matesis
dedas

Şimdi Değilse, Ya! Ne Zaman?

Şimdi Değilse, Ya! Ne Zaman?

             Dünya ilerliyor, insanlar gelişiyor. Toplumların ve insanların özgürlük isteme talepleri farklılaşıp genişliyor. Bir yandan Araplar yeniden tarih sahnesine inmek üzeredir. Öte yandan da Avrupa medeniyeti ekonomik kriz eşiğinde ve şovenizmin pençesinde can çekişmektedir.

             Uzun zaman diliminden sonra Güneşin doğduğu ve yükseldiği coğrafyanın hayat damarlarında; özgürlük mücadelesinin meşalesi yanmaktadır. Bu meşale, yıllardır karanlık bulutların kamufle ettiği halkların yaktığı aydınlama ateşine dönmek üzeredir. Bunun için modern kültürün insanlara sunduğu değerlerinin tümü, yeni bir anlayış reçetesi ile yeniden düzenlenmelidir.

             Bizler, ülkemizin dört tarafındaki milletlerin hürriyet mücadelelerini görüyor ve tasarrufsuzluğun yaşam biçimine dönüşen isyanlarına bakıyoruz. Teokratik ve diktatör rejimlerin zalimane kavgalarına şahit oluyoruz.

              Tüm bunlar olur iken ve milletlerin seyri âlemine temaşaya durulur iken; içerde sessizce ve derinden özgürlük isteme, sivilleşme ve hastalıklarımıza demokratik bir reçete isteme sedaları yükselmektedir. 

               İnsanlarımızın yeni sözleşmelere, mutabakat metinlerine, inanç ve kimliklerini serbestçe ifade edebilme ihtiyaçları had safhaya ulaşmıştır. Yeni Anayasa hepimize lazımdır. Bu Anayasa toplumun geniş kesimlerince kabullendiği, kendilerini içinde bulacağı ve sahipleneceği, hakça paylaşımlar dağıtan, farklı üslup ve içerikle hazırlanmalı ve toplumsal mutabakat yöntemi kullanılarak oluşturulmalıdır.

              80 yıldır karanlık kapılar ardında yönetilen Cumhuriyetin Ergenekonculuları, darbecileri, faali meçhul cinayetlerin tezgâhçıları, dil ve kültür yok edicileri, bilim tekelcileri, Dersimin bombalarını taşıyan zihniyetin kuşkulu bakışları ve mecburi iskân cellâtları, bu milletin üzerinden balyoz gibi geçtiler. Lakin bunların dayanma gücü kalmadı. Kandıracakları ortamlar meydanlardan silindi. İnandıkları ideolojiler de iflas etti.

             Milletin şeffaflık istemesi ve bu istemeyi her defasında daha gür ve özgürce dile getirmesi, sivillerin meydanları doldurması ve aldıkları yetkiyi korkmadan muktedir durumuna getirilenlerin değişim istekleri sayesinde yeni bir model oluşturma eşiğinin içindeyiz.

             Ama Milletten aldıkları yetkinin yerine başka egemenlerin geçmesi; yine milletin kendisinin olması gereken noktalara başkalarını yerleştirilmesi, vesayetten temizlenen alanlara kendisini ikame etme hissiyatına kapılanlara. Milletin yetki alanlarına Müdahalede eden zihniyetlerin akıbetleri uzun süremez. Özgürlük ırmakları, yatağını genişletip tüm küçük nehirleri içine katarak daha gür ve daha hızlı akacaktır. demek lazımdır

             Tarihin derin virajlarında anayasayı yamalarla revize ederek milleti kandıracağını aklına koyanlar ve her defasında değiştirme vaadi ile destek isteyip sözlerini yerine getirmeyenler; milletin şiddetli değişim dozerlerine çarparlar. Milletimiz, Cumhuriyetin kapılarını şeffaflık kilidi ile açma yeteneğine kavuşmuştur ve bu kapıdan girmek üzeredir. Başka engeller ve setler belirlenip değişim isteklerine ket vurulmamalıdır.

         İsmet Özel’in yıllar önce yazdığı bir yazısından alıntı yaptığım Şimdi değil, ya ne zaman?Sloganını yazıma başlık olarak koydum. Yine onu bir sözü ile bitirmek istiyorum.Birileri bizlere ambalajlı demokrasiyi vaat ediyor ve bu demokrasinin bize kâfi geldiğini iddia ediyorsa; bize düşen tümden ret etmek değildir. Demokrasiyi alıp ambalajı yırtmaktır.” Diyor. Bende diyorum ki “Ambalajı parçalayarak demokrasiyi içinden çıkarmak lazımdır.

                Evet, bu işin asıl muhataplarından ses seda çıkmıyor. Halkın yüksek bir ses ile bağırmasını ve meydanlara inmesini bekliyor. Yeni Anayasa’nın Şimdi değilse, ya ne zaman?  demesini istiyor.

                 Yeni Anayasa, şimdi ve hemen

                 Vesselam herkese…

Yorumlar

Image
muallim
27.11.2011 / 22:06

Yeni bir anayasadan bahsediyoruz.Şimdi ve hemen olsun istiyoruz; lakin ne istediğimizi biz dahi bilmiyoruz. Herkes filin bir ucundan tutmuş ve kendince tarif ediyor. Şimdi veya yarın... Yapılması düşünülen anayasa eğer bu topraklarda kangrenleşmiş sorunlara ve sadra şifa olmayacaksa o anayasa yine seçkinler zümresine hitap edecek ve bu topraklarda biz müslümanlara yine demokrasi adı altında kızılcık şerbeti içirmeye devam edecektir. Demem o ki sayın yazar,yapılması düşünülen anayasada değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen yasaların varlığı, kutsallaştırılmış mevtaların anayasa ile koruma altına alınması ve tek bir ırka hasredilmiş ulusçuluk hastalıkları, hülasa fıtrata mugayır her yasanın varlığı benim bu anayasayı red etmem için yeterli bir sebebtir. Sayın yazar demokrasi çağımızın en yaldızlı ve sihirli kavramı. Ben vahiyden arındırılmış ve vahye karşı demokrasi anlayışlarını tümden red ediyor ve ünlü filozof Eflatun'un şu sözüyle bitiriyorum: DEMOKRASİ ŞARLATANLAR DÜZENİDİR.

Image
Atletik Mardin
25.11.2011 / 14:07

Moda oldu: Ah bir Anayasa değişse. Anayasanın neresinden memnun olmadıkları; neresinin ne şekilde değişmesi gerektiğini; falan hiç bahsetmeden aaah ah. Bir anayasa değişse siz görün o zaman beni... Yahu kardeşim iyi güzel de mevcut Anayasının neresini beğenmiyorsun? Anayasada yanlışlıklar gerçekten var mı? Yoksa yanlışlıklar insanlarda mı? Somut bir şeyler yazın bari. Ya da asıl niyetinizi yazın artık.

Image
shwan
25.11.2011 / 06:23

İsmet Özel bir kere toptan demokrasiye karşı bir şahsiyet. Alıntıladıklarınızı evvel zaman içinde yazmış, söylemiş olabilir. Ama çok yakın zamanda Habertürk kanalında söyledikleri hala tazeliğini koruyor zihnimde. Bu hükümetin, iktidarın, zihniyetin, muktedirlerin yapacakları anayasadan bize fayda gelmez. Biz Kürtlere... Yada Benim gibi düşünen Kürdlere... Daha önceki zihniyetlerin, muktedirlerin, iktidarların yaptığı gibi kendi zihniyetlerini koruma, kollama altına alacak bir anayasa yapacaklar. Şimdiden hazırlıklara başladılar. Tutuklanmadık bir tek muhalif bırakmadılar. Avukatlardan tutunda, Profesörlere kadar. Aklınıza gelebilecek bütün muhalifleri tutukladılar. BDP'nin, CHP'nin, MHP'nin belediyelerine baskınlar düzenliyorlar. Halihazırda CHP'lileri, MHP'lileri tutuklayamıyorlar. Ama tek bir BDP'li belediye başkanını dışarda bırakmadılar. Hatta sıra vekaleten belediye başkanlığı yürütenlere geldi. Kendi belediyelerine on yıldır tek bir basın olmadı. Ne bir yolsuzluk soruşturması, ne de başka bir nedenle araştırma, kovuşturma v.s. Ne hükümetten, ne de her geçen gün Putin'leşen Başbakandan bize, özellikle biz kürtlere fayda gelmez... Yani, benim gibi tutuklananlara üzülen, tutuklanan belediye başkanlarına oy veren Kürdlere gelmez...

Yorum Yaz