tatlidede

Sizler İçin Pırlanta mı? Deterjan mı? Özeldir

En ucuz telefonun bile artık lüx hale geldiği bir sürece giriyoruz galiba...
Sizler İçin  Pırlanta mı? Deterjan mı? Özeldir

                   Değerli okuyucularımız,,,Başta sizler,bizler ve bütün vatandaşlarımızın yaşamlarına etki eden, duygularına yön veren ve artık geçinme zorlukları yaşatmaya başlayan önemli bir mesele  olan ekonominin belirsizliğine,yapılan yüksek zamlara ve olmaması gereken seviyelere çekilen vergilerden (ÖTV) Özel Tüketim Vergisi’ne ve bu kulvarda belki bilmemiz gereken bazı bilgi ve rakamlara, ilgi alanım olmadan ve haddim olmadan değinmek istiyorum.Konunun uzmanlarına saygımdan dolayı haddim olmadan diyorum.Nedir bu ÖTV,hayatımıza nasıl girdi ?  Ve nedir bu çarpık rakamlar ? 29 Kasım 1993 tarihinde ÖTV Kanun tasarısı Meclise sunuldu. O dönemde ilk taşı atanlar; Maliye Bakanı İsmet ATİLLA, Başbakan ise Tansu  ÇİLLER idi. Daha sonra yapılan düzenlemeler ile birlikte 2002 yılının Mayıs ayında Meclis'e sunulan kanun tasarısı kabul edilmiş ve Özel Tüketim Vergisi Kanunu 12.06.2002 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.08.2002'den itibaren yürürlüğe girmiştir.

             İlk olarak Avrupa Birliği ile uyum çerçevesinde yapılan kanun değişiklikleriyle gündeme gelmiş ve yine aynı amaçla 2002 yılında 4760 sayılı kanunun  19. maddesinin (c) bendi hükmüne göre yürürlüğe girmiş ve bu tarihten itibaren ÖTV oranları belirli aralıklarla değiştirilir hükmü eklenmiştir.           

              Devletin en önemli gelir kaynağı vergiler olduğu herkesin malumludur.Eyvallah diyerek zaten vatandaşlar tarafından kabul edilen ve özellikle çalışan,esnaf,sabit  ve düşük gelirli ve bunlara benzer gariban gruplar (vergi kaçırmasını bilmeyen ve düşünmeyenler) dan muntazam bir vergi tahsilatı yapılmaktadır.Tabi buna karşın diğer bazı gruplar vardır ki,tarif edilmez.Bu tarif edilemeyenler toplumun en makbul,en saygın ve en itibarlı gibi görünürlerken,kendi gelirlerinin bile miktarını bilmeyen bu kesimler devlete vergi ödeme durumuna gelince hiç vezneye yanaşmaz,adeta kaçacak delik aramaktadırlar.Tabi bir başka kesimleri de vardır ki, bu üst düzey gelir sahipleri  sözüm ona (iş adamı,müteahhit,holding,yat-kat malikleri)-(işini  bürokrasi  koridorlarında halledenler) devletten aldıkları paralarla,devlete iş yapan ve vergi affına uğrayanlardır.Allah müstehakınızı versin demekten başka ne yapabiliriz ki,,,Bunları söyledikten sonra esas konumuza dönmek istiyorum.

                ÖTV ve KDV  hangi ürünleri kapsar? Hangi ürünleri muaf tutar?

               Binek otomobil, eşya taşımaya mahsus motorlu araç,motosiklet, uçak, helikopter, gemi, tekne ve yat gibi lüks taşıtların yanında,Sigara, puro, makaron, çiğnenebilir tütün ürünleri ve nargile tütünü gibi insan sağlığına zararlı tütün ürünleri, alkollü ve alkolsüz içeceklerden hem KDV hem de ÖTV tahsilatı yapılır.Tabi  ki,ekmek,süt,et,biber,buzdolabı,deterjan vs gibi temel ihtiyaçlardan  da vergi alınmaktadır.Terazinin öbür kefesi olan pırlantadan ÖTV 2019’da kaldırılırken, Elmas,yat ve teknelerin ardından kürklerden de ÖTV sıfırlanmıştı.Ne oluyoruz,nasıl yaşıyoruz ve bu işi nasıl okuyoruz beyler???  Tamam sağlığa  zararlı olup gerçekten özel tüketim sayılan sigara,alkol,puro  ve alkollü içeceklerden verginizi katlayarak alın diyoruz lakin,Yat-kat-tekne-elmas-pırlantayı nasıl ÖTV’siz kulvara sokuyorsunuz.El vicdan el merhamet…Pırlanta-Kürk ve Sigara ile Deterjan-et ve sütü sağlıklı bir bakış açısıyla değerlendirecek ve hangisi özel bir tüketim ürünüdür hangisi temel tüketim ürünü olduğunu  belirleyecekler olmazsa böyle bir dengesizliği her daim yaşayacağız.

             Kıymetli takipçilerimiz…Sadece Pırlantadan feragat edilen ÖTV miktarı yıllık  yaklaşık 33 Milyar TL. olarak hesaplanmaktadır.İlginç olan şudur ki, parmağınıza taktığınız pırlanta da ÖTV sıfır (o),parmağınızın tırnağını kesmek için alacağınız “Tırnak Makası” için %20 vergi veriyorsunuz.Galiba bunun ismini değiştirmek gerekiyor.Şöyle ki, (ÖTV) Özel Tüketim Vergisi yerine (MTV) Mecburi Tüketim Vergisi mesela…Kimi ve kimleri koruyorsunuz beylerrrrr?

                  Vatandaştan “Uçan Kuş'”için vergi alan iktidar,geçmiş yıllarda 5'li çete diye tabir edilen (Ben demiyorum,sağır sultan biliyor ve söylüyordur) sözde işadamlarının 126 sefer vergilerini sıfırlamıştır.Bu vergilerin toplam miktarını varın sizler hesaplayın.Sadece bir örnek Cengiz Holding'in ağacının nasıl meyve verdiği ortada iken,Kamu ihaleleriyle değerine değer katan ve 2010 yılında 422 milyon TL'lik vergi borcu silinenlerden bir tanesidir.

                 Gelir dağılımı adaletsizliği ise  maalesef içler acısı.Türkiye’de en zengin yüzde 20’lik kesim gelirin yüzde 47,5’i alıyor. En yoksul yüzde 20’lik kesim ise gelirin sadece yüzde 5,9’unu alabiliyor. Türkiye Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 37 üyesi arasında gelir dağılımı adaletsizliğinin en yüksek olduğu 4. Ülke olarak tanımlanıyor. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri içinde ise gelir eşitsizliğinde Türkiye’den daha kötü durumda olan tek ülke Bulgaristan’dır.Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de halkın % 40’ı gelirin sadece yüzde 16,5’ini alırken,en zengin yüzde 20’lik grup ise gelirin % 47,5’ini afiyetle sindire sindire  alıp yutuyor.Gelir dağılımının hesaplandığı diğer yöntem ise toplumdaki en yüksek ve en düşük gelire sahip grupların toplam gelirden aldıkları payların karşılaştırılması. 2020 anket yılı ve 2019 referans yılı verilerine göre Türkiye’de en zengin yüzde 20’lik kesim gelirin % 47,5’i alırken,en yoksul  % 20’lik kesim ise gelirin sadece yüzde 5,9’unu alabiliyor.Bu konuda yazılacak ve söylenecek o kadar anormal ve adaletsiz rakamlar vardır ki,yazıyı fazla uzatmamak adına  şu kadarıyla yetineceğim.

                 Türkiye’nin yıllık vergi geliri bütün bu dengesizliklere rağmen iyi düzeydedir. Son zamanlarda Devletin en önemli gelir kaynağı olan vergilerde olağandışı bir yükseliş görülmüştür. Öyle ki, vergiler 2019-2020 yılları arasında devletin bütçe geliri içinde %85,9’luk bir paya sahip iken, 2021 yılında %36,20 oranında artırıldı.Vergi artışını körükleyen en önemli faktörlerin geçtiğimiz yıllarda yaşanan enflasyon, döviz krizi,Pandemi ve Deprem olduğunu söylemek yerinde olacaktır. 2019-2020 yılları arasında yüksek miktarda alınan vergilerin başında katma değer vergisi (KDV), gelir vergisi ve ÖTV yer almıştır.Tüketici vergilerinin en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Türkiye’de dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı 2021 yılında %67 dolayındaydı. Bu anlamda, özellikle tüketicilerin vergi yükü oldukça artmıştır.Peki soralım o zaman, alınan vergiler devlet hesaplarında karşılığını buluyor mu? Verginin kimden, ne miktarda alınacağının yanı sıra, bu gelirin nasıl dağıtılacağı ve nasıl harcanacağı da devletin (İş başındaki Hükümetin) en önemli asli görevi değil midir? Ama  maalesef işin kötü tarafı bu vergi gelirlerini yerli ve yerinde kullanılmadığı gerçeğiyle bitirmiş  olayım. 

      SONUÇ:   Adan Z’ye önce kamu sonra özel kurumlar zam üstüne zamlar yağdırmaya başladı. Meşhur üç (3) rakamlı marketler anlık fiyat değişiklikleri için ayrıca personel bulundurmaya başlamış.Siyasi İktidar seçim öncesi söylemlerinin aksine,yoksulluk sınırının 33.788 TL’ye ulaştığı bu zaman diliminde yüksek vergi ve zamlara bel bağlamış.Çalışan kesimleri,sabit geliri olmayanları ve özellikle emekli kesimleri enflasyonun altına sokmuştur.Daha dün internet fiyatlarına %70 zam gelmesiyle,seçim öncesi  gençlere vergisiz internet-telefon-bilgisayar vadedenler,bugün bunları kullanırken kara kara düşüncelere sevketmiştir.En ucuz telefonun bile artık lüx hale geldiği bir sürece mi giriyoruz acaba..? Kalın sağlıcakla…

Editör: Osman Yıldız

Yorum Yaz