matesis
dedas

Sinirler Sıkışır, 4+4+4 Kilitlenir.

Sinirler Sıkışır, 4+4+4 Kilitlenir.


           ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ KARARTILMADAN

            Dişiniz sızlar,başınız ağrır ya da sinirlenir alevlenirsiniz;taşarsanız kabınızdan hata yapmaya yakınsınız.

     Eğitimli ailenizden/çevrenizden ya da donanımlı okulunuzdan ağrınıza,sızınıza çözüm aramaya koyulursunuz.

      Güvenirsiniz başlarda aspirine,dişolle geçiştirirsiniz ''geçer'' diye gelenekselleşen,kabul gören acizliklerimize bir türlü ''Sonu nereye varacak?'' diye sormaktan kendimizi alıkoruz;sinirlenir kilitlenme yaşarız.

      Yürürken,yol alırken birden nefesiniz tutulur,daralırsınız belki;akrep sokmasına benzer bir acıyla yerinizden bir adım atarken ileriye donar kalırsınız neye uğradığınızı anlayamazsınız.

      Ne mi yaparız?

      Dönüp,tanımlamaya çalışırız ağrımızı-sızımızı.

      Sinirler bir kilitlenmeye görsün,sıkışıp derinleşerek elinizin-ayağınızın parmaklarındaki uyuşmayı/ağrıyı kim dindirebilir ki?

      Haydi! kuralı bozmadan aile hekimliğine,dişçiye,dahiliyeciye ordan nörolojiye/ortopedi tramvatolojiye...

      Bir yerlerden bir baskı var ağrıları artıran,gece ağrılarını tetikleyen noktasına gelirsiniz.

      Yıllarca sorunlarımıza hep uzaktan geçiştirerek baktık,ya şimdi? Hiç afetmez!..

      Eğitim denince buralarda birkaç kez durup düşünmek,etraflıca tartıştırıp çözüm üretmek gerek.

      Eğitim için alınan her karar çıkarılan her yasa sonrasında yirmi beş yıl aradan sonra ancak belirgin hale gelir uygulamaların verimliliği.

      Söz konusu insan ise,insan için eğitimse ortaya konan bir yığın iskelet sayılmazsa eğer; o vakit herkese yıllarca ağrı/sızı çektirmeye hakkınız olamaz!

      Eğitimle ilgiliyseniz,

      Geçmiş on yılların değerlendirmelerini ''kılı kırk yarar'' tarzda araştırıp incelediyseniz,

      Çocuk gelişiminin seyrini:

      Büyük kaslardan küçük kaslara doğru önce kol,bilek sonra parmak kaslarının fizikselliği içinde gelişebileceği/güçlenebileceğinin farkındaysanız bu da yetmez bedensel gelişimine çocukların.

      Ya zihinsel duygusal ve sosyal gelişimler için inşa edilecek yapı/sistem 'nasıl olmalı?' sorularına da yanıt olabilmeli;ağrı/sızı yapmadan onlarca yılı heba etmeden,siyasi kararları gurur meselesi yapmadan ya da çocuklarımızın geleceğini karartmadan 'yol yakınken' rüzgara bırakmadan,fırtınalara tutulmadan gelişim alanlarını siyasi kaygılardan uzak programlar geliştirmek sizce de en tutarlısı en mantıklısı değil mi?

      Yıllardan beri eğitim sistemimizi bir türlü her kesimle uzlaşıp,paylaşamadık.

      Renkliliğimizi,çok dilli-çok kültürlülüğümüzü görmemezlikten geldik.

      Cumhuriyet öncesinde de sonrasında da bir takım 'vesveseli' ve bencil hesaplar içinde dolanıp kaldık; yarınlardan yoksun bıraktık.

      Anayasalarımızı,yasa ve yönetmeliklerimizi hep işin erbabı olmayan askere bıraktık,hem de kurtarıcı görüp yetki devrini bekledik,durduk.

      Kurucu olmayı yalnızca kendimize yakıştırıp herkesi,her halkı ve siyaseti soyutladık;ötekileştirdik.

      Başka neler yaptık?

      1946'da 3.Eğitim Şurası'nda şehirdeki ilkokulların ortaokullarla birleştirilmesini ve eğitimin 8 yıla çıkarılmasını ön gördük ama bir türlü uygulamaya koyamadık;düşünün 66 yıl önce.

      Kurumlaşmaya gitmesi gereken eğitim şuralarının katılımcı kesimlerinin daraltılması sonrasında alınan her kararın her eğitimle ilgili tavsiyelerin mevcut iktidarlarca 'ne gariptir ki!' hiç dirençle karşılaşmadan kabul/onay görmesi;demokrasi adına utanç verici değil de nedir?

      1961'den beri dönemin anayasasının 50.maddesinde bile ''İlköğretim zorunludur ve devlet okullarında parasızdır.'' 

      1972-1973 yıllarında hükümet programlarında eğitimin 8 yıl olması öngörülmüş ancak uygulamaya konmamış.

      1992'nin Mart'ında kabul edilen yasada zorunlu eğitim:

      ''Çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın Eylül ayı sonunda başlayıp 14 yaşını bitirdiği 15 yaşına girdiği yılın sonunda biter.'' diye kabul görmüş günümüze uyarlanırken :

      4+4+4 Eğitim Yasası'nda da '5 yaşını bitirip 6'dan gün aldığı...' 6 - 13 yaş gurubu olarak tanımlandı 1. maddesinde yasanın.

      Yasanın 2. maddesinde de ''İlköğretim 4 yıl zorunlu ilk ve ortaokuldan oluşur.'' denilerek ''PARASIZDIR'' ibaresine gerek görülmeyip böylece okulların önümüzdeki yerel seçimler sonrasında özelleştirilmeye,paralı eğitime geçileceğinin sinyallerini biz müşterilerine verdi bile.

      Yazmadan geçemeyeceğim bir başka maddede de yasanın önümüzdeki öğretim yılında (2012-2013) yürürlüğe konulabileceği gibi ''Bakanlar kurulu bu hükmü isterse bir yıl daha erteleyebilir.' ifadesiyle kendi içinde uygulanamayacağının bir başka ifadesi bir başka güvensizliğinin bir ikrarı diye görüyorum.

      Ülkemizde 4+4+4 sisteminin belli bir siyasetin her iki bahçesi haline getirilmek istenip oluşabilecek tepkilerin hesabını sadece dayatmalarla çözmeye azm etmiş siyasi bir iktidarın,önyargılarıyla bütünleşen kambur kalacağının faturasını öncelikle halka ve geleceği karartılacak çocuklara çıkarılacağının yalnızca ip uçlarını değil;karışıklığını ve tutarsızlığını,kilitlenmesini de görüyoruz artık.

      Uluslararası sözleşmelerde :

      ''Çocukların belli bir yaşa gelip eğitim kurumlarında belli bir süre öğrenim görmesini zorunlu kılan...'' yasalar :

      Uluslararası Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi,

      Unesco ve Avrupa Sosyal Şartı da

      Çocuk Hakları Sözleşmesi de

      Devletlerin,eğitim hakkını himayesindeki tüm halklarına eşit olarak sunmayı üye devlet olarak imzalamışlardır. 

      Ülkemizde 11 yıllık zorunlu eğitim altyapısı oturmazken,tartışılıp önlem alınmaz çözümsüz kalırken;4+4+4 sisteminin apar-topar dayatılmasının gerekçeleri henüz tanımlanmadan ne eğitimin ekonomi poltiği ile ne de eğitim psikolojisiyle tanımlanabilecek düzeyde olmadığının altını çizmek ve dünyadaki altyapılanmalarının örneklerine bakmak gerekir.Eğitimcilerin de dikkatlerini bu ilginç benzeri olmayan siyasi sistemi araştırmaya yönelttiğini görüyorum.

      Amerika'da :

      Eyaletlere göre 5-6-7 yaşlarında okula başlatılır;16 yaşa kadar zorunlu eğitim.

      8+4 sisteminin alternatiflerini beğenir-beğenmezsiniz:

      6+3+3 ya da 6+6 seçeneklerinde karar kılabilirsiniz bu kapitalist eğitim sisteminde de bizden farklı bir takım alternatifleri getirdiğini görüyoruz. 

      İngiltere'de :

      Hiç bir dini ayrım yapılmadan her veli çocuğunu istediği okula kaydını yapabilir ve hiç bir zorunlu din dersi ve ibadetlere sokmayabilir.

      İngiltere ve Galler'de,K.İrlanda'da zorunlu eğitim yaşları farklı olup alternatifleri mevcuttur.

      İspanya'da :

      Yıllar öncesinde yapılan hataların yerel bölgelerde etnik ağırlıktaki dil ve kültürlerin dikkate alındığı sistemde 6-12 yaş grubunun zorunlu olduğu sistemde eğitimin ücretsiz devam ettiği anlaşılmaktadır. 

      Yunanistan'da :

      Anaokul + İlköğretim zorunlu 9+3+4'ün ilk 3 yılı zorunlu.Görüldüğü gibi alternatif olabilecek seçeneklerle demokratik haklar esirgenmemiştir.

      Japonya'da :

      6-15 yaş arası zorunlu,açıköğretm sistemi var da ilk 6 yılı ortaokul,sonraki 6 yılı da lise kalan 3-4 yıl da üniversite.Japonya'da zorunlu eğitimin ilk 4 yılını yerel yönetimler denetler.

      İsveç'te :

      Bu ülkede belediyeler sadece okul öncesinden sorumlu olup,isteğe bağlı katılıma önem verilmiştir.

      7+4 (11) 'in 7-16  yaş arası zorunlu ve ücretsizdir.

      Fransa'da :

      6-11 yaş arası 5 yıllık zorunlu,ortaöğretimin ilk kademesi 4 yıllık kollej olup ilk yılı zorunlu sonrası isteğe bağlı;ikinci kademesi olgunluk diploması ile belediyelerin denetimine verilmiştir.

      Hollanda'da :

      Okul öncesi basamak kaldırılmış ancak 4-5 yaş grubu okula dahil edilmiştir.

      Almanya'da :

      Ders araç-gereçlerine erişim,ders kitapları ve diğer pahalı olabilecek malzemelerin teminini,öğrencilerin okullara ulaşımı devlet okullarında ücretsizdir.

      Bölgelere /eyaletlere göre okula başlama yaşı ve ayları değişebilir;6-18 (12) yılı zorunlu,birçok alternatifi vardır.

      Türkiye'de yaşadığımıza göre kendi kendimize '' 4+4+4 Yasası'nın neresinde hata yaptık?'' diye sorarsak belki de yerel kültürümüzün,anadillerimizin bu yasada yer almadığının gerçeğini ortaya koymuş olacağız.

      Kültürel mirasın üstüne Kur'an-ı Kerim-i koyarak örtmeye çalışmak ya da istismar etmek bu ülkede hep olağan hale getirilmiştir.

      Arap kültüründe :

      ''Ğatavat leyınırıfun,Ehsen mın hakayık le-moyınırfun ınné.'' 

                (Bilinen hatalar,bilinmeyen gerçeklerden daha iyidir.)

        


Yorum Yaz