matesis
dedas

Solun Filistin Algısı...?

Solun Filistin Algısı...?

Türkiye solunda öteden beri bir Filistin algısı vardır ki, bu algı neredeyse bu kesim için her zaman ‘Devrimci’ mücadelenin bir kriteri olmuştur. Ezilen Filistin halkının kurtuluşu ve özgürlüğü için İsrail Siyonizm’ine karşı verdiği mücadele dünya kamuoyunda hep gündem maddesi olmuş ve Filistin halkı leyine bir kamuoyunun oluşmasına neden olmuştur. 1960’lardan bu yana dünya devrimci hareketi Filistin halkıyla hep dayanışma içinde bir tavır sergilemiştir.

Filistin halkı ile gösterilen dayanışmada Türkiye’den birçok sol örgüt mensubu ile Kürt örgütlerinden de militanlar Filistin’e giderek İsrail’e karşı savaşımda yer almıştır. Kuşkusuz bu dayanışma sürecinin miladı Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının verdiği mücadele sayılabilir. 12 Eylül 1980’da gerçekleşen Askeri darbe ile ülkeyi terk eden Türk solu ile PKK’ye mensup militanlar yine Filistin kamplarına giderek destek görmüş, eğitim almış ve neticede İsrail’e karşı gösterdikleri direnişten övgüyle bahs etmişlerdir her zaman.

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın FKÖ’nün (Filistin Kurtuluş Örgütünün) kendilerine sağladığı imkanları basına verdiği demeçlerde sık sık övdüğü bilinmektedir. Deyim yerindeyse PKK, Filistin halkının alt yapısı üzerinde gelişme göstermiştir ve güç kazanmıştır.

Dönemin Filistin Kurtuluş Örgütü’nün o zaman ki lideri Yaser Arafat, 1988 yılında Kürtler Halepçe’de kimyasal gazla katledilirken olumlu bir tavır ortaya koymadı hatta Irak Devleti’nden yana bir açıklama yaptığı akıllardadır. Oysa ezilen ve insanları her gün zalim bir devlet olan İsrail tarafından öldürülen Filistin halkının liderinin böyle bir duruş göstermesi Kürtleri üzmüştü; zira Kürtler ile Filistinlilerin ortak kadere sahip oldukları genel bir kabul idi o zamanlar, belki de hâlâ…

Filistin Halkına Karşı Solun Algısı Neden Değişti?

Bugün bakıldığında, hem Türk solu hem de Kürt halkı adına siyaset yapan ve ezilen halklardan yana oldukları vurgulayan sol düşünceli insanların Filistin halkına karşı farklı bir algı ortaya koydukları görülmektedir. Dün Filistin halkına her anlamda dayanışma gösterenler bugün suskun ve gelişmelere kayıtsız bir tavır içindeler. Acaba solun anlayışında genler mi değişti? Ezilen halklardan yana olan sol anlayış neden bu anlamda bir refleks göstermiyor? ABD’nin Kudüs kararına karşı neden kılını kıpırdatmadılar? Anti emperyalist ilkelerinde neden değişiklik oldu?

Oysa bir dönemler her ülkede ‘anti emperyalist’ tavır sol devrimcilerin olmazsa olmazıydı. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının 6. Filo’ya karşı ortaya koydukları solun tarihine yazılmıştır.

Akıllara şu gelmektedir: Acaba Recep Tayip Erdoğan’ın Filistin halkına ve ABD’nin Kudüs kararı ile Ortadoğu’da yaptığı savaş çığırtkanlığına karşı ortaya koyduğu tavırdan dolayı mı sol kesim kayıtsız kalmakta ve suskun bir tavır içine girmekte? Ya da günlük konuşma deyimiyle söylersek eğer, sırf gıcıklık olsun diye mi bu boşluk yaratılmaktadır?

Şayet sol kesim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sırf Filistin’e sahiplendiği için böyle bir tutum geliştiriyorsa durum çok vahim. Çünkü bu kapsamda ilkelerden vaz geçme durumu ortaya çıkmaktadır ki, ilkesiz bir sol olma yok olmak ve tarihsel iddialardan vaz geçmek demektir. Bu çerçevede ABD ve İsrail’in bulunduğu eksende yer almak gerek direkt gerekse endirekt olsun felsefi olarak çöküş anlamına gelir.

Oysa soldan beklenen Filistin davasına bütün İslam ülkelerindeki iktidarlardan daha fazla sahiplenmek, anti ABD ve anti İsrail bir tavır geliştirmek, bu bağlamda barış için çözüm önerileri geliştirmektir.

Ne diyelim, solun acilen dar anlayıştan kurtulması ve kalıcı sosyal politikalar üretmesi gerekir. Bu tavrını Filistin davasına acilen sahip çıkmakla ortaya koyabilir.

Saygıyla…

Yorum Yaz