tatlidede

Sur’un Hırpalanmış Yüzü

Sur’un Hırpalanmış Yüzü

Hafta sonunu Diyarbakır’da geçirdim sınav nedeniyle. Bir gün önceden gittiğim Diyarbakır’a amaç olarak hendeklerin, çukurların ve barikatların kaldırıldığı ilan edilen Sur’u gezmek istiyordum. Bu öylesine zevk alınacak bir gezi değildi tabi ki. Hemen belirteyim “kısmen” gerçekleştirdim amacımı. Nedenine gelince…

Önce arkadaşım Serdar Başkurt ile buluştuk ve Dağkapı tarafından polis kontrol noktasında kimliklerimize bakıldı, üst baş arandık ardından yolumuza devam ettik. Yürürken hem etrafımızı gözlemliyoruz hem de aklımızda bin bir çeşit fikir geçiyor.

Diyarbakır Valiliği tarafından daha önce hendek ve barikatların tamamen kaldırıldığı ilan edilmişti; ancak hemen belirtmek gerekirse Dağkapı’da Balıkçılarbaşına kadar yürüdük her yüz metrede güvenlik güçlerinin toprak torbalarından örülü duvarlardan oluştuğu kontrol noktaları mevcut. Zırhlı araçlar sık sık devriye geziyor. Güvenlik güçlerinin yüzü gülüyor, öyle anlaşılıyor ki moralleri de yerinde. Fakat uzun süredir “kapalı” bir hayat sürdüren Sur halkı ve esnafı hırpalanmış gözüküyor; bu da onların yüzünden okunuyor. Ulu Caminin önündeki alan Surlularla dolmuş taşmış desek yeridir. Çaylar geliyor ard arda, simitler yeniyor, ama herkes sessiz ve sohbetler alçak tonda koyulaşıyor. Sohbet konusu tabi ki yaşadıkları…

Kaldırımlara atılmış peynir, zeytin gibi yaş gıdalarının olması dikkatimizi çekiyor. Sebebini sorduğumuzda esnaf, “Dükkanlarımız günlerce kapalı kaldı ve elektrikler kesik kaldı. Bundan dolayı gıdalar bozuldu, biz de attık.” Diye kısaca cevap verdi.

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürüldüğü Dört Ayaklı Minarenin olduğu sokağa girdik. Fakat bir yere kadar gidilmeye izin veriliyor. Minareye 10 metre kala polis kontrol noktası var ve oradan itibaren yasak başlıyor. Sokak büyük bir çadırla kapatılmış, minarenin sadece üst kısmı gözüküyor.

Birkaç ara sokağa girdik, Sur’da yaşananları görmeye, somut olarak anlamak istiyoruz. Bir yere kadar ancak. Yine polis kontrol noktası ile karşılaşıyoruz ve “can güvenliğimiz için” ilerlememize izin verilmiyor. Sur’da ikamet eden vatandaşlar için bu “can güvenliği yasağı” geçerli değil. Onlar evlerine gidebiliyorlar kimliklerini gösterdiği taktirde.

Bu arada şunu belirtmekte fayda var. Diyarbakır’ın başka mahallelerinde oturanlar yasakların kısmi olarak kaldırıldığı Sur’a geliyorlar, yaşananların sonuçlarını gözleriyle görmek istiyorlar. Dağkapı’da Balıkçılarbaşına kadar cadde oldukça kalabalık ve herkesin elinde telefonu çekebildiği kadar resim çekiyorlar.

Dün yaşadıklarıma dayanarak söyleyebilirim ki, Sur’da, Cizre’de, Derik’te, Silopi’de, Silvan’da, Nusaybin’de, Yüksekova’da, Şırnak’ta yaşananları kesinlikle hiçbir zaman anlayamayacağız. Sebeplerini de, sonuçlarını da…

Sur somutunda edindiğim kısmi izlenimime dayanarak ne “öz” gördüm ne de herhangi bir “yönetim”. Güvenlik güçlerini ise çok rahat gördüm.

Sur’dan ayrıldım ama aklım, hayalim orada kaldı. Bu halk neden bunları yaşadı sorusu ise hep yanıtsız kalacak gibi. Öyle bir duygu ve düşünce yoğunluğu yaşadım ki, ben de kendimi her Surlu gibi hırpalanmış hissettim. Evet yaşananlardan dolayı Sur iyice hırpalanmış, Surlular sersem adeta. Sur’un ve Surlunun dayanılmaz ağırlığı idi bu.

Ama bu ağırlığı kısa bir süre de olsa akşam gittiğimiz Diclekent’teki Deriklilerin bir araya geldikleri kahvede bir kenara koyduk. Kahve sahibi dostumuz Serdar Necimoğlu’nun bize olan hizmetlerinden ve dostça tavırlarından dolayı şükranlarımızı sunuyoruz. Yine Derik atmosferini birlikte paylaştığımız Önder ve Özgür Özçelik arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, bu dostlarımızı kalbimizde sakladığımızı ifade ediyoruz.  

Kürtleri, Kürtlerden daha fazla ve bilimsel olarak savunan bilim insanı İsmail Beşikçi Vakfının Diyarbakır Temsilciliğini ziyaret etmeyi ihmal etmedik. Vakıf Temsilcisi Sevgili Ahmet Kan dostum ve yönetimdeki arkadaşları ile “Hendekleşme” sürecinin bir değerlendirmesini yapmaya çalıştık, vakfın çalışmaları hakkında bizi bilgilendirdiler. Sevgili Ahmet şahsında vakfın çalışmalarında emeği olan bütün personele başarılar diliyoruz.

Yorum Yaz