tatlidede

Son 24 Saat…

Son 24 Saat…

    Hayatımızın başlangıcı eşliğinde, özellikle bilincimizin oturduğu, akli yeteneklerimizi kullanmaya başladığımız andan itibaren, sürprizlerle karşı karşıya kalırız.

    Bu sürprizlerin üstesinden gelebilmenin en güzel yolu olarak kendimize  “hazır ol” duygusunu telkin eder, sanki hazır olmak her derde devaymış gibi  yanımızdan ayırmamaya çalışır, sürekli uygulayacak şekilde emre amade tutarız.

    Çocukken annemiz seslenir; yemek hazır, sizde hazır mısınız.

    Okula yetişmek için kıyafetlerimiz ve kitaplarımız hazır.

    Seyahate çıkmak için araba ve bavullarımız hazır.

    Maça çıkmak için antrenman programları ve motivasyon hazır.

    İşe girmek için bilgi ve yetenek hazır.

    Davranışlarımızı kontrol etmek için beynimiz ve duygularımız hazır.

    Peki o zaman…

    Yaşamın önümüze koyduğu onca hazırlık içerisinde; bizler ne kadar ve ne şekilde, bir çok şeye hazırız?..

    Hazır olma duygusu nezaretinde tetikte olup cıva gibi bekliyor muyuz?

    Bir de buna, yani hazır olup olmadığımıza karar verenler başkalarıysa, hazır olma noktasında neler düşünüyoruz?

     Yaşamda ilkler dâhil birçok şeye, kendimiz karar verip hazır olarak mı çıktık başlangıçlarımıza?

     Çoğumuzun ömrünü kaplayan bir sis bulutu gibi; iyi bir kariyere hazır olmak, iyi bir gelecek için hazır olmak.

     Fakat sis bulutunun yoğunluğundan göremediğimiz, her şeye ulaşmak için her şeye hazır olmak.

     Oysa hayattan istediğimiz şeyler sadece bunlar mı?

    Tamam, kabul ediyorum. Ağzımdan yel alsın ama yine de soramadan edemeyeceğim.

    “Hangimiz ölüme hazırız?”

     Pekala, hepimiz öleceğimizi bilirizdir, ama nedense inanmak istemeyiz.

     Acaba bu inanca hazır olsak yaşamımızda ki farklılıklara neleri eklerdik?

     Şu an için gözlerimizi kapayalım ve düşünelim.

     Ömrümüzün son 24 saatini yaşadığımızı ve 24 saat sonra artık bu dünyada olmayacağımızı, bildiğimizi varsayalım.

    Son 24 saatimizde neler yapardık?

   Yine bir şeylere hazır olma tutkumuzla mı hareket ederdik.

   Yoksa istediğimiz kadar güce ya da paraya sahip olsak dahi yaşamı satın alamayacağımızın ayırdına mı varırdık?

     Tercihlerle karşı karşıya olsak bile; yoğun iş temposuna  hazır olmak uğruna evladımızı, paraya hazır olmak uğruna dostumuzu, zamana hazır olmak uğruna sevgimizi ve daha bir çok açılımını yapabileceğimiz örnekler uğruna onurumuzu ve haysiyetimizi …

     Gelin her sabah uyandığımızda; hayatta olmaya dair hazır olma çabasından kaçamayacağımızı düşünsek de, yaşadığımız her günün hayattaki son günümüz olabileceğini de göz ardı etmeyelim.

    Ömrümüzün bütününü sevdiklerimiz ve istediklerimizle beraber, son 24 saatimizmiş gibi…

    Dolu dolu ve insanca yaşayalım…

    

Yorum Yaz