tatlidede

Sultan ile Köle

Sultan ile Köle
Kıymetli okurlarım evvela hepinizi selamlıyorum
 
İnsanların niyeti, gayesi ve çabaları son zamanlarda makam ve mevki uğruna insani ve İslami kimliklerinden yavaş yavaş nasıl uzaklaştıklarını hepimiz görüyoruz. İnsanların bu mücadelesi dava mı yoksa masa kapma mı? Bunu anlamak mümkün değil. 
Ülkemizin  bekleyen ve biriken sorunlarına acil çözümler üretecek, ülkemizin ve milletimizin dertleriyle dertlenecek, dertlerine derman olacak  yöneticilere, devlet adamlarına ihtiyaç var. Son zamanlarda ne yazık ki AT İZİ İLE İT İZİ BİRBİRİNE KARIŞMIŞ durumda.
Ülkemizin ve bölgemizin son aylardaki gelişen olaylarına bir göz atalım. Yaşanan olaylar insani açıdan içler acısı bir manzara. Maalesef büyük bir oyun tekrar tekrar oynanıyor. Ülkemiz ve bölgemiz bunlara daha öncede yaşamıştı ve büyük bedeller ödemiş idi. Ne yazık ki şimdi oynanan oyun daha da büyük. Bir nesil bir kimlik yok edilmeye çalışılıyor. Kitle imha silahlarıyla toplu katliamlar yapılıyor bir millet yok oluyor. Dünyada buna seyirci kalıyor. 
T.B.M.M çatısı altında acilen bütün siyasi partiler başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, din adamları, işadamları, yargı, basın, kanaat önderleri ve toplumun saygın kesimleri ile biran önce görüşmek, istişare etmek üzere görüşlerine başvurmak üzere bir komisyon kurulmalı. T.B.M.M çatısı altında bizleri yani 80 milyon insanı temsil eden 550 milletvekili millet ve memleket sorunlarıyla ilgileneceklerine birbirleriyle kavga ve karmaşa etmekten millete ve memlekete ayıracak zamanları kalmıyor. 
Ne yazık ki bu asil millet bunları hak etmiyor. Barış ve çözüm süreci masaya yatırıldı Türkiye'de bazı dengeler oturtulmaya çalışıldı bazı şeyler tam yoluna girmiş iken bazı kesimler bunu hazmedemedi. Hepimizce malum oynanan oyun ve olumsuz tablo ortada. Millet ile alay etmenin anlamı yok ateş düştüğü yeri yakıyor maalesef. 80 milyonun vekaletini almış 550 milletvekiline seslenmek istiyorum.
Şu, bu parti demeden gelin tek yürek, tek yumruk ve tek vücut olalım. 80 milyonun haklarını doğusu, batısı ile güneyi, kuzeyi ile ayırt etmeden haklarını insani ve İslami ölçüde demokratik kurallar içinde tartışıp ırk, renk, dil, din demeden güzel bir tablo çizip tartışmaya açalım. Gelecek nesillere unutulmayacak bir emanet bırakalım. Yaşanılabilecek bir dünya için el ele verelim. Gelin beraber tarih sizleri unutmamak üzere bir destan yazın. Unutmayın ki KARTALLAR SİNEK AVLAMAZ. Gelin meclis olarak millet olarak SULTAN ile KÖLE AYAZ'IN hikayesine kulak verelim.
Ayaz isimli bir köle vardı. Gün geldi Sultan Mahmut tarafından satın alındı. Sultan onu taşıdığı asil karakteri sebebiyle çok sevdi. Sultanın öylesine itimadını kazandı ki devletin hazinedarı tayin edildi ve en kıymetli zarif mücevherler Köle Ayaz'a emanet edildi. Saraydakiler hasetleri yüzünden bu durumu hazmedemediler. Asil ruhlu kölenin itibarını zedelemek için ellerinden geleni yaptılar. 
Bir gün Sultanın huzurunda birinin diğerine şöyle dediği duyuldu
Köle Ayaz'ın sık sık hazineye gittiğini biliyor musunuz? Her gün gidiyor hatta izinli günlerinde bile hazineye gidip orada saatlerce kalıyor. Mücevherlerimizi çaldığından eminiz.
Bunu duyan Sultan Mahmut kulaklarına inanamadı işin aslını kendi gözlerimle görmeliyim dedi.
Sultan Mahmut duvara küçük bir delik açtırıp hazinede olup bitenleri takibe başladı. Ayaz Köle sessizce hazine odasından içeri sessizce girdi kapıyı kapattı ve sandığa doğru gitti. Sandığın önünde diz çökerek sandığın kapağını usulce kaldırdı. İçinden bir şey çıkardı. Orada sakladığı bir bohça idi. Bohçayı öptü alnına koydu sonrada onu açtı.İçinden çıkan şey köleyken giydiği yırtık pırtık bir elbise idi. Köle Ayaz saray giysilerini çıkarıp eski elbiselerini giydi aynanın karşına geçerek kendi kendine
Ey Ayaz daha önceleri bu elbiseyi giydiğin zamanlar kim olduğunu hatırlıyor musun? Bir hiçtin sen! Satılık bir köle idin. Allah, Sultanın eli ile sana rahmetinden belki de hiç hak etmediğin nimetler lütfetti. Ayaz şimdi sen buradasın ama asla nerden geldiğini unutma. 
Çünkü mal, mülk, makam insanı gaflete düşürür, nisyana sürükler. Sen nimetçe senden aşağı olanlara kibirle bakma ve daima eksik halini hatırla. Sonrada sandığı kapatıp sessizce kapıya doğru yürüdü. Kapıdan çıkarken birden Sultan Mahmut ile yüz yüze geldi. Sultan Mahmut gözlerini Köle Ayaz'ın yüzüne dikmiş yanaklarından aşağı yaşlar süzülüyordu. Sultanın boğazı öylesine düğümlenmişti ki konuşmakta güçlük çekiyordu. Sultan Mahmut, Köle Ayaz'a şöyle seslendi; Bugüne kadar mücevherlerimin hazinedarı idin şimdi kalbimin hazinedarısın. Bana bir hiç olduğumu ve kendi Sultanımın huzurunda nasıl davranmam gerektiğini öğrettin bana. 
Kardeşlerim gelin hepimiz Köle Ayaz olalım. Bir Ayaz olamıyor isek ülkemizi Ayaz gibi düşünenlere teslim edelim.
Yalan söyleyip yücelmektense doğruyu söyleyip alçalmayı tercih ederim.
Selam ve dua ile...
 

Yorumlar

Image
Mardinli
23.02.2016 / 22:49

Sukru ademhan saygindan dolayi tesekurler bu yazinin amaci hepimize birsey aramaya gerek yok dogruya da dogru diyelimi anlayana cok guzel bir yazi yazilmis herkes gercekleri yazarsa ama nerde herkese selam. Asar lari seviyoruz

Image
şükrü ADEMHAN
22.02.2016 / 14:14

bu yazının amacı ve tefekkürü geniştir.sana olan saygım ve hemşehrilik dolayısı ile sesiz kalıyorum.

Image
Mehmet akif
21.02.2016 / 14:48

Allah tan sultan mahmut ayaz i gozleri ile gormus ya gormese idi ibelkide iftiraya kurban gidecekti Allah bizleri kuru iftiradan korusun dogruluk hazinedir kimse bugune kadar zarar gormemis

Image
Artuklu
18.02.2016 / 19:35

işte bu sözün Bittiği yazı kalemine saglık

Image
pir sultan
18.02.2016 / 13:46

insanda Allah korkusu olacak .insan imanılı olacaj kul hakı yemeyecek .doğru olmaktan kaçmayacak gerisi Allah a havale Allah hepimizin yardımcısı olsun .huzur istiyoruz

Yorum Yaz