tatlidede

Sosyal Depremler

Sosyal Depremler
 

Sen betonlar içinde, ben senin özleminde,
Sen yangınlar içinde, ben mazlumun türküsünde
Aydınlığı aradık karanlıklar içinde.

Sen dünün hasretinde, ben yarınların derdinde,
Sen bir yana ben bir yana, dostlarımız bir yana, 
                                Bölünsek de çözülsek de başkaldırdık zamana….

        Birbirimiz üzsek ’de, birbirimizi kırsak’ta, birbirimizi öldürsek’ de; bu toprakların asli unsurlarıyla beraber; bu coğrafyada kardeşçe yaşayacağız. Kardeşler, son nefeslerinde bile haklarını helal edecek şuur ve bilincin farkındadırlar ve tüm kırılganlara rağmen son sek’ eratında hakkını hala edecektir.

       Evet, Ahmet Kaya“ Ben bir şarkı yapacağım ve bu şarkıyı, bu toprakların asli unsuru olan bu milletin dili ile söyleyeceğim; sonrada bu medya, bu şarkının klibi’ni yayınlayacak.”Dediğinde: O salonda gürültü ve parıltı çıkaran şoven ve parçalı zihniyet; bugün yine sahnededir.

       Tüm sosyal paylaşım sitelerinin başköşelerin de, sorumsuz medyacılığın fitnesel halleri ile milletin yaralarına tuz ekmekte, pansumanlayacağına yarayı daha fazla deşmektedir.

        Henüz yaraları sarılmayan menfur çatışma ile bu çatışmanın oluşturduğu sosyal depremin enkazını kaldırmadan; başka bir afet ile karşı karşıya geldik. Ey vallah! Rabbimden gelen tüm insani ve içtimai sosyal zelzeleler baş göz üstüne; tüm ölümler için    inna lillah ve inna ileyhi raciun” deriz. Bundan ötesi yoktur.  Lakin her gün yaşadığımız Sosyal depremler, doğal afetlerin oluşturduğu tahrifattan daha kuvvetli izler bırakarak; birlikte yaşamanın oluşturduğu destek kolonlarını fazlasıyla aşındırmaktadır.  

        Bu itibarla milletin evlatları arasında oluşturulan tahammülsüzlüklere; fitne ve kışkırtma refleks’si dâhilinde bulunanlara ve nadasa bırakılan tarlada, ayrımcılık tohumunu serpenlere gereken uyarı ve cezayı zamanında ve zaman kaybetmeden vermek lazımdır.

         Evet, Coğrafyamız doğal afetle boğuşuyor, Afetler her gün olmuyor, ama ne yazık ki insanlarımız;  bu sosyal depremi her gün ,sosyal  paylaşım ağlarında (fecabook, twitter ,e posta), yazılan yazıların  alt yorumlarında, sorumluluk duygusundan yoksun televizyonların sıcak ve şatafatlı stüdyolarında , haber spikerlerin boyalı ve makyajlı maskelerinin sırıtır vaziyetindeki tavırlarında yaşıyor.

        Devlet hukuksal yönden, Millet’te sosyal baskı reflekslerinin cezai yaptırımları ile bu mahlûklara gereken cevabı vermelidir.

        Bu Bayrak ve bu toprak, bu Ülke ve bu ülkenin tüm kurumları; Türklerin olduğu kadar Kürtlerinkidir de…

***

            Bir internet kâffenin enkazından çıkarılan kara gözlü çocuğun ilk sözü: “saat kaç? Eve çok geciktim. Babam bana kızacak” sözleri idi. Bu çocuğun son sözleri ve gözlerinin bakışları, zihnimizde oluşturduğu derin hislerin karmaşıklığına binaen Ahmet Kaya’nın söylediği bir şarkının sözleri ile başladım yazıma; yine onun söylediği bir şarkının sözleri bitirmek istiyorum.

Temmuz ekinlerine yüzüm süreyim.
Yemin edeyim ki sana ,
Köyünü ben ateşe vermedim.
Kıyamadım sana ,
Artık sıkıldım arlandım usandım.
İçim dışım kayıp doluyum

Ben Anadoluyum.
Gözlerinden mi? öpeyim ille..
Beni unutma…

          Tüm Anadolu halkının Van ve Erciş’teki kardeşlerimizin acılarını yüreklerinde hissettiğini biliyorum. Bu vesileyle hüznün verdiği rahmet duyguları; şimal rüzgârlarının estirdiği yardım fırtınalarıyla birlikte yola çıkmasını diliyorum

           Vesselam ve Dua ile kalınız diyorum.

 



Yorumlar

Image
erdal
27.10.2011 / 10:33

eline ,kalemine sağlık

Yorum Yaz