamak, yaratmak, orucu açmak gibi
manaları olan "fa-ta-ra" kökünden geliyor. Türkçe''deki
"fitre" de bu kelimenin biraz inceltilmişidir. Zamanla bu “Sadaka-i
Fıtr” (Oruç bozma sadakası) oldu. En sonunda da “Şükür Bayramı” oldu. Ve
“Şükür” kelimesi tarih içinde “Şeker” oldu. Arap yarımadasında bu bayrama halen
“idü’l-fıtr” (Fitre Bayramı) yani yemek bayramı diyorlar.
Şükür Ne Demektir?
İslam âlimleri şükrü şöyle tarif etmişlerdir:
Şükür, her nimetin Allah’tan geldiğini bilip dil ile de hamd
etmektir. Allahü teâlânın emirlerini yapıp yasak ettiklerinden sakınmak
şükretmek olur. Ramazan ayı da biz insanoğlu için gerçekten bir nimettir.
İnsanın tövbe ve istiğfara yakın olması, Allah CC hazretlerinin Bu ay içinde
insanoğluna Kadir gecesi gibi bir geceyi hediye etmesi şükretmek için yeterince
yeterli bir sebeptir. Unutmayın ki Ramazan gittiği için değil, günahlarımız
affedildiği için, büyük sevap ve nimete kavuştuğumuz için bayram yapıyoruz.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
“Bayram sabahı Müslümanlar, namaz için camilerde toplanınca
Allahü teâlâ meleklere, “İşini yapıp ikmal edenin karşılığı nedir?” diye sorar.
Melekler de, “Ücretini almaktır” derler. Allahü teâlâ da, “Siz şahit olun ki,
Ramazandaki oruçların ve namazların karşılığı olarak, kullarıma kendi rızamı ve
mağfiretimi verdim. Ey kullarım, bugün benden isteyin, izzet ve celâlim hakkı
için istediklerinizi veririm” buyurur.” [Beyheki]
Niçin bu bayram bir şükür bayramıdır?
Çünkü bu bayramın iki sebebi, manası, vesilesi vardır: 1.
İnsan olarak yaratılmış olmak, 2. Ramazan''ı oruç ibadeti başta olmak üzere
çeşitli ibadetlerle geçirmeye muvaffak olmak. İşte bu iki büyük nimet, ilâhî
lutuf şükrü, teşekkürü gerektiriyor; seviniyoruz, şükrediyoruz, şükür bayramı
yapıyoruz. Bir Ramazan boyu farz ve nafile ibadetlerle –inşaallah- O''na daha
yakın olduk, Sevgilisine tabi olarak O''nun sevgisine mazhar olduk; işte buna
seviniyor, şükrediyor ve bayram ediyoruz. Bu yüzdendir ki Selman-ı Farisi
Radiyallâhu Anh anlatıyor: Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem
Şaban ayının son gününde bize okuduğu bir hutbede şöyle buyurdu:
وهو شهر أوله رحمة وأوسطه مغفرة وآخره عتق من النار
“Ramazanın başı rahmet ortası mağfiret sonu ise cehennemden
kurtuluştur” bu hadisi şerife dayanarak diyebiliriz ki Allah CC hazretlerine
şükreden her kişiye bir kurtuluş müjdesi verilir. O müjde için bizde şükür
bayramını eda ederiz.
Şevval ayının birinci günü yani şükür bayramında, güneş
doğduktan ve mekruh vakit çıktıktan sonra, iki rekât bayram namazı kılmak, şafi
mezhebine göre sünnet, Hanefi mezhebine göre vacibdir. Bayram namazlarının
şartları, cuma namazının şartları gibidir. Fakat, burada hutbe sünnettir ve
bayram namazından sonra okunur. Fıtır bayramında namazdan önce tatlı yemek,
gusül etmek, misvak kullanmak, en yeni elbise giymek, fıtrayı namazdan önce
vermek, Namaza giderken, yüksek sesle, özrü olan yavaşça Tekbîr-i teşrîk
getirmek müstehabtır. Bayram günü aile,
çoluk çocuk ve yakın akrabaya güzel ve güler yüzle muamele eylemelidir. Dargın
olanları barıştırmak, akrabayı ve din kardeşlerini ziyaret etmek, onlara hediye
götürmek de sünnettir. Erkeklerin kabirleri ziyaret etmeleri de sünnettir. Hatta
kendi yaşadığım bölge olan Mardin ilinin Savur İlçesinin Başkavak (Eski adı:
Ahmedi Köyü) Köyünde, Resulallah (SAV) hazretlerinin şöyle bir sünneti halen
yerine getiriliyor ve unutulmamıştır. Bayram namazı için camiye gittiğimiz
yol ile camiden döndüğümüz yol farklıdır. Peygamber efendimiz de bu sünneti
sürekli yerine getirirdi. Biz Aile olarak ve köylülerimizle halen bu sünneti
tatbik etmekteyiz.
Ayrıca şu hususu da belirtmek gerekir ki Bayram günü oruç
tutmak haramdır. Fahru’l-Kainat Hz. Muhammed (SAV) , “Arefe günü, kurban
günü ve teşrîk günleri biz müslümanların bayramıdır. Bu günler yeme içme
günleridir” (Ebû Dâvûd, “Ṣavm”, 50; Tirmizî, “Ṣavm”, 59; Nesâî, “Menâsik”, 195)
buyurmuştur. Bu sebeple ramazan bayramının ilk günü, kurban bayramında da dört
gün oruç tutmak Hanefîler’e göre tahrîmen mekruh, Şâfiî ve Hanbelîler’e göre
haram kabul edilmiştir. Bu konuda Şâfiî ve Hanbelîler’in görüşünü paylaşan
Mâlikîler ise kurban bayramının dördüncü gününde oruç tutmayı haram değil
mekruh saymışlardır. Tebrik şekli olarak da ashabın birbiriyle karşılaştıklarında,
“Allah bizden de sizden de kabul etsin” dedikleri rivayet edilir (İbn Hacer, V,
119).
Değerli okurlar, bu bayram Allah C.C hazretlerinin ramazan
orucundan sonra biz Âlem-i İslam’a hediye olarak verdiği sevinç günüdür. Allah
CC hazretleri tuttuğumuz oruçları, okuduğumuz hatimleri Yasinleri, duaları ve salâvatları
kabul buyursun. Bu senenin Kadir gecesinde bizleri af ve mağfiretinden mahrum
bırakmasın. Verdiğimiz sadakaları kabul buyursun. Yaptığımız ibadetlerimizi
kabul buyursun. Allah CC hazretleri Müslüman Âlemine bayram gibi bayram
yaşatmayı nasip etsin. Savaşların
olmadığı, kardeşliğin hâkim olduğu, insanı değerlerin ön olanda olduğu bir
bayram nasip etsin bize. Zorda kalanlara, muhtaç olanlara yardım etme şerefini
bize nail etsin. Tüm dünyada Ezan-ı Muhammedi’yi hâkim kılsın ve bizi
doğru yoldan ayırmasın.
Cümle İslam âleminin Şükür bayramı kutlu olsun.
“Allahü
ekber, Allahü ekber, Allahü ekber la ilahe illallahü vallahü ekber Allahü ekber
ve lillahil-hamd.”
Es-Selamu Aleyküm
Kemal
15.01.2021 / 22:08Bırakın lisans veya yüksek lisans eğitimini, Türk Dili eğitimi görüp bu kadar yazım hatası bile benim ağzımı açık bıraktı..
büşra doğan
15.06.2020 / 22:58ya Allah aşkına insanlara neden yanlış bilgi veriyorsunuz? demek şükür ve şeker aynı köktenmiş öyle mi? keşke biraz araştırsaydınız bunu yazarken de bu romantizmi yapmamış olurdunuz. ya da bunu bilerek yapıyorsunuz. şeker kelimesinin kökeni sanskritçeye dayanır Arapça değildir. AYNI KÖKTEN GELMEZ.
Fatih Aydın
28.04.2022 / 14:44İçeriğe bak sen düşünceye bak. dışa neden bakıyorsun Zaten dışa baka baka kafanız boşaldı.
Hakan arabi
03.07.2020 / 00:20Büşra hanım Her şey tamam sadece şekeremi kafayı taktınız